12♤

10.2K 795 542
                                    

"Jimin aç kapıyı yoksa içeri dalacağım!" Siyah saçlı kapıyı yumrukluyordu. "AÇSANA BE!"

Ama 2 dakikadır kimse açmamıştı. Jimin kendi başına yaşıyordu yani kendine bir şey yapsa bile kimsenin haberi olmayacaktı.

Tekrar kapıyı yumrukladı.

O kadar dalmıştı ki sırtına dokunan yumuşak elle yerinde zıpladı siyahlı. Hızla arkasını döndüğünde kendinden fazlasıyla kısa olan, beyaz saçları omzuna dökülmüş pembe elbiseli yaşlı bir kadınla göz göze gelmişti.

"Yavrum ne yapıyorsun?"

Siyahlı mahçup bir şekilde başını eğdi. Fazla ses çıkarmış olabilirdi. Ama söz konusu Jimindi! Şuan bile bir şeyler için geç olabilirdi!

"Arkadaşıma gelmiştim ama sanırım evde yok."

"Ah Jimin'in arkadaşımısın sen?" Kadın şaşırmış gözlerle baktığında Siyahlıda kaşlarını çatmıştı. Garip bir şey miydi söylediği?

"Ah kusuruma bakma evladım. Jimin'in kapısında çok kişi görmem de. Seni de ilk defa görüyorum yeni arkadaşımısın?"

"Evet, evet." Dişlerini sıktı. Şuan şu kadınla konuşmak yerine onu arıyor olabilirdi. "Jimin'in başı dertte olabilir teyzecim. Onu gördünüz mü?"

"Tabii benim için markete gönderdim az önce. Gelir birazdan."

"Ne- yani efendim? Markete mi gönderdiniz?"

"Evet. Benden kendisine kek yapmamı istemişti. Bende de süt kalmamış onu almaya gitti."

"Of." Siyahlı kendi kendine gülerken sırtını Jimin'in kapısına dayadı ve elleriyle gözlerini ovuşturdu. "Cidden! Işim derken bundan mı bahsediyordu?"

"Ne dediğini anlamadım evladım. Istersen benim evime gelebilirsin. Jimin anahtarını bana bıraktı geldiğinde almak için uğrar sizde görüşürsünüz."

"Gerek yo-"

"Var var gel." Yaşlı kadın siyahlının kolunu tutarak üst kata sürüklemeye başladı. "Kısır bile yapmıştım! Uzun zamandır evime erkekte girmiyor, sen gelde havası değişsin!"

Siyahlı ona 'ne yapıyorsun be' der gibi baksada soluğu teyzenin evinde aldı.

**

"Adın ne evladım?"

Siyahlı önündeki kısırı didiklerken teyzenin sesini duyduğunda ona baktı. "Jungkook."

"Ne güzel bir isim, bizim zamanımızda yoktu böyle isimler."

Jungkook başını salladı ve şuan ne yaptığını düşünmeye başladı.

Kurbanını kurtarmak için evine gelmişti. Onu bulamamış şimdi de kadın onun bir katil olduğunu bilmediğinden oturmuş kısır yiyordu.
Hangi ara böyle şeyler yapar olmuştu?

Çalınan kapıyla dikkatini tekrar oraya verdi.

"Geldi sanırım. Dur sen onuda buraya davet edeyim."

"Gerek y-"

"Olsun olsun."

Ne inatçı kadınsın sen be, diye düşündü Jungkook. Bunu onun yüzüne iki hafta önce olmuş olsaydı çok rahat söylerdi ancak şimdi diyemiyordu.

Kapının önünden gelen sesleri duyduğunda kapüşonunu taktı. Jimin onu görmemeliydi.

Ikisi beraber salona girdiklerinde Jimin'in sorgulayıcı bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu.

Jungkook onu görüyordu. Turuncumsu, dağılmış saçlarını, üzerinde birkaç beden büyük gibi duran hırkasını, yere değen siyah eşofmanını ve yüzündeki hayattan bıkmış ifadesini rahatlıkla görebiliyordu.

Aslında tam intihar edebilecek potansiyeldeydi. Ama o kek yapmayı tercih etmişti. Jungkook gülümsedi.

"Kimsin sen?" Jimin'in biraz titrek sesi beyninde yankılandığında ayağa kalktı.

"Canım, arkadaşın tanıyamadın mı?  Şapkanı çıkartsana yavrum."

Jungkook başka bir şey söylemeden ikisini salonun eşiğinde bırakıp daireden çıktı. Jimin'i görmesi yetmişti. Şimdilik yaşıyordu.

O buna bir hafta yeterdi.

My Dear Killer  ♤JiKook♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin