Multimedya: Bizim erkekler
Adama bakınca büyük bir şok geçirdim çünkü bu adam değil ŞANSALDI! "Se-senin burda ne işin var?"dedim ağlamaklı bir sesle. Şansal bana bakıp el kol hareketi yapmaya başladı. Se-sen bu-bunu nerden biliyosun?"dedim sesim titrek ve kekelemeli çıkarak. Şansal el hareketşeri yapmaya devam ediyodu. Bende beden diliyle ona "Terar et anlayamadım."dedim. O da baştan alıp beden diliyle konuşmaya başladı. (Bundan sonraki konuşmalar beden diliyle olucak.)
"Biraz değiştimBiraz değiştim
Her şey kadar,herkes kadar,sen kadarDeğiştim
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni,
Ben benimle savaşıyorum
Seninle değil.Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir,
Savaşın
Ne kazanabileniyim ne de kaybedeni,
Sorun değil.Elbet alışırım
Biraz alıştım
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar."dedi el hareketleriyle. Ben hâlâ olayın şokundan çıkamamışken o devam etti.
"Alıştım!
Varlığını istemediğim tüm eksik yanları,
Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim,
İki arada bir derede duyguya alışıyorum.
Bir yanım bırak diyor bir yanıma,
Kesin değil! Henüz tanıştık
Her şey kadar,herkes kadar, sen kadar."
O devam ederken bende ona el işaretlerimle eşlik etmeye başladım."Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık.
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda.
Bir yanım memnun oldum diyor,
Bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil.
Bir hayli kırıldım.
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar.Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım.
Aslında ne sana,ne olanlara
Kendime kırgınım!..
Maziye hiç değil, anâ kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların,
Bana yaptıklarına.
Dinlediğim şarkılarda seni bana anımsatan,
Şarkıcılara.
Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi,
Anlatıyor gibi geliyor oluşuna,
Bir hayli kırgınım.
Beni ben kırdım oysa.
İyi değilim,
Galiba yoruldum.
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar."Biz hâlâ hareketle birbirimize şiiri söylerken ben ağlamaya başlamıştım bile. Şansal da gözlerimin içine bakıp kırgınca tebessüm ediyordu.
.
.
.
(Arkadaşlar şiir cidden çok uzun 4 sayfa kadar bir şey o yüzden yazmıyorum noktalı yerlerde şiir varsayın.)Ben şiiri bitirdim ve ağlamam hıçkırıklarıma karıştı ben yere çöküp ağlarken şansal yanıma oturdu ve beni kollarının arasına aldı. "Sen üzül diye yapmadım ben bunu. Keşke tahmin etseydim öz.." ben daha o lafını bitirmeden onu öpmeye başlamıştım bile. Şansal önce bir afallasa da o da bana karşılık verdi. Benim ağlamam hafiflerken nefes nefese kalarak birbirimizden ayrıldık. Onu öpmek bana iyi gelmişti. "Özür dileme tamam mı? Bu benim hayatımda yapılan 2.en iyi şey."dedim kafamı önüme eğmiş ona bakmamaya çalışarak. "Tamam özür dilem... Hop hop bir dakika yapılan 2.en iyi şey derken. Birinci kim len?"dedi sesini yükseltip sinirli çıkmasına sebep olarak. "1. en iyi şey kardeşim. O bizim için bir mucize. Onu biliyosun dimi?"desim hâlâ ona bakmayarak. Cidden bu konu hakkında kimseyle konuşmamıştım. Konuşmazdım ama bu Şansal'dı işte bana yapmadığım ve yapmıycağım şeyler yaptıran çocuk. Kafasını sallayıp "Evet Uzay her şeyi anlattı."dedi o da yere bakarak. "Peki bu olanlardan sonra niye böyle bir şey yaptın. Neden hâlâ benim yanımdasın?"dedim sesim ağlamaklı çıkarak. Bu konu cidden canımı çok sıkıyodu. O minik kardeşimi düşündükçe ölüyordum işte ben. "Sen yeterince yara almışsın bide ben mi yaralasaydım seni. Üstelik sen benim karım olacaksın. Senin yanında olmama gibi bir durum söz konusu olamaz asi."dedi bana bakıp gülerek. Bende ona baktım ve güldüm. "Hop yavaş gel sen daha 'sevgilim olur musun?' diye bile sormadınne bu acele?"dedim burnumu çekip ve gülerek. "Kızım daha ne diyim senin için 4 sayfalık en sevdiğin şiiri ezberledim. 