2005 - 7 YAŞINDA
O olayın üzerinden bir hafta geçmişti... Bir hafta... Parmaklarımla her geçen günü tek tek saymıştım.
Bir haftadır her gece uykularımdan göz yaşlarıyla uyanmış, hiç konuşamamıştım. Ağzımdan çıkmak isteyen kelimeler, çıkacağı zaman sanki o ana tekrar dönüyormuş gibi hissediyordum ve sessizlikten başka birşey fısıldayamıyordum.
Odamın camından dışarıyı izlemeye başladım, mutlu arkadaşlarım, mutlu insanlar. Gülemiyordum... Konuşamıyordum ama niye ama niye... Mutlulardı, benim olamadığım kadar çok mutlulardı...
2016 - 18 YAŞINDA
Babamın söylediği şey karşısında ne yapacağımı bilemediğim için oturduğum yerden kalkıp odama doğru ilerledim. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar öyle mi? Arkadaşlar? Benim çocukluğumdan beri bir tane bile arkadaşım olmamıştı. Bir tane bile... Şimdi ne olacakta yeni bir okula gittiğimde arkadaşım olacak? Böyle bir şeye hazır değildim ben. Hayır hayır, kesinlikle hazır değildim. Sınıfta sırf birbirinin yüzünü güldürmek için beni kullanan insanlar, konuşamadığım için taklidimi yapan insanlar... Hayır hayır, kesinlikle hazır değildim.
Odamın kapısını açıp, hızlıca yatağın üstüne atladım ve yastığıma başımı koyup gözlerimi kapattım. Bir an önce uyumak istiyordum. Gözlerimi kapadığımda yine o mavi gözler geliyordu aklıma, gözlerim açık iken okul... Ne yapacaktım ben?
Yatağımdan kalkıp kitaplığıma doğru yöneldim, belki de güzel bir kitap okursam onunla birlikte uykum gelir ve rüyamda mutlu mutlu şeyler görürdüm. Belki de...
Ahmet Batman/ Bana ikimizi anlat adlı kitabı çıkarttım ve yatağıma tekrar uzandım.Herşeye rağmen bilmediğim bir hikayenin baş rolünü oynuyorum. Sonu nereye gider belli değil, seveceğim kaç şarkı kaldı bilmiyorum. Herkes gibi, her şeyden habersiz yaşıyorum. Ne zaman karşıma çıkarsın, hangi şarkıda ilk dansımızı ederiz hiçbir fikrim yok. Ayrıntılara takılmaya gerek yok belki de...
Satırları okumaya başladığımda, zaten yorgun düşmüş bedemin uykuya kabullendiğini hissettim, göz kapaklarımın ağırlaşıyordu...
*
Göz yaşlarım yanağımdan akarken içimdeki çığlık atma hissini bastırmak istiyordum.
SADECE KABUSTU MASAL
SADECE KABUSTU MASAL
SADECE KABUSTU MASAL
Ama bunların gerçek olduğunu değiştirmiyordu hepsini yaşamıştım ve halen de rüyalarımda görüyordum. Gözümden akan yaşları sildim ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Iyice düşünüp bir karar vermem gereken konular vardı ve bu saat bu konular için uygun olmasa da düşünmeliydim. Mesela ilk olarak okulu. Gitmeli miydim? Yeni arkadaşlar edinebilir miyim?
Benim için iyi olan buysa kesinlikle gitmeliydim. Belki daha fazla mutlu olabilirdim (!) Yeniden uyumalısın Masal yeniden, kitabı hatırla, yarın yorucu bir güne merhaba diyeceksin. HERŞEYE RAĞMEN BİLMEDİĞİM BIR HİKAYENİN BAŞ ROLÜNÜ OYNUYORDUM.
*
Gözlerimi açtığımda güneş sanki bütün ışığını benim odama yollamış gibi parlıyordu her taraf. Güzel bir uyku çekmiştim, tabi gecenin bir yarısında kâbus ile uyanıp geri uyumamı saymazsak.
Yatağımdan kalkıp not kağıdımı önüme aldım ve üstüne 'Okula gitmek istiyorum' yazdım sonra kağıdı cebime koydum. Odamdan çıkıp banyoya doğru ilerlemeye başladım, merdivenlerden inerken annemin "Günaydın meleğim, hemen kahvaltıya" diye seslenişiyle karşılaştım. Parmaklarımı kalp şeklinde yapıp anneme gösterdiğimde yüzünde ki gülümsemesi bütün evin neşesine yetecek kadar mükemmeldi.
Yüzümü yıkayıp kahvaltı etmek için masaya geldim ve sandalyemi çekip oturdum, hep birlikte yemeye başladığımızda, annem "Kızım okul için ne karar verdin?" Dediğinde, cebimdeki kağıdı çıkartıp herkesin görebileceği şekilde havaya kaldırdım ve ardından göz yaşları... Bırakalım da mutluluk için aksın, üzüntü için değil... Sandalyemden kalkıp anneme doğru ilerledim ve sarılıp göz yaşlarını sildim. "O halde bu gün kızım ile birlikte alışverişe çıkıyoruz" diye bir çığlık attı annem. Başımı olumlu anlamda sallarken yine aklıma gelmişti, keşke bende sizin gibi yüzümü güldürebilsem, keşke bende mutlu olabilsem.Saatlerdir sadece ev için -kahvaltılık, yemek- alış veriş yapmıştık ve daraltı gelmişti, bir an önce giyim mağazalarına girmek istiyordum -annemin zoruyla- AVM'ye gitmekten, daha doğrusu kalabalık bir yere gitmekten nefret ediyordum ama okul formasını almak için gitmek zorundaydım nede olsa o okula gitmeye karar vermiştim.
Annemin ısrarı üzerine ilk baş okul kıyafetleri satılan bir mağazaya girdik, yani en azından normal kıyafetlere bakıp, en son okul alışverişi yapabilirdik değil mi?
"Pardon, kızıma göre bir forma bakacaktık"
"Hangi okul?"
"Aksan Koleji"
"Peki hanım efendi bir dakika getiriyorum"
Görevli vücuduma dikkatli dikkatli bakıp arkasını dönerek uzaklaştı ve bir süre sonra elinde bir etek ve tshirt ile geldi. "Al bunları dene bakalım" dediğinde başımı olumlu anlamda salladıktan sonra deneme kabinine doğru ilerledim.
Üstüme giydiğim okul formasını aynanın karşısına geçerek baştan aşağıya süzdüm ve yüzüme alaycı bir ifade yerleştirdim, fazla gösterişli ve kısaydı, bacağımın tamamı ortaya çıkmıştı. Ben bu halde okula gidebilecek miydim? Ilk defa gideceğim bir okulda etek giyiyecektim. Etek giymeyi çok seviyordum ama insan içine çıkmaya pek fazla cüret edemediğim için sadece sevmekle yetiniyordum...
Annemin karşısına çıktığımda bana bakıp söylediği tek şey "Harika" oldu.Bu gün fazlasıyla yorulmuştum. Yorgunluğumu atmak için kısa bir duş alıp pijamalarımı giyindim. Penceremin önünü oturup havanın kararmasıyla oluşan yıldızları izlemeye başladım. Fazla güzeller gecenin en güzel parçaları. Yıldızları izlemeye devam ederken kapını çalınma sesiyle kafamı o yöne çevirdim. Beyaz atlı prensim. Başımı gel anlamında salladım kıkırdadı ve koşarak yanıma geldi. Gülümsemeye devam ederken "Kucağına otuyabiliy miyim Masal? " dedi tatlı konuşmasıyla hala r harfini söyleyememesine bayılıyordum.
Başımı olumlu anlamda salladım. Gülümseyerek kucağıma oturdu ve küçük ellerini boynuma dolayıp kafasını göğsüme yasladı. Aynı o gece benim anneme bu şekilde sarıldığım gibi. Lanet olsun yine hatırlamaya başlamıştım. Gözümden akmakta olan yaşın silinmesiyle gözlerimi kucağımdaki prense çevirdim "Ağlama masal bak yıldız kayıyor hadi dilek tutalım. Lütfennnnn " dedi n harfini uzatarak. Başımı olumlu anlamda sallayıp aklıma ilk gelen şeyi diledim.
*
Küçük Ayaz 'Ablasının mutlu olmasını, ağlamamasını ve onunla konuşmasını' dilemişti.
Masal ise 'Bu hayatı adı gibi yaşamayı ve onu görmeyi dilemişti. RÜZGAR'I'
Peki bu dilekleri ne zaman gerçekleşecekti? Hayat ona güldüğü zaman mı?
Her attığınız yorum ve vote benim için altın değerindedir, iyi okurlar dostlarım.
Iletişim : twitter.com/yayerkegii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR MASAL'I
ChickLitDİLSİZ olsaydınız, kendinizi nasıl ifade edebilirdiniz? Ya konuşamayan birine aşık olmak? Nasıl bir duygudur? Normal şartlardan farklı, konuşamayan bir MASAL'ımız var. Masal'ın hayatına girmeye çalışan Rüzgar gibi bir erkek karakterimiz. Aslında a...