3.BÖLÜM

14 5 0
                                    

Multimedya: Bizim kızlar

Ayakkabılarımı hemen giyip dışarı çıktım. Bizimkiler zaten dışarı çıkmıştı. Dışarı çıktığımda kimse yoktu. Resmen bizimkiler beni bırakıp gitmişti. Etrafıma uzaylı görmüş masum köylü gibi hem masum hem de şaşkınca baktım. Resmen beni bırakmışlardı orospular. Hadi hepsini geçtim Şansal nasıl böyle bir şey yapardı bana. Beni hiç yanlız bırakmıyo ve sonra arkadaşlarımla-aslına bakarsak onun da arkadaşı-beni bırakıp gidiyo. "Bunun hıncını çok pis alcam oğlum sizden."dedim sinirle. Telefonumu çıkarıp Şansal'ı aradım ama açmadı. Dolunay'ı aradım o da açmadı. "Noluyo burda yaa?"diye bağırdım sinirle. Etrafta hâlâ bir kıpırtı yoktu resmen beni bırakmışlardı. Sinirle anahtarımı çıkarıp eve girdim. Ayakkabılarımı bir çırpıda çıkarıp eve girdim ve salona gittim. Kimse yoktu. Bende merdivenlerden çıkıp kendi odama gittim. Odama girdiğimde yatağımın ütünde bir elbise, topuklu ayakkabılar ve takılar vardı. Abim yine süpriz yapıcaktı anlaşılan ve bu yüzden bizimkiler beni bırakmıştı. Elbisenin üstünde bir not vardı. 'Bunu giy hazırlan,kapının önüne çık ve ne yaparlarsa yapsın laf edip durumu zorlaştırma.'yazıyordu.
"Hadi ama abi ne zaman yaptım böyle bir şeyi?"dedi kendi kendime konuşarak. Elbiseye dikkatlice baktım ve cidden kısa ve açıktı. Su yeşili kloş ve hafif tüllü bir alt kısmı var. Yan tarafları açık ve çapraz gelen ipler var. Askılı ve ayrıca bana kısa gelceğini düşünüyorum.

