15. Bölüm: BERRA

45 25 15
                                    

Multimedia: YİĞİT

Berra'dan

"Bade hakkında hiç konuşmadık.O nasıl?"

"Umrunda olduğunu sanmıyorum kardeşim."

Elindeki kahve bardağını sertçe masaya bıraktı. Onu aldırış etmeden, önümdeki kitabı okumaya devam ettim. "Onu aldatmadım Berra. Bunu sende iyi biliyorsun!"

"Birincisi bana sesini yükseltme! Ikincisi bana güvenmeyip o küçük sırrını söylememiş olman bu durumu haksız çıkarmaz! Seni dört aydır görmüyordum Yiğit! Hiçbir şey söylemeden nasıl çekip gidersin?" Sinirimi yenmeye çalışarak derin bir nefes aldım. "Ejder senden ne istiyor?" Cevap vermesini bekleyerek sessiz kaldım.
Oturduğu yere biraz daha yayılarak, "Bade'yi deli etmemi. Onun karşısına çıkmamı."

Ani bir hareket ile ayağa kalktım. "Sen ciddi misin?"

"Şaka yapıyor gibi bir halim mi var?"

"Peki. Neden böyle bir şey istiyor?"

"Adam sadistin teki! Bade'nin acı çekmesinden zevk alıyor. Şimdi de erkek kardeşini Bade'nin peşine taktı."

Ona inanmayan gözlerle baktım. Şaka yapıyor olmalıydı. "Ejder'in erkek kardeşi kim?"

"Ciddi olamazsın? Hatırlamıyor musun? Hani onuncu sınıfta geçirdiğimiz kazada bizi bulan çocuk. Uçurumun kenarında-"

"Bartu!"

"Bingo!"

***

Ejder'in teklifi ile Yiğit'in yanına geleli bir hafta olmuştu. Ejder yüzünden, telefonumun hattını degistirmek zorunda kalmıştım.
O gün Ejder bizi depoya çağırdığında yaptığı teklif berbattı. "Yiğit ile Bade tekrar birlikte olacak." Adam dengesizin tekiydi.
Bade, sevgili erkek kardeşim Yiğit'in onu aldattığını öğrendiğinden beri değişmişti. Ben Yiğit'in onu aldattığına inanmasamda nedenini bilmediğim için mantığım o yönde ilerliyordu.

"Bade!" Yiğit paldur küldür odaya girince irkildim. "Bade. Bade hastanedeymiş." Ona kaşlarımı çatarak baktım. "Ciddiyim."
Kapının arkasındaki deri çektimi alarak, şarjdaki telefonumu cebime attım.
Yiğit ile acele ederek, evden çıktık. Bu ev dört aydır, mapus gibi Yiğit'in kaldığı evdi. Bunu kendi söylemişti ve onunla dertleşmek bana iyi gelmişti.

Hastanenin önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Bade'nin durumunun kötü olmadığını umarak arabadan indim. Yiğit de hemen girişe koşmuştu.
Danışmanın bulunduğu tarafa ilerleyerek, "Bade Yılmaz?" Dedi. Kadın bilgisayarında biraz oylandıktan sonra, "Üçüncü katta bulunan yoğun bakım."

"Yoğun bakım mı?" Kadın cevap vermedi. Yiğit elini dayandığı tahtaya bir yumruk attı ve hemen asansöre yöneldi. "Lanet olsun. Kendimi iyi hissetmiyorum." Ona cevap vermek yerine sessiz kalmayı tercih ettim.

Üçüncü kata ulaştığımızda Yiğit durdu. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Gelmiyor musun?" Kendine gelebilmek adına kafasını sağa sola salladı. Ardından arkamdan hastanenin soğuk koridoruna adım attı.

Alya duvara yaslanmış düşünceli düşünceli bir noktaya bakıyordu. Lina koridorun metal oturaklarına oturmuş, elini alnına yaslamış hareketsiz duruyordu. Elvin ortalarda görünmüyordu.
Lina'nın yanına giderek oturdum. "Nasıl oldu?" Lina bana doğru döndü. Ardından gözlerini arkama kayınca kaşlarını yukarı doğru kaldırdı.

