Lâl ve Karan - Beşinci Bölüm | Erotik bir cinayet.

533 71 67
                                    

"Mert mi o? Çekil!"

Beni acının bütün boyutlarıyla tanıştıran adam, oldukça yorgun ve sarhoş görünüyordu. Araladığım kapıdan içeri girdi.

İstemsizce attığım korkak adımlarım, sevdiğim adamı takip ederken, içimden dua ediyordum.

Arkadaşının öfke dolu azarlayan sesiyle koltuktan sıçrayan Mert Çohadar'a, bir özür daha borçlanacakım.

Dudağına yerleşen keyifli gülümse, Karan'ın konu ben olduğunda frenleyemediği ağabeyimsi sahiplenme güdüsünü görmezden geliyordu.

"Kardeşim, hoşgeldin."

Hoşgeldin mi? Şaşkınlığımı gizleyemez hale gelmiştim, Çohadar ya cesaret hapı kullanmaya başlamıştı, ya da buraya gelmeden önce yürek yemişti.

"Lan senin ne işin var bu saatte, bu evde?"

Karan'ın gür sesi ve tahammülsüzlüğün kol gezdiği gözleri öfkenin aleviyle yanıyordu.

"Bir şey deme hiç, git şimdi oğlum hadi!"

En fazla bu kadar kibar davranabiliyordu.

Ceketini aldıktan sonra, mahçup gözlerime anlayışla bakan Çohadar'ı uğurlamama bile müsade edilmiyordu.

"Otur sen, beni bekle!"

Karan'ın beni kıskanmadığını biliyordum. Aksini düşünüp kendime anlamsız mutluluklarla dolu bir hayal dünyası kurmak için yeterince büyüktüm.

Misafir edeceğim insanı seçebilecek, tek başıma doğru karar alabilecek kadar olgun.

Karan'a kalbim muhtaçtı, ben onun aşığıydım.
Gözyaşlarım sel olsa da, yıllarca inkar etsem de, ömrümün bu sevdaya bedellendiğini uzun zamandır biliyordum.

Ama bir kadın olarak, ellerinden başka bir şeye ihtiyacımın olmadığını da biliyordum.

Ben emaneti değildim, ben aciz değildim.
Kısıtlayabileceği kadar zayıf, bunu kabullenebilecek kadar çaresiz değildim.

Karan beni görmezden gelebilirdi, sevdası beni kör edebilirdi ama bana emir veremezdi.

~

"Mert'i yanında görmek istemediğimi, bunun beni delirttiğini biliyorsun Lâl!

Gittikçe daha çok asılan yüzünü yarım kalan şarap kadehlerimize çevirdikten sonra cebinden kırmızı sigara paketini çıkardı.

Aldığı bir dalı dudaklarının arasına götürürken yüzünü yeniden bana doğru dönen Karan'a ayırdığım sabrımın sonuna gelmiştim.

"Zehrini benim yanımda tüketmezsen sevinirim!"

Yakmasına fırsat vermeden Karan'a doğru bir adım atıp, dudağında sanat için kullanıyormuş hissini veren sigarasına el koydum.

Asık suratı ve çatık kaşları çözüldü. Gözlerime kilitlediği gözleri, benden bir hamle daha bekliyordu.

İçimden gelip dışıma taşan karmaşık düşüncelerimi özgür bıraktım.

"Benim yerime karar vermekten, beni sahiplenmekten vazgeç. Eğer beni seviyorsan, beni mutlu etmeye, benimle mutlu olmaya çalış. Buna da bana saygı
göstermekle başla. Üzerimde hak iddia edemezsin. Şimdi git, ayıl. Hiç iyi görünmüyorsun, ben de yalnız kalmak istiyorum."

Yüzüme bakıyordu, kafamda ne düşündüğüne dair senaryolar yaratıyordum. Ardı ardına beliren soru işaretleri hırçın ve aksi sesiyle dağıldı.

Lâl ve KaranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin