"Bir dakika, ne?" Jungkook çattığı kaşları ve anlamsız düşünceleriyle, elleri yüzünü kapatan Jimin'e bakıyordu.
"Duydun işte. O an senden başka kimsem yoktu. Bana bir katil olduğunu söylesende sadece senden yardım isteyebilirdim bu yüzden seni istedim. Biliyorum çok yüzsüzce." Jimin başını iki yana salladı. Elleri yüzünden sesi boğuk çıkmıştı.
"Ne?" Jungkook hala ne olduğunu tam kavrayamamıştı. Neden bahsediyordu?
Jimin sinirle oturduğu yerden kalkarak Jungkook'un tam karşısına dikildi. Ellerini yumruk yapmış sıkıyordu. Gözlerini onun kahkülleri arkasına gizlenmiş rengiyle birleştirdi. " 'Ne' deyip durmasana! Zaten acı çekiyorum! 'O adam geldi evimi bastı' diyorum sen 'ne' diyorsun! İlla beni gelip zorla becerdi mi demem gerekiyor!?" Tekrar kalktığı koltuğa çöktü. Şimdi gözyaşları hiç durmuyordu.
Jungkook Jimin'in yüksek sesle hıçkırıklarını dinlerken hala şaşkındı. Nasıl olabilirdi? Bakışlarını yere çevirdi. Yoongi'nin bu kadar ileri gidebileceğini hiç düşünmemişti. Dişlerini sıktı ve derin bir nefes aldıktan sonra tekrar Jimin'e döndü. "Dediklerinde ciddi misin?"
"Nasıl yalan söyleyebilirim gerizekalı bu konuda?!" Jimin'in ince ve binbir duygu taşıyan sesi kulaklarını doldurduğunda Jungkook ona tamamen inanmıştı. Üstünde olan deri ceketin fermuarını sonuna kadar çekip, koltukta oturup başını arkasına yaslamış Jimin'in tam önüne çöktüğünde Jimin başını kaldırıp önündeki çocuğa baktı.
Jungkook Jimin'in dizine elini koyup sıkarken Jimin gözlerini kaçırıyordu. Kapşonlu onun bu haline gülümsedi. Şuan kendi koyduğu yasağı delip geçmişti ama umrunda değildi. "Ben bir katilim biliyorsun Jimin. Kimseden merhamet dilenmem, kimseye de göstermem. Ama sen bende farklı bir etki yaratıyorsun ve gözyaşlarını görmek istemiyorum. Duygularımı arkaplana atmaya çalıştıkça sen gözümün önüne geliyorsun. Ama söz veriyorum," Jungkook, Jimin'in dalgın bakışları arasında doğrularak alnını onun alnına dayadı. Aralarında beş santim kadar mesafe varken kesik nefesleri birbirlerinin yüzüne çarpıyordu. "O bundan kolay kurtulamayacak."
Şuan tam anlamıyla duygularının yönettiği şekilde ilerliyordu yine sonucunu düşünmeden.
Tekrar gülümserken doğruldu ve yine açılan kapşonunu taktı.Jimin'in anlamsız bakışları arasında tekrar balkon kapısına yürümeye başlamıştı. Onun da ayağa kalktığını duyabiliyordu. Balkon kapısının kolunu kavrayarak bekledi. Jimin'in kesik nefeslerini hissediyordu bir şey diyecekti ama konuşamamıştı. "Efendim Jimin?"
"Y-yüzün," dedi Jimin. "Yüzünde morluklar var ne oldu sana?"
Jungkook gülümsedi bunu sorması hoşuna gitmişti ama sonra hemen tekrar eski haline döndü. "Benimde sorumluluklarım vardı Jimin. Bende onlara karşı geldim." Arkasında onu izleyene dönüp gözlerine baktı. "Bunlarında sonucunu yine ben ödüyorum."
Jungkook balkona çıktığında esen serin ama yumuşak bir rüzgar vardı. Sırtını 2. katta olan balkonun demirine yaslayıp peşinden gelen Jimin'e baktı.
"Gri saçlar sana cidden yakışıyor."
Jimin'in karıştırmış olduğu saçlarını Jungkook tek eliyle düzeltirken gülümsedi. Şimdi onu gerçekten çok şaşırttığını biliyordu. "Dediğim gibi rahat ol. O sana bir daha yaklaşamayacak. Bir de mesajlarına cevap veremeyeceğim muhakkak." Bunu derken bakışlarını yere çevirmişti ama ardından tekrar Jimin'in dolu gözlerine döndü. "Bu yüzden beni sıkboğaz edip durmazsan sevinirim. Şimdi gidiyorum."
Jimin yine bir şey dememişti. Donup kalmış gibi Jungkook'u izliyordu. O balkon demirinden zıplayıp aşağıdaki garajın üstüne atladığında bile ona hayretle bakmıştı. Onun giderek uzaklaştığını gördüğünde arkasından "Mesajını bekleyeceğim!" diyebilmişti sadece.
Jungkook ise ellerini cebine sokarak geldiği yönde ilerliyordu. "Ne havalıydım be ama çok mu arkadaş canlısı gibi davrandım acaba?" dedi kendi kendine. "Neyse umarım bu işin içine daha fazla sıçmam."
Alt dudağını ısırdı ve derin bir nefes aldı. Yoongi ile görüşmeye gidecekti dönüşünün olması umuduyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Killer ♤JiKook♤
Short Story****: Sana dokunmama izin verecek misin? ****: Belki.