Aslında abim kısa giymeme kızar ama sanırım bedenimi unutmuş ya da hesaba katamamış. Üstümdeki kıyafetleri çıkardım ve elbiseyi dikkatlice giydim. Ayağıma yanında bırakılan ayakkabıları da geçirdim. Zayıf olduğum için elbise zaten üstüme oturmuş be tam düşündüğüm gibi kısa gelmişti. Ayağıma topuklu ayakkabımı giyince elbise bacak uzunluğumdan dolayı daha da kısa gözükmüştü. Makyaj masamın önüne geçip makyaj malzemelerimi çıkarmaya başladım. Açıkcası makyaj yapardım ama asla abartmazdım. Zaten çilli olduğum için fondoten falan sürerdim. Yine aynı şeyi yaptım. Fondotenle yüzümdeki çilleri kapatıp üstümdeki kıyafete uygun far sürdüm. Eyeliner ve rimelimi sürdüm. Pudra-pembe arası bir ruj sürdüm. Banyoya girip saçımı taradım zaten hafif kıvırcıktı. Banyodan çıkıp ayakkabımın güzel tak tak sesleriyle bielikte aşağıya indim. Kapıyı açıp çıktım. Arkasındanda kapıyı kilitleyip yanıma aldım. Hava kararmaya başlamıştı. "Bu kadar uzun süre oldu mu yaa?"dedim kendi kendime mırıldanıp. Tam yürüyeceğim sırada biri beni tutup ağzımdan kapattı. Ani bir korkuyla çığlık attım ve tepinmeye başladım. Arkamdaki kişi boğuk bir sesle "Zorluk çıkartmıycaktın?"dedi sorarcasına. Kafamı salladım ve yavaşça ağzımı boraktı ama hala ellerimi tutuyordu. Ellerimde bir sıkılık hissettim. Resmen elimi iple bağlamıştı. Tam ağzımı açıp bağıracaktım ki ağzımı bir öryüyle bağladı. Bu sefer olduğum yerde tepinmeye ve sesim ne kadar boğuk ve kısık çıksada bağırmaya çalıştım. Beni tekrar bileklerimden tuttup geriye çekti. Ben hâlâ bağırmaya çalışıyodum ama nafile. Gözlerimde bir karartı hissettiğimde gözlerimi de bağlamış olduğunu anladım. Ben hala çırpınırken o beni ileri itti ve "Sakin ol ufaklık. Sonunda çok mutlu olucağın bir süprize gidiyoruz."dedi sinsice gülüp. Sesi hala boğuk geldiği için anlayamıyordum kim olduğunu. Beni biraz daha itip durdurdu. Kafamı yavaşça eğip beni bir yere otutturdu. Popom yumşak yere temas edince bir araba veya taksiye(her neyse)bindiğimizi anladım. Ben o söylediği sözle korkup ürpeririken o kapıyı sertçe kapatmıştı. Sanırım ön koltuğa oturdu diye içimden geçirdim ve rahatladım. Benim elim kolum bağlı bir şekilde geçirdiğim uzun ama bir o kadarda kısa olduğunu bildiğim bir süre sonra araba durdu. Bir kapının çarpıp bir kapının açılma sesini duyduğumda kolumda bir el hissettim. Bir an kendimi depo gibi bir yerde hissetsemde oyuncaklardan gelen makine sesleriyle lunaparkta olduğumuzu anlamıştım. Korkum bir anlık sürmeye devam ederken adamın ılık nefesini sırtımda hissetmemle ürpermem bir oldu. "Şimdi asi kız ruhundan kurtul ve cici kız ol ki eğlenebilesin."dedi sakince. Kafamı sallayıp boğuk bir ses çıkardım. Ellerimi ve ağzımı çözdü. Ben göz bandımı çıkarırken yanımdan ayak sesleri duyuldu. Göz bandımı çıkarıp etrafımda döndüm ama kimse yoktu. Lunaparka bakınca hala ne kadar güzel olduğunu gördüm. Kardeşimi kaybettikten sonra lunaparkın yanından bile geçmemiştim. Abimde öyleydi. Etrafa baktım ve anılarım canlandı. Ben şaşkınca etrafta yürürken bir adam "Hanımefendi denemek ister misiniz?"diye sordu. Bir anda böyle bir şey beklemediğim için sendelesem ve korksamda kendimi toplayıp başımı'evet' mabında salladım. Sonra aklıma bir şey geldi. "Ama benim jetonum yok üzgünim sanırım deneyemem."dedim üzgünce surat asarak. Adam hafifçe güldü ve "Burası bugün sizin için açık hanımefendi." "B-bu nasıl..?" "Sorgu sual yokmuş. Sadece eğelenmenizi istiyorlar."dedi sevimlice gülerek. "Ki-kim is..." "Aaa ne dedim ama sorgu sual yokmuş eğlenin yeter."dedi kızar gibi yaparak. Kafamı sallayıp tontiş adamın dükkanına doğru yürüdüm. Elime bir silah verip "Hadi ateş et bakalım."dedi yine o tatlı gülümsemesiyle. Hedef tahtasına bakarak nişan aldım ve atışları yapmaya başladım. Bir tanesi hedef tahtasının biraz sağına gelsede 2. Atışta ortasına yakın atmıştım. Ben gülerken bir anda kafamdan aşağı oyuncaklar dökülmeye başladı. Ben şaşkınca adama bakarken o kah kahalarla gülüyordu. Ben hâlâ şaşkınca bakarken "Anlaşılan oğlan baya bi bonkör ve bi o kadar da kabaymış. Çok şanslısın kızım değerini bil. Sakın kendine kötü şeyler yapma ve düşünme."dedi sanki geçmişte yaptığım şeyleri biliyormuş gibi. Elime bir ayıcık verdi ve "Hadi git gez daha eğelenicek ve şaşırılcak çok şey var."dedi tekrar gülerek ben kafamı sallayıp "Teşekkür ederim"desim masumca. Elimde ki ayıcıkla birlikte yürürken gözüm başka bir oyuncağa kaydı. Bir adam "Buyrun hanımefendi binin."dedi gondolun kapısını açarken. Ben hiç sorgulamadan binerken adamda arkamdan geliyordu. En arka sıraya oturduğumda adam güvenliği sağlayıcı birkaç şey yaptı ve gitti. Ben hala etrafa bakarken adam makineyi çalıştırmaya başladı. Oyuncak yukarı aşağı hareketler ve biraz gıcırtılı ses çıkarırken ben kardeşim ve Uzayla yaşadığım o günleri düşündüm. O ne kadar duygularını belli edemesede ben onu anlıyordum. Abim ve bana bir mucizeydi adeta. Ama şimdi kendide ailemle birlikte bizi bırakmıştı. Bu muydu yani dünyada ki adalet. Ben bunları düşünürken hem ağlıyor hem de gülüyodum. Adam gondolu biraz daha yukarı kaldırınca bağırdım ve kah kaha attım. Sonra aklıma yine o geldi. Onsuz eğlenmem kötü bişey değil miydi? Neden şimdi gülüyordum onsuz? Gondol yavaşladı ve sonra gıcırtılı bir sesle durdu. Adam yanıma gelip bağladığı şeyleri çıkardı. "Üzülme be kızım emin ol bunlarda geçer. Onu düşün ama bu kadar kafana takma."dedi hüzünlü bir tebessümle. Ben ne kadar şaşırmış olsamda yine de gülümsedim. "Teşekkür ederim."dedim gülerek. Oturduğum yerden kalktım ve gondoldan indim. Adam arkamdan gülerek el salladı. Bende ona el salladım ve kardeşimle en sevdiğim oyuncağın yanına gittim. Dönme dolap. Onun en sevdiği şey buydu. Hep dönme dolaba binince gökyüzünseki yıldızları tutmaya çalışırdı. Bende ona eşlik ederdim. Dönme dolabın yanına gittim ve bindim. Adam beni görünce makineyi çalıştırdı. Bu adam hiç konuşmamıştı. Açıkcası garibime gitti. Dönme dolap ilerlerken bende kardeşim gibi yıldızlara dokunmaya çalıştım. Ne kadar olmayacağını bilsemde umrumda olmazdı. Dönme dolap hâlâ en tepedeyken havai fişekler patlamaya başladı. İlk başta korksamda sonra şaşırdım. Abim bu kadar ileri gidip kalpli havai fişek yapmazdı dimi?

4 SONSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin