Multimedya:Çığıl
Okul çıkışı bizimkileri bırakıp arabayla eve son gaz bastım. 10 dakika içinde evdeydim ve hızlıca arabayı park edip eve koştum. Üstümdekilerden hızlıca kutulup bir şort ve tişört giyip piercinglerimi çıkardım. Bir sırt çantası alıp sırtıma astım ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Tekrar garaja gidip motorumu aldım ve oyuncakçıların oraya gittim. Elime ne geçtiyse aldım ve motoruma binip Bıdıkhane'ye gittim. Bahsettiğim yer yetimhane ama burası öyle bir yer değil. Burayı abimle ben açtırdık. Uzun emekler sonucunda yapmıştık burayı. Çok emeğimiz geçmişti ve burada özel hocalar falan vardı. Motorumu köşeye park edip kapıyı açtım. İçeri girdiğimde çocuklar beni gördü ve "Müzik ablaa"diye çığlık arıp üstüme koştular. Hediyeleri bir kenara koyup bana doğru koşan ve uzun süredir görmediğim Işıl'ı kucağıma aldım. Diğer çocuklarda bana sarıldı ve hediyelerin yanına gitti. Işıl için aldığım hediye poşetini aldım ve bir kanepeye oturup Işıl'ı da kucağıma alıp hediyeyi ona gösterdim. "Senin için aldım bunu bıdığım"dedim yanaklarına sulu öpücükler bırakarak. "Teşekkür ederim ama ssnin gelmen bana daha önemli bir hediye biliyorsun. Bunlara gerek yok."dedi o da benim yanklaeımı minik elleriyle tutup öperken. "Ay sen ne kibarsın öyle cimcimem benim."dedim ona sıkıca sarılıp. "Müzik abla?"de bana meraklı gözlerle bakıp. "Efendim bebeğim?"dem onun güzel maviş gözlerine bakıp. "Şey buraya yeni bir çocuk geldi de o hiç konuşmuyo onunla ssn konuşur musun?"dedi bana masumca bakıp. "Tamam nerdeymiş bakalım o arkadaş?"diye sordum meraklıca. Bacağımdan kalkıp elimden tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. En son bir odanın önüne geldik ve "Burası."dedi bana şirince bakarak. "Tamam şimdi ben gidiyorum. Onunla bir de ben konuşayım."dedim yanağını öpüp. Kapıyı hafifçe tıklatıp açtım ve kafamı kapının deliğinden içeri sarkıttım arkası dönük tekerlekli sandalyede oturmuş bir çocuk gördüm. Kapıdan içeri geçip kapıyı arkamdan kapattım ve "Merhaba ufaklık girebilir miyim?"diye sordum. Ama cevao vermedi. Yavaş adımlarla onun yanına yaklaştım. Beni hiç görmemiş gibi takmadan camdan dışarıya bir yere bakmaya devam etti. "Şey adın nedir acaba?"diye sordum ama yine cevap vermedi. Uzun bir süre ikimizde sessiz kaldık. O camdan dışarıyı sryretti ben de onu. Ben dikkatlice onu incelerken kafasını vana çevirdi ve beden diliyle "yatağımdan kalkar mısın?"dedi. Neden konuşmadığını şimdi anlamıştım. Ben de beden diliyle "üzgünüm"dedim ve yatağından kalktım. Çocuk şaşırmış olacak ki bana dikkatlice baktı. "Bir sorun yok dimi. Bir şey olmadı."dedim beden diliyle. Bana biraz daha bakıp söylediğime karşın hiçbir cevap vermeyip sandalyesini yatağının yanına çekti. Yatağın örtüsünü çekip aşağı doğru itti. Yastığını da yatağın başlığına dayayıp yukarı kaldırdı. Sandalyesini biraz daha yatağa yaklaştırıp bacağını zorlukla tuttu ve yatağa atmaya çalıştı. İlk başta olmadı ama ikinci yapışında başardı. Dayanamayıp yanın gittim ve kolunu dürtüp "Gel hadi sana yardım edeyim."dedim. Beni dikkate almadı ve yapmaya çalıştığı şeye devam etti. Ona doğru yaklaşıp kollarımı bacaklarının ve kollarının altından geçirdim. Çocuğu kaldırıp yatağa yavaşça yatırdım. Çocuktan uzaklaşırken bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. "Bunu bir daha yapma."dedi bana hâlâ sinirle bakarken. "Neden sadece uardım ettim bir zararı dokunduğunu düşünmüyorum."dedim çocuğa şaşırmış bir şekilde bakıp. "Sen benim her zaman yanımda olmayacaksın. Bunların hepsini kendim yapmak zorundayım çünkü ben yanlızım."dedi son kelimenin hareketlerini hiddetle yapıp. Diyecek laf bulamadığım için sustum. "Neden diğerleriyle birlikte takılmıyorsun?"dedim kaşlarımı kaldırıp. Çocuk beni yine takmadı. "Peki her şeyi geçtim afın nedir?"dedim. Çocuk beni yine tınlamadı. "Pekala, madem konuşmayacaksın ben gidiyorum."dedim ve el sallayıp odadan çıktım. Çocuk beni cidden takmıyordu. Beni ona çeken tek şey kardeşim gibi konuşamamasıydı. Okyanus konuşma engelliydi ama sakat değildi. Şuan beni izlediğini bildiğim için ağlamamaya çalıştım ve müdürün yanına gittim. Bu çocuk hakkında öğrenmek istediğim çok şey vardı. Müdürün kapısını tıklatıp içeri girdim. Burcu Teyze beni görünce hemen ayağa kalktı ve "Müzik hoşgeldin güzelim."dedi. "Hoşbulduk Burcu Teyze nasılsın?"dedim Burcu Teyzeye sarılıp. "İyi işte güzelim şu yeni gelen çocukla uğraşıyorum."dedi puflayarak. "Ben de sana onu sormak için geldim. O çocuğun hikayesini merak ediyorum dosyasını bana verir misin?"dedim büyük bir mutlulukla. "Fıstığım dosyayı veririm vermesine ama adını dahi nilmiyoruz bu çocuğun. Bizi çok zorlayacak gibi gözüküyor. Hatta araştırmayı düşünmüyorum bile."dedi kilitli dolaptan dosyayı çıkartıp bana uzatırken. "Sen araştırmak istemiyorsana raştırma ama ben araştırıcam. Bu dosya bende kalsa olur mu ben sana yarın fotokopisini çekip geri veririm."dedim dosyayı açarken. "Olur fıstığım. Ama benim şimdi gitmem gerekiyor müsaadenle."dedi ayağa kalkarken. "Tabi abla bende çıkıyordum zaten."drdim ayağa kalkarken. Burcu Teyzeyle birlikte dışarı çıktık. Bem motoruma giderken o atabasına doğru gitti. "Bırakayım mı seni?"dedi bana sarılıp. "Gerek yok motorla geldim zaten."dedim elimdeki dosyayı çantama koyarken. "Tamam hadi dikkat et kendine"dedi ve el sallayarak arabasına bindi. Bende motoruma doğru gidip bindim. Kafamı kaldırıp minik bıdıklarımın evine baktım. Kafamı yukarı doğru kaldırdığımda camdan bir çocuğun bana baktığını gördüm. Bu o çocuktu. Beni görünce hemen perdeyi kapattı ve kayboldu. "Bu çocuğun kim olduğunu bulacağıma yemin ederim."dedim dışımdan sessizce. Motorumu çalıştırıp son gaz eve sürdüm. Bugün o çocukla tanışınca Işılla fazla vakit geçiremedim. Yarın tekrar uğrarım belki kim bilir? Düşüncelerimle boğuşurken eve geldiğim için mutlu oldum. Bugün yorucu bir gün olmuştu. Kapının kilidine anahtarımı sokup çevirdim. Anlaşılan evde kimse yoktu çünkü kapı kilitliydi. Yanlız olduğum için mutlu olmuştum açıkcası. Eve girip direk odama koştum. Üstümdeki kıyafetleri çıkarırken biri arkadan ellerimi tuttu ve ağzımı kapattı. Böyle bir şey beklemediğim için korktum ve çığlık attım. Şuan üstümdr iç çamaşırım altımda şortum vardı. Beni tutan çocuk boğuk bir sesle "Ağzını açıcam ama sussan iyi edersin."dedi kulağıma sıcak nefesini üflerken. Çocuğun Şansal olduğunu anlmıştım. Nerden mi? Onun kokusu herkesten farklıydı. Madem oyun oynayacaktı bu oyun iki kişilikti dimi ama. Ağzımı hafifçe bırakıp bıraktığı sol eliyle sol bacağımı okşadı. Bu yaptığına katlanamayıp inledim ama devam etti. Plan işlemeye başladı. Sanırım zevk almış olacak ki ellerimi bırakıp kollarım yanıma düşünce karnımdan tutup beni kendine bastırdı. Altımda hisettiğim şeyle korktuğum için planın 2. kısmına geçmeye karar verdim ve ayağımı yukarı kaldırıp