Aprah bedenimi mühürleyen Kadim zaman büyücülerinden biriydi. Bu kararı almamız oldukça zor ve sancılı olsada kararımızın bu yönde olmasını etkileyen en önemli faktör mühürlenmiş bedene hiç bir şekilde büyü işlememesiydi. Onunla görüştükten sonra eve gittiğimde Mu ile karşılaşmıştım ve oda gerçeklik algımı değiştirerek bu anı unutmama ve farklı şekilde hatırlamama neden olmuştu. Aprah, Ruta büyücü grubundan olduğu için ismini unuttuğunuzda hatırlayana dek onunla görüşemiyordunuz. Dolayısıyla dünyadaki Dora'nın sık sık benden kan isteme sebebide hatırlatmak için büyü yapmasına yarayacaktı. Nihayet hatırlayabilmiştim.
Yerde hareketsizce yatan Mergen'in gözünü aralayan Aprah, kapkara kesilmiş göz aklarına bakarak bir büyü mırıldandı. Kısa süre sonra büyü etkisini göstererek Mergen kendine gelmiş ve kara büyü kendini siyah bir dumana dönüşüp havaya karışarak belli etmişti.
Tek kelime etmeden odadan çıkan yaşlı büyücü eskiden anne ve babama ait olan yatak odasına girerek cebinden çıkardığı tozu evin dört tarafına atmaya başladığında odaya gelen herkes birbirine bakarak ne yaptığını anlamlandırmaya çalışıyordu. Ritmine fazlaca kaptırdığı sözleri söylerken kendini kaybetmiş, küçük çaplı bir ayini tek başına yaşatıyormuş gibi görünüyordu.
Biraz sonra tavanda annem görününce hayretle bakakalmıştım. Yer çekimine yenik düşen bilinçsiz bedeni zemine çarpmak üzereyken Aprah maharetli elleriyle onu yakalamış ve yatağına yatırmıştı. "Ahmak Mu!" diyerek söylendiğini duyabiliyordum. Bu sırada gözüme Tehia çarpınca gidip sımsıkı sarıldım, o olmasaydı bilmediğimiz bir zamanda sıkışıp kalacak belkide ölüp gidecektik.
Neden sonra benimle gelen Suyla ve Dora'yıda hatırlayınca onları Aprah, Mergen ve Tehia'yla tanıştırdım. Dora tanışma faslını hızlıca geçerek bakışlarını Tehia'da yoğunlaştırmıştı. "Bu cin senin mi?"
Sorusu anlamsız görünmüştü gözüme. "O benim arkadaşım!"
"Bir Felix asla arkadaş değildir. Yardımcı cin ırkları tek kişiye bağlıdır ve ölene kadar onların emrinde yaşarlar."
"O benim arkadaşım." diyerek söylediklerimde ısrarcı olduğumu gösterdikten sonra anneme yaklaşarak elini tuttum. Ara ara sayıklıyordu. Kireç gibi kesilmiş yüzüne bir öpücük kondurduktan sonra kırışmış yanaklarını okşadım elimle. İçimde bir ses artık hiç birşeyin güzel olmayacağını söylüyordu. Belkide bu Akira'nın sesiydi kimbilir. Ne zamandır onda da bir hareketlenme yoktu, endişelenmem gerekiyor muydu, fırtına öncesi bir sessizlikten bilemiyordum. Derin derin soluyarak geri çekilirken mahçup bakışlarını yakaladığım Tehia'ya döndüm tekrar.
"Kardeşimden bir haber var mı?" Sorum onda gözle görülür bir gerilime sebep olmuştu bunu hissedebiliyordum. Başını olumsuz anlamda sallarken yüzü belli belirsiz gerilmiş ve kasılmıştı. O sırada burda olduğunu yeni farkettiğim Tiran girdi bakış açıma. Başını aşağı yukarı sallayarak önce Tehia'ya bakmış ardından bana yönelmişti.
"Aslında." dedi söze nerden başlaması gerektiğine emin olmamış gibi çıkan bir sesle."Tulpar seninle aynı safta yer almıyor, çok üzgünüm Umay."
Duyduklarımı zihnimde bir yerlere oturtmaya çalışırken afallamıştım. Ne demek aynı safta yer almıyorduk. Endişeyle kıvrılan dudaklarım bir kaç asi gözyaşı damlasının tuzlu suyuyla ıslanmıştı.
"Hanımlar!" diyerek söze girdi yaşlı dostum Aprah. "Size Umay'ın anlatacağı daha önemli bir konu var diye düşünüyorum. Bu işi hallettiğimizde yaşlı bunak Mu'nun bedenini nereye sakladığını bulmamız gerekecek ve zamanımız daralıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KAPANI (Tamamlandı)
FantasyEvreni Avcunun İçine Alanlar listesinde yer almaktadır🍁 Ruhu bedeninden ayrılan Umay başıboş bir hayalete dönüşür ve görünenin ardındaki görünmeze serüveni başlar. Zaman kapıları, geçitler, büyücüler, kahinler, cinler ve çok daha fazlasıyla tanışın...