O gece kadın, daha önce yaşamadığı bir şeyi yaşayacaktı. Ruhundaki fay hattı kırılıyordu. An buydu. Şiddeti yıkıcı duygusal deprem yaşıyordu. Sarsılıyordu. Önce kırık fotoğraflarda kalan çocukluk anılarından çatırdamaya başladı. Genç kızlığının geçtiği sokaklar yerinden oynadı. Tutkuları, aşkı, sevgisi, saygısı parçalanarak tavandan düşüyordu. Sonunda kendisini ayakta tutan umut kirişleri kırıldı. Yaşadığı her ne varsa onlarla birlikte zindan çöktü. Enkazın altında kaldı.
Toz, toprak, kalın duvarlar ve karanlığın arasına sıkışıp kalmıştı. Kalbinin tam üzerinde anılarının ağırlığı vardı. "Bana ne oldu" sorusu... Yıkıntının içinde kalmıştı. "Yaşıyor muyum, yoksa yaşayan bir ölümüyüm" düşüncesi, susuz dudaklarına kadar geliyor sonra tekrar içeriye giriyordu. O durumda kaç saat kaldığını bilmiyordu. Zaman kavramını ise çoktan unutmuştu. Kaç dakika geçmişti, kaç saat, kaç gece, kaç gün?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZİNİN GÜNEŞİ
RomanceBir düşü vardı sevgilinin. Sevmek demek bir delinin bir düşe inanması demekti.