Sabah ilk senin sesini duyarak uyanmak okadar ayrı ki günümün güzel geçmesinin sebebi.Tam telefonu kapattım ve bilet almak için denedim pek ümidim yoktu gerçi ama denedim. Birden ekrana çıkan yazıyı görünce şok oldum ama bir okadar da mutlu oldum. Tabiki arayıp bu güzel muhteşem haberi vericektim. En az benim kadar sevinmiştin anlamıştım.Çünkü yarın yan yana olucaktık gözgöze sarılıcaktım elini tutucaktım. Geçmek bilmeyen bir gündü akşam olmak bilmedi sanki zaman yavaşladıkça yavaşlamıştı. Akşam oldu ama uyuyamadımda sabah 5 de kalkıcaktım diye zoladım biraz kendimi. Ve o muhteşem gün... Bir heyecanlı kalktımki sabah hazırlanıp çıktım gelmek bilmeyen birde minibüs buldu beni taksiye binip metroya geçtim saatler ilerledikçe ya yetişemezsem korkusu sardı ama fazla erken bile gitmiştim gara. Ve yine bitmek bilmeyen yol geçmek bilmeyen saatler... Konyaya girdiğim an ifade edilemezdi hele gara geldiğimde tam inicem gördüm ama sen beni görmedin :) beni gördüğündeki halin o gülümsemen sarılışın okadar güzeldiki. Tam terside burda zaman hızlı geçmeye başladı ama zaman inadımıza nekadar hızlı geçsede her saniyenin tadını çıkardım el ele yürümeyi okadar özlemişim ki o bal gözlerine bakmayı kısaca dolu dolu geçirdik günü.Geleceğin günü sabırsızlıkla bekliyorum az da kaldı gerçi hiç özlemeye fırsat vermeyi düşünmüyorum. Birde sabah kalktığımda akşam yattığımda ilk seni görüceğim günleri iple çekiyorum.O kadar aşığım ki sana her yaptığım her söylediğim şey az kalıyor