erkekliğine vurdum. Büyük bir acıyla inleyip yere eğildi. Adlında o kadar sertte vurmamıştım ya neyse. Şansal eğilince dirseğimle omzuna vurup yere düşürdüm ve omurgalarının üstüne çıktım. Sağ kolunun bilek kısmını tutup arkaya kıvırdım. "Ananı si... Aaaa"diye bağırdı. "Aşkım çocuklarımıza zarar vermek istemezdim ama bunu sen istedin."dedim kafasındaki kapşonu çıkarıp. Kolunu bırakıp üstünden kalktım. Altımdaki şortumuda Şansal yerden kalkmadan önce çıkarıp gecelik şortumu giydim. Üstümüde giyip yatağıma atladım ve Şansal'a arkamı dönüp cenin pozisyonu aldım. Gözlerimi kapatıp uyuyomuş gibi yapıyordum ama kirpiklerimin arasından onu izliyordum. Gözlerim kapalıyken birini izleyebiliyorum çünkü akıl hastanesinde ki doktorları ve Uzay'ı uzun süre böyle kandırmıştım. Sanırım artık alışkanlık haline gelmiş. Şansal yerden kalkıp belini ovaldı. "Ah benim minik çocuklarım anneniz sizi incitti mi? Hasar var mı ya da eksilme falan?"dedi üzgün suratıyla erkekliğine bakıp. Yatağa doğru yürüyüp yanıma yattı ve koluyla belimi tutup kendine çekti. İkimizde cenin pozisyonu almış ve birbirimize tamamen karışmış bir şekildeydik. "İyi kendini koruyabiliyorsun ama elalemin adamı gelse bacağını ellese inley... Tövbe Yarabbim tövbe."diyip beni kendinden uzaklaştırdı. Ben tepki vermeden uyuyomuş gibi yapmaya devam ettim. Eğer beni tanıyosa zaten uyumadığımı anlardı çünkü ben en yorgun anlarımda bile uzun süre uyumadan yatakta debelenirim. "Uyumadığını biliyorum güzelim."dedi yumşak bir ses tonuyla. Beni belimden tutup kendine çevirdi ve kafasını ensemin ordan saçlarıma soktu. Biz sevgili değilken bile bunu yapıyordu. Ona hep huzur verdiğini söylerdi. "Okula bidaha öyle gelme bu tek ve son olsun tamam mı? Hele bide kavgalıysak hiç gelme."dedi önce yumşak sonra sert bir sesle. "Niye ki?"dedim masum çovuk edasıyla. Aslında biliyor musunuz ben tatlı, seksi, güzel, minnok, cazibeli falan filan bu tabirlere hiç uymuyorum. Ben düz bir insanım şirin de değilim seksi de değilim. "Müzik seni cidden kaybetme gözü alamam. Ben zaten en büyük darbeyle bırakıldım. Üstüne bide sen eklenirsen..."sesi git gide boğuk ve ağlamaklı çıkmaya başladı. Kafasını gömdüğü yerden çıkartıp bana bakmaya zorladım. Gözleri cidden dolmultu ve ağlayabilirdi. "Biliyorum aşkım ve benim gözüm senden başkasına bakmayı geç kaymaz bile."diyip elimi göğüsüne koydum. "Bu şey durana kadar, burda attığı sürece seninleyim."dedim dudağına dudağımı değdirirken. "Seni seviyorum."dedi ağlamakllı çıkan sesiyle. "Bende seni seviyorum ama..."dedim ve bekledim. "Senden tek bir şey istiycem. Sen de beni bırakma çünkü benim de kalbim bir ayrılığı daha kabul etmez ve bu sefer cidden çok zarar görürüm."dedim gözlerimdrn yaşlar süzülüp dudağıma gelirken. Şansal da benim gibi ağlamaya başlamıştı. "Bu asla olmayacak güzelim."dedi ve dudağına düşen damlaları yaladı. Dudaklarımız temas halinde olduğu için benim dudağımı da yalamış oldu. Dudağımı onun dudağına bastırdım ve hiç çekmeden gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Şansal da aynı şeyi yaptı ve en son hatırladığım huzur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 SONSUZ
RandomBu 4 yakın arkadaşın hikayesi. Aslına bakarsanız biz 4 yandaş, 4 dost, 4 sırdaş en önemlisi 4 kardeşiz. Hani böyle kankaların bir grubu olur ya biz onlar gibi değiliz. Aslında biraz ego yapmış gibi olucam ama biz onlar gibi değilde onlar biz gibi ol...