Çığlık çığlığa yataktan doğruldu Hilal. Tarifsiz bir acı vardı her yerinde. Bıçak batıyor, kesiyor, oyuyor, biçiyordu her yerini. Bacakları yanıyor, onları kıpırdatması beline müthiş bir sızı veriyordu. Ama havaya tekmeler atıyordu Hilal, acı dayanılmazdı.
Leon neye uğradığını şaşırmış vaziyette Hilal'in yanına koştu. Sarıldı ona hemen. Bir şeyler sordu ama Hilal duymadı bile. Elleri yüzünde, parmakları kendi yüzünü tırnaklıyordu. "Hilal! Sakin ol, sakin ol, sakin ol..." diye sayıklıyordu Leon. Ellerini yüzünden çekti ve kendi yüzüne götürdü. Hilal'in parmakları Leon'un yanaklarını sıkarken ne yaptığının farkında değildi Hilal. Leon, Hilal'in havayı tekmeleyen bacaklarını sabitlemeye çalıştı ama, nafileydi. Çaresiz hissediyordu; endişe, şaşkınlık, korku tüm bedenini ele geçirmişti. Farkında değildi gözlerinden yaşlar geldiğinin. Aynı zamanda Hilal'de acısından ağlıyordu. On beş dakika boyunca ağladılar karşılıklı. Hilal, Leon'u görse de algılayamıyordu. Zihninin her yerinde acı yankılanıyordu. Acı dinmedi hiç, sadece ağlaması gitgide azaldı Hilal'in. Yorulmasından değil, yorgunluğunu hissetmiyordu, sesi kısılmış, acıyı da kabullenmişti. Zar zor nefes alabiliyordu Hilal. Elini, sıkmaktan, tırmalamaktan kanattığı yanaklara götürdü. Okşadı. Tebessüm etmeye çalıştı. Yaşlı gözleriyle o kadar güzel duruyordu ki Hilal, Leon'da tebessüm etti. "Hilal'im..." dedi Leon. "Kalbimin neşesi...Teşekkür ederim Smyrna'm."
"Seni seviyorum aşkım. Leon..."
İkisi de anlamıştı artık. Bu sondu. Hilal'in gözlerinin önünden hayatı bir film şeridi gibi geçmiyordu, daha iyisi oluyordu; Genç Leon'u görüyordu karşısında. Gülümsemesi hala aynıydı. O gür saçlarını çok özlemişti Hilal. Özlem, minnet...Ölmeden önce hissedeceği son şeylerin bunlar olması acısını bi' nebze hafifletti.
"Leon... Sen benim vatanımsın. Her zaman öyleydin." Eli yanağından yavaş yavaş düşerken ve tebessümü yavaşça silinirken yüzünden gözlerini yumdu.
Leon'u tarif etmek için kelimelere gerek yoktu. Zira sevdiği kadını sevmiş, hatta sevdiği kadını tüm dünyaya karşı duracak kadar sevmiş bir adamın sevdiği kadını kaybetmesinin nasıl bir şey olduğunu bilmeseniz de, tahmin etmeye çalışabilirsiniz. Zaten bunu anlatmaya da kelimeler yetmez.
Leon bir süre sadece baktı donuk vaziyette sevgilisine. Daha sonra boğazı yırtılıncaya kadar bağırdı. Hilal'i kaldırdı. Sırtına dokunurken kabarmış yaralarını -sırtı kan içindeydi- görmek yüreğinin yerinden çıkmasına neden oldu. Bunun mecazi olmadığını düşündü. Gerçekten bitmişti. Ölümden beter olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breathe Me
Fanfic...Öyle bir şey var ki sana çekiyor beni; daha senden ayrıldığım anda, uzaklaşmadan içimi kavurur dönme isteği...