Sevmedikçe insan hissizleşir mi?
Ben hissizleştim. Annem ve babamın ölümünden sadece iki buçuk ay geçti ama hâlâ acısı geçmedi. Bizim aile ilişkilerimiz biraz farklı olmasına rağmen babamla aramızda hiç kopmayacak, kopamayacak bir bağ vardı. Babamın ölümünden sonra eniştemin tacizleri dahada fazlalaştı. Artık buna dayanamayacak hale geldim ama küçük bir yeğenim var ve onun babasız büyümesine göz yumamam. Babamdan kalan büyük serveti ablam hirayla ikiye böldük. Tabiki bir kısmı da borç harç işlerine gitti. Ablama eniştemin nasıl bir para avcısı ve sapık olduğunu anlatmama rağmen bana inanmadı. İnanmak istemedi. Artık canıma tak etti. Ablama herşeyi kanıtlamak için fikir yürütüp odama bir kamera yerleştirdim eninde sonunda buraya gelecekti. Okuduğum kitabı bitirmeme az kalmıştı ama saat çoktan gece yarısı olmuştu. En sevdiğim ve yüzlerce kez okuduğum kitabı tekrar tekrar okuyordum. Kesinlikle kitaplarım herşeyimdi. Komodinin üzerinde büyük bir bardak portakal suyunu elime aldım ve artık kitap okumaktan su bile içmediğim kuruyan ağzıma götürdüm tadı ilk önce biraz garip gelmesine rağmen bir kaç yudumda bitirip bardağı komodine bıraktım. Kitabıma devam ederken. Sanki yazılar dans etmeye, canlanmaya başladı sanırım başım dönüyordu. Açmıydım hayır. Neden böyle oluyordu göz kapaklarıma sanki demir bağlanmış gibi ağır ağır kapanıyordu kapı açılıp kapandı sesleri duyabiliyordum ama hareket edemiyordum gözlerimi açamıyordum. Yanaklarımdan süzülen ıslaklık ağladığımın habercisiydi beynim ağladığımı algılayamıyordu. Bir elin bedenime değdiğini hissettim.
"Seninle çok eğleneceğiz güzelim"
Bu eniştemdi. Elleri kalçama değdi.
"Dur ! "Dedim sesim bir çocuk sesi kadar tiz çıkmıştı. "Nolur yapma. Yalvarırım" dedim.
Eniştemin elleri bir lav gibi üstümde geziniyordu. "Şhh... Kızım sakin ol canını acıtmayacağım" dedi.O lanet nefesini boynumda hissettim. Ellerimi bir oynatabilsem bu piçe ne yapacağımı biliyordum. Koskoca bir villada kalıyorduk ve günlerden pazar olduğu için evin hizmetlisi saat beşten sonra izinliydi. Ablam hâlâ toplantıdaydı. Bağırsam bile hiç kimsenin duymayacağını biliyordum.Ginede şansımı deneyecektim. "İmdat! kimse yokmu. Kurtarın beni nolur." bağırdım. Eniştem olacak piç bir eliyle ağzımı kapattı diğer eliyle pantolonumu çıkartmaya çalışıyordu. Hava soğuk olduğu için çıtçıtlı atlet giymiştim bu bana zaman kazandırdı. Sonunda hislerimi geri kazanmaya başlamıştım. Gözlerimi açtım. Hâlâ çıtçıtlı atletle uğraşıyordu. Gözümü açtığımı farketmemişti...
İnsanlar kendi menfaatleri için neden birilerini harcar? Hayat bumuydu sex ve paramıydı hayat ? Acımasızlık mıydı yoksa ? Yaşamak neydi. Bu zamana kadar yaşamışmıydım ben Yoksa kitapların içine mi saklanmıştım. Yaşamanın anlamını sadece onu kaybederken anlayabilir insan. Benim ruhumun ölmesine sadece saniyeler kalmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER YOLU
Teen Fiction'CENNETİN İÇİNDE Kİ CEHENNEME HOŞ GELDİNİZ' Ela Çırağan, annesini ve babasını Konya'dan Elazığ'a giderken trafik kazasında kaybetmiştir.Babasından kalan büyük servet ikiye bölünür ve ablasıyla paylaşılır. Ela eniştesi tarafından tacize uğramaktadır...