Final 1.2|SEVDA

382 18 0
                                        

Hilal müthiş bir uyuşukluk hissediyordu bedeninde. Yorgun değildi, zinde de değildi.
Tüm gece sırtı kopacakmış gibi bir ağrı çekmişti. Öyle bir ağrıydı ki, en fazla beş saat uyuyabildiğine emindi Hilal. Ne kadar sessiz gözyaşı dökmüştü!
Ama güneşin yüz gösterdiği ilk saatlerde aniden kesildi o ağrı, sızı. Şimdi kollarını hareket ettirince sanki tüm vücuduna elektrik akımı yayılıyormuş gibi oluyordu. Yavaş yavaş bedenini yattığı yerden doğrulttu. Sevgilisi uyanana dek onu izledi yine. Hayatı boyunca sevdalandığı şeyleri geçirdi aklından: önce babası, sonra İzmir...Leon bildiği, içine işlediği her şeyden bir anda koparmıştı onu; varlığından bi'haber olduğu, tüm dengesini allak bullak eden bir dünyanın merkezine koymuştu. Yıllar geçse de bu dünya ona yabancı gelecekti. O'nun yanındayken içinde yeşeren hislere hiç alışamayacaktı. Bazen tutunduğu tek dal bu hisler oluyordu, bazense kurtulmak istiyordu tüm bunlardan. Leon sanki onu her şeyden koruyabilirmiş gibi, Leon sanki onu her an öldürebilirmiş gibi...

Leon ve Fedor uyandıktan sonra dünki rutinin aynısını yaşadılar. Sustular, sustular, sustular. Adam suskunluğunun pişmanlığını hayatı boyunca çekeceğini bilmeyerek sustu. Kadın da O sustuğu için susmuştu. Boğazındaki yumruyu bir yok sayabilse; anlatsa neyinin olduğunu, iki kelam edebilseler...Bu fikir dönüp duruyordu Hilal'in kafasında ama sonra? Sonra ne olacaktı? Ne değişecekti? Çektiği ızdırabı sevgilisine anlattıktan sonra sadece kendini rahatlatabilirdi. Ona son sözleri bu olmamalıydı, ömrü boyunca Hilal'i böyle hatırlamamalıydı Leon.
Yapacak bir şeyleri yoktu konuşmaktan başka ama konuşmuyorlardı işte; Leon Fedor'u yıkarken Hilal'de vücudunu esnetmeye çalışıyordu. Çabası bir sonuç verebilseydi yemin ediyordu içinden kendine: Leon'a sarılacaktı. Ama nafile, uyuşukluğu geçmemişti, bir hareketiyle bütün vücuduna bir akım yayılıyordu adeta.
Su sesi kesilince çabalarına da son verdi Hilal. Leon'u bekledi sessizce. Ama gelmedi. Çocuğu uyutmakla meşguldü, hem de Hilal'in yanındayken susmaya dayanamıyordu artık. Mavi gözleri ona hep dolu dolu bakarken birbirlerine tek kelam etmemelerine dayanamıyordu... Ölmek vardı işin ucunda. Söz verdiği gibi birlikte ölebilirlerdi tabii ama, Fedor vardı. Bunu ona yapamazdı. Hilal'in de istemeyeceğini biliyordu zaten. Ama nasıl dayanacağını bilmiyordu Leon. Hilal'den sonraki hayatı bilmek istemiyordu, öğrenmek istemiyordu. Kızgındı...Aşk değildi kızdığı şey; kaderdi. Çekilen onca acının, çilenin sonu bu olmamalıydı! Dayanmak istemiyordu Leon. Ama dayanamayacağından da korkuyordu. Sessiz ağlamasıyla, hıçkırıklarıyla sarsılan bedenini oğlunun yanına attı. Bilinci kapanana dek gözyaşı dökmesine rağmen içindeki ateş biraz olsun bile sönmedi. Sevda böyle bir şeydi.
Hilal de yatmıştı ama uyuyamadı bir süre. Sevgilisini bekledi durdu. Bir ara gözlerini yumdu; belki uyuduğunu görür, iki kelam eder, sarılır ona diye...Yine gelmedi. Ömrünün kısalığını bilmese sonuna kadar böyle yatarak beklerdi onu. Ne de olsa rahatsızlık duymuyordu vücudunda. Bedenini hissedemezken içi nasıl bu derece yangın yeriydi anlayamıyordu. Annesini ve babasını, ablasını ve abisini düşünmek Leon'la Fedor'u düşünmek kadar acı veriyordu ona. Onlara söylememekle hata mı yapmıştı? Hayır, daha önce yine kendisini ölümün koynunda görmesinler diye zindanda asmaya kalkmıştı. Leon oradayken onu anladığını söylemişti ona...Şimdi burada, yanında olsa, 'seni anlıyorum' dese Hilal'e! Haklı olduğunu söylese...Bi'nebze vicdanı rahatlardı Hilal'in. Ailesi kim bilir bu halde olduğunu bilselerdi ne yaparlardı, öldükten sonra ne yapacaklardı?...Bedeni kaldıramıyordu bunları tabii, ruhu da kaldıramayacak kıvama gelmişti. Yavaş yavaş gözlerini kapadı.

Breathe MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin