Kimseye söyleyemediği hayalleri, gizli tutkuları, mazisinin eksik sevinci yağmurla birlikte cama vuruyordu.
Pencere pervazlarından damlayarak, ıssız sokağın eski taşlarını ıslatarak, yokuş aşağı akıp gidiyordu. Kadındı. İsminin Canan, Lale, Sibel olmasının bir önemi yoktu.
Ona bu acıyı yaşatansa bir erkekti. İsminin Şahin, Ali, Soner olmasının ne önemi olabilirdi ki!
Uzun zamandır hissettiği şüpheli sevgisi ve değersizleştirilmesi, bembeyaz ruhunu koyu kahverengiye boyamıştı.
Endişe dolu günlerdi. Kendisi için zamanın bu günlerine, korku ve bezginlik tuğlalarından yüksek duvarlı zindan yapmış, içine ruhunu hapsetmişti.
Sevgisizliğin yabaniye dönüştürdüğü benliği bu zindanın kapısı, kalbini oyan düşünceleri ise kapının kilidiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZİNİN GÜNEŞİ
RomanceBir düşü vardı sevgilinin. Sevmek demek bir delinin bir düşe inanması demekti.