1 yıl boyunca Uzay'ın ayak işlerini yaptım. Daha ne yapayım?"diye sordu kızarcasına. "Neee? Sen 1 yıl boyunca Uzay'ın ayak işleriyle mi uğraştın?"diye sordum çenem yere düşeeken. "Bu olayı nasıl biliyorum sandın seni şapşal?"dedi gülerek. "Sen manyak mısın be çocuk?"dedim kah kaha atarak. "He valla ben sana manyağım."dedi ayağa kalkarak. "Var mı ulan manyağım ben."diye bağırarak etrafında döndü. "Ölüyom kızım sana. Seni seviyom bana çıkcan mı?"dedi hâlâ bağırmaya devam ederek. "He valla çıkıyom len sana."dedim ben de gülerek. 'Biz ne ara böyle olduk be! diye düşünürken o beni kucağına almış döndürüyodu. Ben kah kaha atıp bağırırken o da gülüyodu. Beni yere indirdi ve bana yaklaştı. Ben ellerimi onun boynuna dolarken o da ellerini benim belime dolamıştı. Ben gözlerimi kapatıp ona yaklaşırken ılık nefesini dudaklarımda hissederken artık o sıcak dudakları dudaklarımdaydı. "Hop ulan hop aile var burda. Sikerim sizin fantezinizi. Ayrılın len ayrılın."dedi Arel bize yaklaşıp ellerini bizim aramıza sokarak. O bizi ayırmaya çalışırken ben Şansal'a daha da sıkı tutundum. O da bana daha sıkı sarıldı ve öpüşmeye devam ettik. Arel hâlâ bizi ayırmaya çalışırken ben bir elimi Şansal'ın boynundan çekip Arel'in ağzına vurdum. O inleyerek Dolunay'ın yanına giderken Dolunay "Hak ettin be aşkım. Sonunda birbirine kavuşan iki aç somaliliyi ayırmak olur mu?"dedi bizle dalga geçerek. Biz da Şansalla nefes nefese birbirimizden ayrıldık. Şansal anlını anlıma dayayıp ılık nefesini suratıma verirken bende aynı şeyi yapıyordum. Arelle Dolunay kavga ederken bu anın ağzına sıçacaklarını anladığım için Şansal'dan ayrıldım ve onların yanına gittim. "Olum siz her anın içine sıçmak zorunda mısınız?"dedim sinirle. Onlar bana bakarken "Öpüşünde susturun birbirinizi amq"dedim ikisinide birbirine iterek. Onalar kafalarına tutup inlerken ben Şansal'ın yanına gittim. O bana gülerek bakarken ben onun elini tutup kulağına eğildim. "Var mısın bir sevgili yarışına?"dedim ondan uzaklaşıp göz kırparak. "Nerde koşucaz ki?"dedi tek kaşını kaldırıp. "Burdan evin oraya kadar çok mu uzak?"dedim ona masumca bakarak. "Yoo o kadar uzak değil" dedi bana bakıp gülerek. "Tamam var mısın koşmaya?"dedim yere eğilip. Şansal bana baktı ve gözleri büyüdü. "Hayır hayır hayır bu kıyafetlerle asla. Oran buran açılcak falan zaten kısa gelmiş elbise. Kalk ayağa otobüse bincez."dedi kolumdan tutup beni kendine çekerek. "Ya çocum sen beni bu kadar kısıtlarsan ben naparım?"dedim ona hüzünle bakarak. Önce bir bizimkileri taradı sonra da eliyle 1 dakika der gibi yapıp Deniz'in yanına gitti. Şansal Deniz'in kulağına bir şeyler fısıldadı ve Deniz üstündeki gömleği çıkarıp hafif kah kaha atarak Şansal'a verdi. Şansal ona kızarken o da gülmemek için kendini zor tutuyor gibi gözüküyordu. Ben ne konuştuklarını merak ederken Şansal konuşmasını bitirip bana doğru geldi. Ben ona bakarken o kollarını kalçama sarmış bir şeyler yapıyordu. Kafamı aşağı eğip baktığımda Şansal gömleği kalçama bağlamış ve amaçsızca üst kısmındaki düğmeleri örtmüştü. Gömlek altımda kıvrış kıvrış ne halde dururken Şansal üstünde ceketi çıkarıp bana giydirdi. Ben kendimi bebek gibi hissedip tebessüm ederken o üstüme giydirdiği ceketin düğmelerini ilikliyordu. Hadi ama bu ne ara bu kadar kıskanç olmuştu. Tamam önceden de kıskançtı ama şimdi daha da bir kıskançtı. Ben hâlâ bu konu hakkında düşünürken o bana bakıp bir şeyler mırıldandı ve beni kolunun altına alıp yürüttü. Ona karşılık vermeden yürürken o da bana bakıyodu galiba. Kafamı kaldırdığım da doğru tahmin olduğunu anladım. "Ya ne bakıyon öyle yicek gibiiii?"dedim öcüden korkan çocuk sesi ve yüz ifadesiyle. "Evet yicem seniiiii"diyip parmaklarını pençe şekline soktu ve bana doğrulttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 SONSUZ
RandomBu 4 yakın arkadaşın hikayesi. Aslına bakarsanız biz 4 yandaş, 4 dost, 4 sırdaş en önemlisi 4 kardeşiz. Hani böyle kankaların bir grubu olur ya biz onlar gibi değiliz. Aslında biraz ego yapmış gibi olucam ama biz onlar gibi değilde onlar biz gibi ol...