"Ben de diyordum buranın atmosferi neden böyle bulanık..."

"Soruna cevap ver." Dedim Lina'ya meydan okurcasına.

"Madam Leydi'nin resim sergisindeydik. Yangın çıkardık... Bade içerde kaldı. Sonra işte... Hastaneye geldik."

"Bartu nerede?"

"Cehennemin dibinde Berra! Ben nerden bileyim?" Beni terslemesine canım sıkılmıştı ama kafama takmamaya çalıştım. Yiğit yanıma gelerek oturdu. Ardından doktor yoğun bakımdan çıkınca hemen ayaklandık.

"Durumu nasıl?"

"Akciğerlerine hava verdik. Kendine gelmesi zaman alacak gibi lakin az sonra odaya alacağız." Daha fazla konuşmadan yanımızda uzaklaştı. Ardından yoğun bakımın kapısı açıldı. Bade baygın bir halde, yatar bir vaziyette sedyenin üzerinde koridorda ilerletilmeye başladı. Bende onun yanında yürümeye başladım. Hemşireler ziyaretçilerin kullanması yasak olan asansöre bindi. Yiğit yanıma gelerek, belimden tuttu ve beni asansöre bindirdi.

"Beşinci kata götürüyorlar." Beşinci katın düğmesine bastı ve belimdeki elini çekti. "O iyi olacak."

"Güçlü kızdır." Dedim onu desteklercesine. Asansörün kapısı açılınca, koridora geçtik. Az önceki hemşireler odadan çıkınca Bade'yi o odaya yatırdıklarını anladım. Içeriye girince karşımda bir adet baygın Bade ile karşılaştım. "Sence ne zaman uyanır."

Kırmızı koltuklardan birine otururken, "Doktor sabaha kadar uyur dedi." Dedi. Kafamı sallayarak bende onun yanına geçtim. Kapı açılınca bakışlarım o tarafa kaydı. Elvin yanımıza gelerek, gözlerini devirdi.

"Beni ne kadar da çok seviyorsunuz." Yiğit dalga geçercesine sırıttı.

"Ya ya... Ne demezsin. Ölüyoruz senin için. Ha? Doğru ya Selena Gomez sana çıkma teklifi etmişti."

"Çok komik."

Onların konuşmalarına ortak olmak yerine sessiz kalmayı tercih ettim. Alya kapıyı pat diye açarak, içeri girdi. "Yavaş! Hasta var odada."

"O ne öyle 'öpüşmeyin çocuk var odada' der gibi." Söylediği şeye göz devirdim. "Yiğit... Bence Bade seni uyanınca görmesin."

"Ejder'in verdiği görevi kabul etmeye karar verdim Nötr Atom'lar."

"Şaka!"

"Hayır ciddiyim." Elvin Yiğit'in boğazına yapıştı. Onları ayırmayacaktım. Yiğit her ne kadar benim öz mü öz kardeşim olsa da ona hak vermiyordum.

"Seni öldürürüm." Yiğit Elvin'i sertçe ittirdi. "Böyle bir şey yapmayacaksın!"

Yiğit bir kahkaha patlattı. "Ejder iki ay için yüz bin lira teklif etti. Çok iyi para. Kabul etmemek elde değil." Yiğit'e dönmem ve yüzüne tokat atmam bir oldu. Elini yanağına götürdü ve bana baktı.

"Para için bir kızın duyguları ile oynayamazsın seni lanet olası." Bade'nin kıpırdanması ile ona doğru baktım. Uyanırsa Yiğit'i görmemesi gerekiyordu. Yiğit'in kolundan tutarak onu odadan çıkardım. "Şimdi defol!"

"Sen benden küçüksün Berra. Bana emir verme!"

"Böyle toplara girersen bende böyle yaparım. Şimdi az adam ol lan."

Kahkaha patlattı. Geri geri yürürken, "Beni ararsan, nerede bulacağını biliyorsun Sista." Dedi. Sonra da önüne dönerek, asansöre bindi.

NÖTR ATOMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin