3.☾

1.1K 245 48
                                    

Uzun süre gözlerimin en içindeki buruk o korkak kız çocuğunu süzdükten sonra,

" Tekrar geleceğim " deyip  kapıdan çıkıp gitti.

Sahiden bu hayatta kim bana değer verdi ? her kızın aklına babası gelir. Evet doğru ama benim için yanlış bir seçenek. Ben baba sevgisinden yoksuldum. Ona muhtaçtım çünkü ben daha bırakın gözlerimi açmayı daha annem hamileyken terkedip gitmişti. Beni.. ailemi..umutlarımı en önemlisi de geleceğimi parçalamış gelecekteki ışığımı söndürmüştü. Daha hayatıma girmeden hayatımı mahvedip köşeye çekilmişti. Umutlarım ve hayallerimle birlikte gitmişti sanırım..

Peki babam kim ?

Onu nasıl anlatabilirim ki ? o fazlasıyla..  Umursamaz ? Pinti ? Ahlaksız ?  sanırım anlatmaya kelimeler yetmiyor. Baba sevgisi mi ? sanırım bunun cevabını verebilecek kadar fikrim yoktu. İlk kelimelerim deki " Baba " sözcüğünün yoksulluğuyla yaşamıştım.. Oysaki her genç kızın ilk kahramanı ilk aşkı: babasıydı.

Peki annem onun sevgisiyle masallarıyla inlemez mi kulaklarım ? Hayır oda bıraktı beni..         
Herkes suçu olmadan bir hayat yaşar değil mi ? bence evet bazen ailen yükünü sana bırakır gider. Umutlarını ezer de gider. Hemde tam ortasından. Acır mı canın ? hiç olmadığı kadar ama sesini çıkaramazsın. Eğer geçmişi hala hatırlıyorsanız geçmemiştir. Ama artık Miran girdi.Paramparça hayatıma yapboz parçaları gibi girdi. Birleştik sanırım artık biz olduk. Kursağıma dizilen kelimeleri bir kenarda bırakıp. Açılan dış kapıya baktım. Tanımadığım insan rahatça içeriye girince bir an panikledim. İçeriye Miran'ın boylarında ama ondan daha kısa sarışın bir erkek girince şüpheli gözlerimle süzdüm,

" Sen ne ayaksın ? " dedi ve koltuğa yerleşti.

Tam dudaklarımı araladığımda banyo kapısı açıldı. Miran siyah ıslak saçlarıyla içeriye girdi.

" Ne işin var lan burada ? " dedi Miran alaycı tavrıyla...

İkisi de koltukta oturuyorken ben salak gibi ayakta dikildiğimi fark edip ben de tekli koltuğa oturdum.Şu Eray mıydı neydi üçlü koltuğun benim oturduğum koltuğun olduğu kısma yaklaşıp bana şöyle bir alıcı gözüyle baktı. Bir yandan vücudumu süzüyor, tahminlerde bulunuyor bir yandan da "Oo beğendim." , "fena değil." gibi vücudum hakkında yorumlar yapıyordu. Allahtan üzerimde kendi kıyafetlerim değilde Miran'ın eşofmanı var diye içimden geçirdim. Böyle şeylere alışıktım ama böyle konuşmasından yine de rahatsız olmuştum. Lafımı söylemezsem olmazdı.

" Ben sende nedense değerlendirme yapabilecek bir şey göremiyorum. Benimle uğraşmak istemezsin. Burası benim evim olmadığı için seni kovamıyorum ama bana yaklaşmazsan senin yararına olur."

Miran ben böyle deyince bana anlamadığım bir şekilde kızgınca baktı. Ne be ? Ne dedim ki ben şimdi ?

" Burası artık senin de evin unuttun mu ?" Haa buna mı kızmış bu manyak. Ben de diyorum adamın arkadaşı bana laf ediyor o da bana kızıyor.

" Eray hadi koçum sen de bas git, hadi kardeşim." Miran benim için arkadaşını evden kovuyordu.Vay be ! Sen ne güzel hissin.

"Satılıyorum bir kız için. Duy da inanma." Bu çocukta hiç ciddiyet yoktu sanki. Hep gülmese bile yarım ağız sırıtıyordu.

"Neyse gidiyorum. Sonra çok ararsın ama ben gelmem. Bundan sonra işlerini de ev arkadaşın yapsın." dedi parmak ucuyla beni işaret ederek.

Bu çocuğa tuhaf bir şekilde gıcık olamıyordum. Gözüme çok sempatik gelmeye başlamıştı. Miran'a ise ilk tanışmamızdan beri içten içe güven besliyordum. Kapıyı çarpıp gittikten sonra Miran kendi kendine mırıldanmaya başladı.

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin