Lâl ve Karan - İlk&İkinci Tanıtım

1K 192 61
                                    

lal
–/

YAZIN TERİMİ
(Divan Yazını'nda) sevgilinin dudağı ya da kırmızı şarap.

~

Aşk için delirecek kaç kadın kaldı ki bu dünyada?

Kural tanımayan iç sesim, inanmakta zorluk çektiğim bu nişanla ilgili tüm düşüncelerden uzak tutmaya çalıştığım kalbime, kaçıp durduğum bahsi açmaya çalışıyordu. Kafasına her estiğinde gelen ve her geldiğinde şiddetle uzaklaştırmaya çalıştığım ses; pekala sen kazan!

"Bir şeyler yap artık Lâl!"

Boşunaydı, yapamazdım, olmazdı. Ben onu hayal kırıklığına uğratacak her şeyle savaşabilirdim.
Kalbimle bile.

"Güzelim!"

İşte sesi... İçimi titretiyordu, bu hep böyle mi olacaktı? Onu bir anlığına dahi olsa kalbimden söküp atamayacak mıydım? Bir ömür kendimle mi savaşacaktım?

Sesine doğru çevirdim başımı...
İşte o an...
Dünya durdu.
Yeryüzünün tüm kavgaları, doğumları, ölümleri, düğünleri durdu.
Gözleri gözlerime her değdiğinde, içimde birşeyler yer değiştiriyordu. Hiç mi okuyamıyordu gözlerimi...

"Çok güzelsin yine!"

Burnunu saçlarımda hissettim, başka bir yerde, gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir rüyanın içinde gibiydim neyseki düşünme yetime sahip çıkmaya yeminli olan tarafım yıllardır olduğu gibi yardımıma koştu.

"Teşekkür ederim!"

Karan...
Gülümseme, lütfen!
Dokunma bana.
Tenime her değdiğinde, canım yanıyor.
Hissetmek istemiyorum nefesini, yakından bakmak istemiyorum dudaklarına...
İçimde sana dair en küçük bir umudum dahi yokken, kendimi kaybetmemeliyiyim sokaklarında.

Karan.
Karanlık.

Aslında bir başkasını asla sevemeyeceğimi uzun yıllar önce kabullenmiştim. Bu marazi hal, hiçkimsenin beni gerçekten sevemeyeceği ve herkesin birgün beni bırakıp gidebileceği üzerine kurduğum düzenimin tek katlanılası tarafıydı.

Niye kimse Karan gibi bakmıyordu?
Niye herkesin doğruları gördüğü kadardı?
Niye imkansızdı?

Hikayenin en başına dönmeliyim... Bu tarifsiz hissin ruhumu ele geçirdiği zamanlara...
Babalarımız ortaktı ve yıllar önceye dayanan bir dostlukları vardı. Karan hep yanımdaydı. Birlikte büyüdük, birlikte düştük, birlikte ağladık, birlikte güldük.

En deli çağımdı, dışarıda sabahladığım gecelerim, kahkahalarım, gözyaşlarım...
Bana annesizliğimi, içimdeki o koca boşluğu ve yalnızlığımı unutturabilen tek insandı. Kendimi bildim bileli en yakın arkadaşım olmasına ve onu her gördüğümde kalbimin hızlanmasına rağmen gerçeği kendime on altı yaşımda itiraf edebilmiştim.
Fakat hikayemin en acınası tarafı bir saniyeliğine bile "en yakın arkadaşı" olmanın ötesinde bir yere gidemeyeceğimi her anımızda biliyor oluşumdu.

Ben onun ilk arkadaşı, dostu, sırdaşıydım.
Aslında bir kaç defa aşkımı haykırmak istedim, dilimin ucuna kadar geldi fakat bir türlü dökülemedi kelimeler...
Bir yerde takılı kaldılar. Onu kaybetme ihtimalimi göze alamadılar.
Ama itiraf vakti! Hep minicikte olsa bir umut taşıdım içimde...
Peki şimdi ne olacak?
Umudumunda, benimde sonum değil mi yarın akşam?

Karan aşık olduğu kadınla nişanlanıyor ve benim gidip mutluymuşum gibi davranmaktan başka şansım yok.
O kadının canını yakmasından korkuyorum. Evet nefret ediyorum ondan, fakat başka bir şey bu.
Korkuyorum.
Ona bakarken gözleri parlıyor, dokunurken içi titriyor. Sonunda hayal kırıklığına uğrayıp, canının yanmasından korkuyorum.
Aşk eninde sonunda acıtır.
Yanılmak isterdim, bu da saçma sapan ilişkilerinden biri demek isterdim ama kendimden bile iyi tanıyorum Karan'ı.
Kendimden bile iyi tanıdığım adam yarın sevdiği kadınla nişanlanacak, bense içimdeki o son umudun cenazesini kaldıracağım.

Lâl ve KaranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin