19♤

9.4K 748 266
                                    

Merhaba öncelikle  (°◡°♡) bu bölümün hem normal hem de diğerlerine göre biraz uzun olduğunu söylemeliyim. Konunun ilerlemesi için birkaç bölümün böyle olması gerekiyor. Bir sonraki bölümde normal olacak sanırım daha yazamadım tam ama siz öyle düşünün djskkal
Final hakkında da daha bilmiyorum cidden. Hiç düşünmedim sjshsisja Uzar mı yoksa keser miyim emin değilim
Neyse size iyi okumalar 💕

Tanrım neden beni iyi hissettirecek bir şeye sahip değilim? Diye düşünüyordu Jimin. Ellerini zaten karışmış olan saçlarına daldırarak daha fazla bozdu. Yıkılmış gibi hissediyordu. O günden sonra kendini bir türlü toparlayamamıştı ama kim olsa onun gibi hissedeceğinden üzülmek yerine sadece utanıyordu.

Kendi vücudundan rahatsızlık duyuyordu. Aynanın karşısında dikilmek tam bir zulümdü. Yine günlük rutiniyle üzerinde düşüdüğü düşüncelerden midesinden gelen gurultularla ayrıldı. Belki 2 belki 3 belki de 4 gündür hiçbir şey yememişti ve midesi neredeyse sırtına yapışacaktı. Yattığı yatağından kalkıp mutfağa ilerlerken salona dahi hiç çıkmadığını farketti. Resmen odasında yaşıyordu.

Biraz havalanması için salonun balkon kapısını açtıktan sonra tekrar mutfağa giderek neler yiyebileceğine bakmak için buzdolabını açtı. Hayatı kaymış 2 3 meyve ve dolabın en ücra köşesine sıkışmış yumurtalar. Daha sonra alışverişe çıkacağını zihnine not alırken yumurtalardan iki tanesini alarak tezgaha koydu.

Yapması gereken sadece bunları kırmaktı ama şuan ona o kadar zor geliyordu ki bu iş sanki biri ondan komple buzdolabının yerini değiştirmesini istemişti.

Sıkılarak yumurtaları kırmaya başladığında salondan gelen kırılma sesiyle aniden durdu. Cereyan mı yapmıştı acaba açık olan kapı?

Tedirgin adımlarla elinde tuttuğu yumurtayı tezgaha bırakarak başını mutfak kapısının eşiğinden salona uzattı. İlk önce bir şey farketmesede balkon kapısının sertçe kapanmasıyla yerinde sıçradı Jimin.

Buraya gelemezdi. Bu şekilde gelebilir miydi? Hayır gelemezdi.

Gelmemeliydi. Jimin'in kendini koruyacak gücü yoktu. Bir kere karşı gelmeye çalışmıştı ama bu sefer yapamazdı. Kalbi boğazında atarken çatal bıçak dolabından eline geçen ilk bıçağı alarak sessiz adımlarla balkon kapısına doğru ilerledi. Güneş ışığnın yansıdığı yerde siyah bir gölge geldiğinde başının dönmesini engelleyememişti. Neden yine buradaydı? Sinirden gözü dönmüş bir şekilde "Neden yine buradasın?!" Diye bağırırken elindeki bıçağı havaya kaldırdı. Ne yaptığının farkında olmadan kaldırmıştı. Sonradan ne olacağını düşünmeden.

Ama kapşonlu kişi Jimin'in bileğine sertçe vurarak bıçağın koltuğun üzerine uçmasını sağladı."Ne yapıyorsun?!"

Siyahlının kapşonu vurmanın etkisiyle açılırken gözleri Jimin'inkilerle buluştu. Jimin daha önce  hissettiği keskin bakışla karşı karşıya kaldığında hayretle kaşlarını kaldırdı. Bu adamı daha önce görmüştü. Her ne kadar yüzünde ve gözünde morluklar olsada onu bildiğini hissediyordu. Sesi de tanıdıktı. Karşısındaki düşen kapşonunu takarken mırıldandı. "Ne güzel merhaba diyorsun sen öyle."

"Jungkook sen misin?" Korkarak sordu Jimin. Son karşılaşmalarında kesinlikle tam olarak böyle görünmediğinden emindi.

"Olmamı ister misin?" Genç yorgun görünüşüne rağmen gülümsediğinde Jimin derin bir nefes alarak en yakındaki koltuğa kendini attı. "Seni yine o sanmıştım. Tanrım..."

"Kimi bekliyordun bilmiyordum ama bende çok güvenilir biri sayılmam."

"Emin ol onun kadar olamazsın."

Jungkook Jimin'in çenesine doğru süzülen yaşı gördüğünde kaşlarını çattı. Hala onu öldürecek birine ihtiyacı olacak kadar ne yaşadığını anlayamıyordu.

"Beni neden çağırdın Jimin, kim üzdü seni bu kadar?" Ona yaklaşmamalıydı. Aralarında en küçüğünden bir yakınlaşma olmamalıydı. Bu yüzden balkon kapısının önünde durmaya devam etti.

"Sana aslında güvenmemem gerektiğini biliyorum ama yemin ederim o an aklıma sadece sen gelmiştin." Küçük damlalar yerini yavaş yavaş büyüklerine bırakmaya başladığında Jungkook ona bir adım kadar yaklaştı. "Şşt sakin olur musun? Geldim işte. Şimdi anlat Jimin."

Jimin kendi saçlarını çekmeye başlamıştı. "Nerden başlamam gerektiğini bilmiyorum."

Jungkook ellerini birbirine vurarak gergin ortamı biraz yumuşatmaya çalıştı. Onu zorlayarak konuşturmak istemiyordu. Kendini hazır hissettiğinde söyleyebilirdi değil mi?
"Tamam kendini zorlama birazdan söylersin. Başka bir şeyden bahsedelim mi?"

Jimin ise derin bir nefes alarak yanındaki çocuğun ağzının açık kalmasına izin verdi.

"Hyung dediğim kişi evimi bastı Jungkook. Bana istemediğim bir şekilde sahip oldu. Benden intikam almak istediğini söyledi. Bende, beni izlediğini düşünerek seni istedim. Ama gelmedin Jungkook. Ben seni istemiştim o gün. Ben bekledim ama sen gelmedin."


My Dear Killer  ♤JiKook♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin