11.30 sularında gözlerini açtı kadın. Rüyasının detayları hafızasından silinmiş, genç sevgilisinin yakışıklı yüzü kalmıştı sadece. O günden bugüne çok vakit geçmemişti, yalnızca ikisine de bin yıl yetecek kadar anı biriktirmişlerdi.
Sevgilisinin uyumadığını görünce geceden sabaha kadar adam tarafından nasıl izlenmişse, aynı sevgi ve şefkatle sevgilisini izlemeye başladı. Her detayını ezberlemek istiyordu hemen. Önceden onu böyle izlerken sevgilisi 'daha çok zamanları' olduğunu ve kendisine doya doya bakmanın kalbine yararı olacağını söyler latife ederdi. Şimdi vakitleri olmadıkları gerçeği binbir parçaya bölüyordu kalbini. Onunla vakit geçiremeyeceği için değil, bundan sonraki hayatında mutlu olup olamayacağını göremeyeceği için üzülüyordu. Onun bir gülüşünü görmek için neler vermezdi Hilal...İçi gidiyordu.
Kaç saat adamı izledi, arada çocuğuna baksa da, bilmiyordu, umrunda da değildi; adamın tırnak ucuna kadar tüm detaylarını beynine kazımak müthiş hissettiriyordu. Sırada her bir noktasına dokunmak, öpmek vardı. Gerçi hiç yapmadığı şey değilse de, son bir kez yapmak için feda edebileceği bir şeyleri olmasını dilerdi. Son bir kez'leri olacağını hiç düşünmezdi Hilal. İlklerin üzerinden o kadar da zaman geçmedi... Gözlerini yumdu; bir ilk'i anımsamak için.-Hilal'in ağzından-
Yunan konağında, Leon'la birlikte babamın odasındayız. Kimsenin giremeyeceğini bildiğimiz için burayı seçiyoruz. Göz altlarımın kızarıklığının, yanaklarımın şişkinliğinin aynısını Leon'un sûretinde görüyorum. O da mı benim gibi ağlamış tüm gece, diye düşünüyorum. Oturuyoruz karşılıklı koltuklara. Bir süre sessiz kalarak birbirimize konuşmak için fırsat veriyoruz sanki. Sonunda konuşan o oluyor. "Hilal..." diyor, hüzünlü bir şarkıya başlar gibi sesi. İsmimi onun ağzından duymak her zaman ki gibi gözlerimi yumma isteği uyandırıyor bende. Bu sefer karşı koymuyorum o isteğe; yumuyorum gözlerimi. Derin nefes alıyorum.
"Biliyorum neler diyeceğini Leon...Neler demek istemediğini...Yapamayız biliyorum. Biz zıtız Leon. Olamayız. Sadece Dünya değil, tüm kâinat karşı bize." Dilim damağım kuruyor. Gözlerimi açıyorum. Geri kapamak istiyorum onları çünkü acı içinde, bitkin görüyorum Leon'u. Az önce karşımda dimdik duran omuzlar sözlerimden sonra çökmüş durumdalar. Tüm dünyanın yükünü omuzlarına yüklemişim gibi hissediyorum.
"O kadar imkansız mıyız Hilal? Bir yolu vardır belki. Bir umut vardır Hilal...Her zaman bir umut vardır."
Onun da dili damağı kurumuş, belli. Bi' an su almak için kalkmaya yelteniyorum ama hemen sonra vazgeçiyorum. Leon devam ediyor konuşmaya hafif bir tebessümle. "Ne demiş Tevfik Fikret...Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa,
sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır..."
"Kendi değerlerimize nasıl karşı çıkarız Leon? İnançlarımıza...Kendimize ihanet edebilir miyiz sevgimiz için? Ya bu bir sınavsa?"
Leon daha fazla eğiliyor öne doğru, sözlerimden sonra. Allah'ım, diyorum, yardım et, güç kuvvet ver bize...
"Çıkaracağım bu üniformayı Hilal. Senin için çıkaracağım. Söz." Sesi yine hüzünlü, burnundan soluyor ama. Hem üzgün hem sinirli, belki de kızgın. Benim gibi.
"Peki inancını değiştirebilir misin benim için Leon? Yapamazsın. Bunu senden isteyemem. Sen de benden isteyemezsin bunu."
Susuyoruz birkaç dakikalığına. Etrafa bakıyoruz. Unutmak istiyorum kendimle ilgili her şeyi. Kim olduğumu, ne olduğumu...Sadece onu hatırlamak. İçimin sadece onun sevgisiyle dolması. Sadece onun kokusunu bilmek. Tek başıma kaldığımda ve Leon'la olduğumda bunları düşünmek huzur veriyor ruhuma, bedenime.
Yeniden göz göze geliyoruz sonunda. İkimizde iç çekiyoruz. Ben konuşuyorum dayanamayıp: "Uzaklaşmamız gerek birbirimizden. Başka türlü oluru yok bu işin." Leon baş sallıyor. Biliyorum yine itiraz etmek isteyecek. Ben de böyle istiyorum. Ne kadar doğru olsa da söylediklerim, hemen kabul etsin istemiyorum. Saatlerce doğruları tartışalım, yanlışları doğru kabul etmek isteyelim, ama en sonunda doğruya doğru diyelim. Saatlerce sürsün bu.
"Nelerden vazgeçerim bilmiyorum Hilal. Sen biliyor musun ki? Hiç denemedik. Hiç savaşmadık. Daha başlamayan bir mücadele pes edilerek kaybeden olmayı hak eder mi hiç?"
"Bir kurgu değiliz biz Leon. Kitap karakterleri değiliz. Bir anda ters köşe edecek değil bizi hayat. Asıl, kaybedileceği başından belli olan mücadeleye girmek bizi yorar. Mahvoluruz Leon. Üzülmene dayanamam. Annemin, babaannemin, arkadaşlarımın üzülmelerine dayanamam. Sen dayanabilir misin?"
"Dayanamam ben de tabi... " Çaresizliğini görüyorum. Üstündeki üniformadan kurtuluyor bir anda. Gömleğiyle kalıyor. Odanın bir köşesine gidip pencereyi açıyor. Odanın içinde bitkinlikle bir oraya bir buraya yürürken onu izliyorum. Camı açmasına rağmen, kaynar su boşalıyor sanki üzerime. Yanağımdan akan yaşı elime damladığında fark ediyorum.Sevmek bu muydu? İnsanı sanki bir mengene içinde sıkıp da birisinin ayakları altına ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyen bu öldürücü şey, sevmek bu muydu?* diye düşünüyorum.
Leon bir anda kesiyor dolanmayı, önümde diz çöküyor. O kadar ani ki bu yaptığı, gözlerim büyüyor, dilim tutuluyor. Bir eliyle sağ elimi hapsederken, diğeriyle yanağımı okşuyor. Allah'ım, diyorum; şuracıkta, tam şu halde ölmeliyim... "Hilal..." diyor yeniden. Ağzımı açacak oluyorum. Vazgeçiyorum. "Sana söz veriyorum o umudu göstereceğim sana. Nasıl senin gözlerinden güç alıyorsam, sen de benimkilerden alacaksın. Korkma artık. Utanma. Bak gözlerime. Benim gördüğümü görmezsen o savaşa hiç girmeyelim Hilal. Ama benim gördüğümü sen de görüyorsun eminim. Sen benim umudumsun. Ben de senin umudun olacağım Hilal." Yaşlar akıyor yanaklarımızdan, biz gülümsüyoruz birbirimize. O hala yanağımı okşuyor, bense tutmadığı elimle onun yanağını okşuyorum.___________________
Kadın bu anıyı iliklerine kadar hatırlamasının mucize olduğunu düşündü. İlk umut kırıntıları....Leon'la birlikte kaçacaklarının ilk adımıydı belki bu. Gözlerini açtı. Sevgilisini uyanık görmeyi beklemiyordu. Hüzünle tebessüm etti. Adam da sanki kadının aklından geçenleri okumuş gibi aynı şekilde karşılık verdi.
*: Halid Ziya Uşaklıgil'in Mai Ve Siyah kitabından alıntıdır :)
Umarım beğenirsiniz bölümü, asıl hikaye kısa olacağından aralara eskilerden kesitler serpiştirmeyi düşündüm🙏

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breathe Me
Fanfiction...Öyle bir şey var ki sana çekiyor beni; daha senden ayrıldığım anda, uzaklaşmadan içimi kavurur dönme isteği...