Multimedya=Şansal
Gözlerimi açtığımda oldukça yorgun hissediyordum. Yaşadığım şeyler aklıma gelince tekrar bilinçsiz olarak fısıldamaya başladım. Daha önce psikolojik tedavi gördüğüm için böyle sinir krizlerim olmuştu. Hatta o sinir krizleri geçmediği için çok uzun bir süre akıl hastanesi gibi bir yerde kalmak zorunda kalmıştım. Bu nöbetlerim uzun süre hatta yıllarca olmamıştı ama şimdi hatırlayınca... Babamın yazdığı mektuptaki cümleler aklıma hücum ettikçe vücudum sarsılmaya ve titremeye başladı. Ben hatırladıkça artan sarsılmama 'hayır'diye çığlık atış seslerim ortak olunca kapı aniden açıldı ve Uzayla Şansal önden diğerleri arkadan gelmeye başladı. Ben hâlâ çaresizce haykırırken Uzay beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Ben daha da titreyince Uzay bacaklarıma oturup kollarımı tutmaya çalıştı ama olmadı. Bir yandan tesellileri gelirken bir yandan ellerimi tutmaya çalışıyodu. "Benden daha da ağır olan birini bulun. HEMEN!"diye bağırdı sertçe. Deniz koşarak odadan dışarı çıktı. Ben hâlâ bağırmaya devam ederken Şansal elini saçlarıma koymuş okşayıp beni yumşatmaya çalışıyordu. Deniz 2 dakika içinde kilolu hatta bayaaaaaaa kilolu dobik bir kadınla geldi. Sandığım kadarıyla kadın 150-200 kilo civarındaydı. Uzay kollarımı tutup bacaklarımdan kalkarken bu sefer kadın oturdu. Sallantım hafif kesilmiş olsa da hâlâ titriyordum. Alnımdan terler akarken bir çığlık daha kopardım. En son doktor gelerek kolumdaki seruma bir şey daha ilave edip Uzay'ı kenara çekti. Şansal arkalarından giderken son gördüğüm şey Uzay'ın bana bakmasıydı. Sonra yine karanlık... Elimde hissettiğim sıcaklık ile gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım. Açtığımda elimi tutan ve gözleri kıpkırmız bir Uzay gördüm. "Uzay"dedim sessiz ve ağlamaklı sesimle. Uzay aniden kafasını kaldırıp ayağa kalktı ve onca yıl sonra ilk defa bana "ABİCİM"dedi titrek ve korkmuş sesiyle. "ABi"dedim bende titrek bir sesle. Uzay bana yaklaşıp sarıldı ve anlımdan öptü. Ben ağlamaya başlarken onunda bir göz yaşı firar etmişti. Uzun bir süreden sonra Uzay'ı yine ilk defa ağlarken gördüm. Uzay'a bakıp kaşlarımı çatarken "Ne bakıyon öyle asi."dedi hafif acılı bir tebessümle. "Sana ağlamak yakışmıyo be maymun."dedim dalga geçerek. "Ay bana maymun diyene bak. Aynı yerden aynı kişiden çıktık canem hatırlatıyım."dedi gülerek. Aslında annemi hatırladığım için ne kadar üzülsemde belli etmedim ve bu neşeyi Uzayla paylaşmaya çalıştım. Kapı açılınca Uzay kenara çekilde ve birlikte kapıya baktık. Kapıdan önce doktor selam vererek sonra da arkasından bizimkiler gülerek geldi. (Kahrolsun ne güzel kafiye yaptım yaa.
