Sabah kalktığımda başım biraz ağrıyodu. Akşam biraz kaykay kayıp bizim eve gelip biraz dağıtmıştık (dağıtmak içki içmek mabında). Bir anda kasıklarımda bir ağırlık hissettim. Ne olduğuna bakmak için elimi kaldırmıştım ki kaldıramadım. Yan tarafıma bakınca ağaca yapışan koala gibi bana yapışan bir Şansal beklemiyordum. Şuan kalbim aşırı derecede hızlı atmaya başlamıştı. Şansaldan hoşlanıyodum ama ufak bir hoşlantıydı bu. Tamam tamam yalan söylemiyim aşıktım ona. Aslında ben sevdiğime 'seni seviyorum' diye rahatlıkla söyleyebilen bir kapasiteye sahiptim ama Şansal... O beni çok farklı biri yapıyor. Belli etmem ama kavgaların hepsini onun için yaparım ama grup için yapmış gibi gözükürüm. Dünkü kavgada biraz ondan kaynaklıydı. Biraz yan dönüp Şansal'ın suratını incelemeye başlamıştım. Suratında bir kısma hafifçe dokunup okşadım. O sırada biraz kıpırdandı. Yakalandım sanıp gözlerimi sımsıkı kapattım. Kasıklarımın üstünde dahada ağırlaşan şeyle hala mışıl mışıl uyuduğunu anladım. Hayır yani arkadaşım insanın 80 kilo bacağı olur mu yaa. Ama olsun ben yine de seviyodum onu ve yakın bir zamanda açılmayı planlıyordum. Onu sevgilim olarak düşünmek çok güzeldi. Hayali bile güzelken gerçek olunca ne olurdu bilemem. Tekrar gözlerimi açıp onu seyretmeye başladım. Ordan sapık gibi gözüküyorum biliyorum ama insan değil gezegen resmen çocuk. Meteor yanında 1% 1000000... parçası bile olamaz, o derece yani. Ben onu izlemeye devam ederken "Sana da günaydın Asi."dedi dudaklarının kenarları kıvrılırken. "Sen uyanık mıydın insafsızın doğurduğu."dedim yalancı bir sinirle. Gülümseyip kafasını 'evet' mabında salladı. "Of salak çek şu bacağını."dedim sinirle. Bacağını çektiği gibi ona zıt bir şekilde dönüp battaniyeyi atacağım sırada kolumdan tuttu ve "Hop hop ağır ol güzelim. Ben senin gidiceğini bilmiyodum."dedi. Kolunu ve bacağını bana dolayarak yerimden kıpırdamama engel oldu. "Çek şu bacağını yaa. Bi insanda 80 kilo bacak mı olur?"dedim sinirlenmiş gibi yaparak. "Bişey olmaz sen dayanıklı birisin dimii"dedi alttan gönderme yaparak. "He yav he."dedim onu tınlamayarak sonra üstümde daha çok hatta baya çok bir baskı hisstettim. Hayvan bacağını koyması yetmiyomuş gibi üstüme yatmış yatmakla kalmamış öküz gibi abanmıştı. "Napıyon sen yaa!"diye çığlık atarcasına böğürdüm. Şuan nefesim kesilmişti. Onun ağırlığından dolayı değildi. Bana çok yakın durduğu içindi bu heycan. "Sen beni geçiştirmeye mi çalıştın bana mı öyle geldi."dedi tek kaşını kaldırarak. "Yok yok nerden çıktı canım o . Kim demiş onu bakim söylede dövelim."dedim ani bir hızla. "Vaay kendini dövmeyi o kadar istediğini blimiyodum. Ama şunu bil ben sana vurmam asi şey."dedi burnuma küçücük dokunarak. Ellerimi kaslarına koyup iktirmeye çalıştım ama başarılı olamadım. "Ya kalksana hayvan gibi vücut yapmışın zaten."dedim sinirle. Bunu söylememle birlikte bileklerimi tutup ellerimi yatağın başlık demirleriyle arasına sıkıştırdı. Şuan biri bizi görse yanlış anlardı. "Beni bu kadar istemediğini bilmiyodum. En azından söyleseydin uzak dururdum."dedi ellerini çekmeye başlarken. "Ya ağzımdan öyle bişey çıktığını duydun..!"derken onu yakasından çektiğim için bir anda afalladı ve üstüme çöktü. Üstelik aramızda 2 parmak boşluk kalmıştı. Biz öyle birbirimize bakarken büyük bir hışımla ve tıklatılmadan kapı açıldı bizimkiler tek tek içeri dökülürken gelen herkes donuyo, çeneleri yere yakın bir şekilde açılıyordu. Şuan ki pozisyonumuzu anlatayım; ben yatakta yatıyorum üstümdeki kıyafetler kısa gecelik şortum ve askılı bir tişört göbeğimin üstüne doğru açılmış ve göbeğimde açık durumda. Şansal'ın üstü çıplak alt kısmında bir eşofman var. Pozisyona gelince; ben yatakta alt kısımda üstümde Şansal bana tamamen yapışmış bir biçimde suratlarımızın arasında 2 parmak kalmış, Şansal'ın elinin biri benim bileklerimden tutup yatağın direğiyle arasına almış diğer eli ise yatağın üstünde benim göbeğimle temas halindeydi. Bizimkiler bize bakarken bizde kafamızı o tarafa zorlukla çevirdik. Bizimkiler hala bize bakarken Arel kafasını salladı ve "Gençler tamam çıkın yanlız bırakalım şunları işleri vardır şimdi bunların."dedi sinsice sırıtarak. Biz hala aynı pozisyondayken onlar odadan çıkmaya başlamıştı bile. Ben önüme dönüp Şansal'a bakarken o da şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. "Of valla salaklar bunlar. Tabi insanın beyni yerine içinde helyum gazı gibi kafa bulucu şeyler olunca bi garip oluyor haliyle."dedim Şansal'a tebessüm ederek. Şuan kalbimin atışını duyacak diye korkuyodum. "Hadi kalk üstümdende şunların yanına gidelim."dedim kollarımı oynatarak. Önce yanağımdan öptü ve ısırdı ondan sonra üstümden kalktı. Ben yanağımdaki acıyla sızlanırken o da banyoya girmişti. Bende hemen yataktan kalktım ve dolabıma gittim. Dolaptan siyah askılı bol bir tişört altına lacivert mini bir şort aldım. Aldığım eşyaları yatağın üstüne fırlatıp özel odama gittim. Oradan siyah bir cap alıp kulaklıkların olduğu bölmeye gittim. Oradanda sax mavisi kulaklığımı aldım ve odadaki büyük çekmeceli şeffaf dolaba gittim. Çekmeceden piercinglerime bakmaya başladım. Evet evet piercing takıyorum. Dudağımın sağ köşesinde, burnumun iç kısmında(septum) kaşımda-ama onu fazla kullanmıyordum-, sağ kulağımın kıkırdak bölümünde 2 delik ve normal meme kısmında 5 tane,sol kulağımın meme kısmında 4 tane vardı. Dudak piercinglerimden bir tane ve kıkırdaklardan bir kaç tane alıp taktım. Siyah üstünde canavar olan kaykayımıda alıp odama gittim. Odama gittiğimde kızlar yatağımda oturmuş fısıldaşıyorlardı. "Hayırdır kızlar noluyo? Ne diye fısıldaşıyosunuz yine?"dedim yatağa zıplayarak. "Yok bişey yarının planını falan yapıyoruz işte."dedi Dolunay. "He he bende yedim gibi yapayım bari."dedim onlara tek kaşımı kaldırıp bakarken. "Of kızım ister inan ister inanma!"dedi kızgın gibi konuşmaya çalışarak. "Tamam be sende bi garipsin yemin ederim."dedim Dolunay'a bakarak. "Tamam hadi hazırsan çıkalım."dedi Derin. Kafamı ileri doğru hareket ettirip yürüyün işareti yaptım. Aşağı indiğimizde erkeklerde yerlerle ve bir olay hakkında konuşuyodu. Derin hafif bir öksürdü ve oğlanlar susup bizim tarafımıza döndüler. Bu işte bir gariplik vardı ya neyse çıkar sonra kokusu diye sesimi çıkarmadım. "Hadi gençler alın kaykaları gidek."dedim unursamaz bir biçimde. Ama çok umursuyordum. Ben kendi içine ağlayan bir insandım. Zaten bu yüzden sert ve umursamaz gözüküyorum. Benim tek varlığım abim. Başka kimsem yok. Aslında var ama biz ikimiz için yok. Abim kim mi? He ben size söylemedim. UZAY. Evet maalesef abim olur. Aramızda 5 yaş var ama ben ona abi demem. Abi diyince aklıma ailem geliyor. Ama onları hatırlamak... Bizim olaylar karışık olduğu için bizimkilerden kimseye anlatmadım. Hep olgun göründüm çünkü ben çocukluğumu yaşamadım. Ben hala çocuk olmayı istiyorum. Yaşayamadığım çocukluğu sevdiğim adamla yaşamak istiyorum ama İMKANSIZ. Eğer Şansal'a bu yaşadıklarımı anlatırsam benden uzaklaşır. Benimle hiç biri konuşmaz. Onlara güveniyorum ama onlarda diğer arkadaşlarım gibi beni bırakacaklar gibi geliyor bana hep. Ama artık tehlikeyi göze alıcam çünkü almak zorundayım. Bu kadar dayandım. Artık onunla olmak istiyorum.
Selam arkadaşlar yeni bir bölümle karşınızdayım. Bu ilk kitabım olduğu için acemiyim. Özür dilerim. İleri ki bölümlerde daha iyi olmaya çalışacağım. Kelime sayısınıda biraz arttırmayı düşünüyorum. Ben kitabımda samimi bir dil kullanmayı düşünüyorum. Tam türkçeye uygun değil ama olsundu. Baya da bir küfür var ama kızımızın yapısı öyle eğer rahatsız oluyosanız dile getirin düzeltelim. Bu arada müziğin yaşam sırrını açıklamadım. Diğer bölümlere sır kalsın ama dimii ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 SONSUZ
RandomBu 4 yakın arkadaşın hikayesi. Aslına bakarsanız biz 4 yandaş, 4 dost, 4 sırdaş en önemlisi 4 kardeşiz. Hani böyle kankaların bir grubu olur ya biz onlar gibi değiliz. Aslında biraz ego yapmış gibi olucam ama biz onlar gibi değilde onlar biz gibi ol...