-Ayy burası ego mu koktu ne? :)
"Hayırdır başımızdan bir dert kalktı diye mutlu mu oldunuz?"dedim kaşlarımı çatarak. "He valla ya senin arkanı toplamaktan bıktık."dedi Aral gülerek. "Hop hop size mi kaldı lan benim olanın arkadını toplamak ben varım ya yeter dimi güzelim"dedi Şansal bana yaklaşıp gülerek. Uzay aniden ayağa kalkıp Şansal'ın suratına bir tane yumruk geçirdi. Ben olayın şokuyla çığlık basarken Uzay ciddi bir şekilde "Sen kimsin lan?"dedi Şansal doğrulurken. Ben ve Şansal şok içinde bakarken Uzay kah kaha atıp Şansal'a yaklaştı. Şansal bir adım uzaklaşınca Uzay büyük bir adım attı ve Şansal'ın omzuna kolunu atıp "Lan siz bana niye söylemiyonuz sevgili olduğunuzu?"dedi hâlâ gülerken. Ben olayın şokundan çıkarken "Pardon damat ya biraz ağır indirdim galiba."dedi hâlâ gülerken. Şansal fazla belli etmese de gözünü altındaki kemik kısmı yeşilimsi bir renk olmaya başlamıştı. Ben bir anda ağlamaya başlayınca herkes şaşkınca bana bakmaya başladı. Şansal ve Uzay bana yaklaştı. Şansal gelip "Noldu güzelim?"dedi endişeli bir sesle göz yaşlarımı silerken. "Ya morardı ama suratın. Acımıştır şimdi ooooo"diye bağırdım mor yere hafifçe dokunarak. "Yuh amq ben ölsem bu kadar ağlamaz bu küçük orospu"dedi Uzay bana sinirle götünü dönerken. Fırsattan istifade Şansal'ı kendime çekip dudaklarına yapıştım. Zaten sırf bunu yapabilmek için uydurmuştum yalanı. Uzay bize dönünce Şansal şok içinde bana bakarken göz kırpıp yanağını okşamaya devam ettim. Şansal "Gençler bir dışarı çıksanıza özel bir şeyler konuşmak istiyorum da Müzikle."dedi bizimkilere göz kırpıp Uzay'ı göstererek. Hepsi Uzay'ı da alıp dışarı çıktılar. "Küçük şeytan seni. Söyleyeydin bana ben hallederdim niye yalan söyledin?"dedi Şansal gülerek. "Ya of boşver zaman kaybı yaşıyoruz zaten gel buraya."diyip Şansal'ı ensesinden tutup kendime çektim. Öyle sert öpüşmeye başladık ki sonu hayırlısıydı... Ben onun alt dudağıyla oyun oynarken o da dilini üst dudağıma sürttü ve küfür ederek benden ayrıldı. "Kahretsin unuttum."dedi ve dilini dışarı sarkıtıp eliyle hava verdi. "Off ya fark ettin işte. Nasıl öpçem şimdi seni ben?"dedim sinirle kollarımı bağlarken. "Ben mi dedim köpek gibi dilimi kopartmaya çalış diye?"dedi Şansal sinirle. "E ben mi dedim beni sinirlendir diye?"dedim sinirle. "Tamam tamam gel buraya."diyip sarıldı bana. Biz sarılırken doktor geldi ve artık çıkabileceğimi söyledi. "Sanki bir hastalığım var da ondan geldim buraya."dedim Şansal'ın kulağına fısıldayarak. "Olsun güzelim bir zararı yok ne de olsa."dedi yanağımı öperken. Doktor "İşlemlerinizi yaptırıp çıkabilirsiniz."dedi ve odadan çıktı. Bizimkiler odaya girerken arkadan Uzay'ın sesini duydum ama kendisi yoktu. "Nerde o salak?"dedim etrafa bakınıp. "İşlemleri yapıp gelicek."dedi Çığıl bana yaklaşırken. Aslında yüz ifadesinde bir sinsilik vardı ama... "Kızlar şimdi!"demesiyle düşüncem yarım kaldı. Ben hâlâ ne olduğunu anlayamadan hepsi birden üstüme atlamıştı. Ben işkence edilen hayvan gibi inleyip küfür ederken kızlar ve bizim oğlanlardan bir kaçı gülüyorlardı. Ben hâlâ inlerken kızlar yavaşça(!) üstümden kalktılar. Ben karnımı ve göğüslerimi tutarken onlar hâlâ gülüyorlardı. Aklıma bir fikir geldiği için şeytan gibi sırıttım ve kızların dikkatini çekip göz kırptım. Göğüslerimi tutup inlerken Şansal yanıma geldi ve "İyi misin güzelim?"dedi bizimkilere sinirle bakarak. Ben planımın işlediğine emin olarak inlemeye devam ettim. Şansal bana sarılırken Uzay geldi ve "Hadi hanım kız çıkıyosun."dedi. Ben hâlâ karnımı tutarken Uzay "Noldu kız cimcime?"dedi bana yaklaşıp. "Öküzler üstüme atladılaaaar."dedim böğürerek. Uzay "Tamam hadi giy ayakkabılarını bir şey olmaz."dedi sırıtarak. "Giydirsene Uzay eğilemicem şimdi canım acıyo."dedim. Uzay ne kadar söylensede ayakkabımı giydirdi. Odadan önce bizimkiler çıktı. Ben yataktan kalkarken düşer gibi yaptım. Tabi ki de düşmedim çünkü planım işliyodu. Şansal beni tuttu ve kucağına aldı. "Ya bırak ben yürürüm"dedim onu iktirmeye çalışıp. "Daha demin tutmasam yerle öpüşcektin?"dedi sorarcasına ve gülerek. "Sen öptürmüyon ya ondandır."dedim kendimi gülmemek için sıkarken. Şansal'ın suratı düşerken ben hafifçe güldüm. O beni indirmeden kucağında götürürken kafamı boyun girintisine koydum ve ağzımdan nefes alıp vermeye başladım. Şansal aniden durup afalladı. Aral bize bakıp "Noldu abi yürüsenize."dedi. Şansal yok bir şey der gibi kafasını salladı ve yürümeye devam etti. Ben hâlâ kafamı omzuna koymuş bir şekilde nefes alıp verirken Şansal beni hoplattı ve dudaklarım tenine değdi. Şansal dayanamayıp inledi ve "Yapma şunları artık."dedi sinirle. "Napıyorum ki ben?"dedim hâlâ boynuna doğru konuşurken. Aniden beni yere indirdi ve az kalsın yeri boyluyodum. "Napıyon sen be manyak?"dedim bağırarak. "Yapma demiştim."dedi hırıltılı çıkan sesiyle. "Yuh resmen çocuğu deli etmişim."dedim kendi kendime konuşarak. Şansal önden ben arkadan yürüdüm. Arabaların oraya gelince Şansal kendi arabasına yürüdü. Ben de arkasından onun arabasına yürüdüm. İlk başta kapıyı açmaya çalıştığımda kilitliydi. Zaten film olduğu için içerisi de gözükmüyordu. Camı tıklattım ve kilit açıldı. Arabanın ön koltuğuna binince Şansal'ın nefes nefese olduğunu gördüm. Korkulu ve kısık bir sesle "İyi misin?"dedim. Şansal ilk başta beni takmasa da sonradan kafasını salladı. Ben hâlâ Şansal'a şaşkınca bakarken o kafasını direksiyona koymuş nefes alış verişini düzenlemeye çalışıyodu. Şansal kafasını aniden kaldırınca bende önümdeki camdan dışarıya bakar gibi yaptım. Arabayı çalıştırıp aniden gaza basınca geriye doğru gittim ve çığlık attım. Şansal benim çığlığımdan sonra biraz daha gaza bastı ve "Seni eve bırakıp eve geçicem."dedi sertçe. Şansal bunu dedikten 5 dakika sonra bizim evdeydik. Araba durunca inmeden önce Şansal'a yaklaştım ama Şansal kafasını benden uzaklaştırdı. Ben ona daha da yaklaşınca "İn artık arabadan."diye bağırdı ve bende korkuyla arabadan indim. Kapıyı çarpıp cebimden ev anahtarını çıkardım ve evin kapısını açarak içeri girdim. Sinirle o kapıyıda çarptım ve odama gidip üstümü çıkarmaya başladım. Dudağımda tuzlu bir tat hissedince ağladığımı fark ettim. Uzun süredir hiç ağlamamıştım. Üstümü çıkardıktan sonra altımdaki şortumu da çıkartıp dolabın alt çekmecesinden iç çamaşırlarımı çıkardım. Büyük dolabın önüne geçip Şansal'ın tişörtlerinden birini ve kısa gecelik şortumu çıkartıp yatağa attım. Banyoya doğru ilerlerken iç çamaşırlarımı da çıkardım ve direk kendimi duşa attım. Uzun bir süre duş alıp ağladıktan sonra duştan çıktım ve üstümü giydim. Şaçlarımı öylesine hayluyla kurulayıp taradım ve banyodan çıktım. Yatağıma gidip ağlayarak uyumaya çalıştım. Hem dün ki mesele hem de Şansal'ın böyle yapması... Ağlaya ağlaya sonunda uykum geldi ve gözlerimi kapattım.Selam benim güzel okuyucularım. Yeni bir bölümün daha sonuna geldik. Biraz karışık bir bölüm oldu ama bence güzeldi. İnşallah sizde beğenirsinz. Yeni bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 SONSUZ
RandomBu 4 yakın arkadaşın hikayesi. Aslına bakarsanız biz 4 yandaş, 4 dost, 4 sırdaş en önemlisi 4 kardeşiz. Hani böyle kankaların bir grubu olur ya biz onlar gibi değiliz. Aslında biraz ego yapmış gibi olucam ama biz onlar gibi değilde onlar biz gibi ol...