Miran'a borçlarım git gide artıyordu. Benim kıyafet sorunumu halledebilmem için bir kart verip şifresini söylemişti. Kendisinin ise aynı alışveriş merkezinin bir kafesinde oturacağını söylemiş en fazla iki saat sonra gelmemi söylemişti. Rast gele bir mağazaya girip kadın reyonuna doğru adımladım. Kıyafetlere değil önce fiyatlarına bakıyordum. Eski hayatımda- sadece adı hayat olan- annemin parasına dokunmak istemediğim için çalışıyordum. Hem okula gitmek hem çalışmak beni çok yorsa da bir şekilde çabalıyordum. Bir amacım vardı en azından. Şu okul bitsin. Hiçbir şeyi umursamayacaktım. Adımı dahi her şeyimi değiştirip en baştan hayatımı yaşamak istiyordum. Tabi hayal bunlar. Benim en güzel hayallerim. Üzerine kezzap sıkılan...
Gerçekten de çalışmıştım. Kimseyle yakın ilişkiler kurmuyordum. Çünkü kimseye güvenmiyordum. Zaten babasız büyüyen çoğu kızda aynı şey oluyormuş, bir yer de okumuştum. Benim durumum daha farklıydı. Bu yaşıma kadar nasıl geldim ben bile inanamıyordum. 8 yaşındaki küçük dolunay geldi aklıma, sanırım hatırladığım en eski anımdı bu. Geceleri karanlıktan çok korkardım. Hep ışıklar açık uyurdum. Evde genelde yalnız olduğumdan yalnızlığa alışmıştım fakat yine de karanlık beni ürkütüyordu. O gün evde yine yalnızdım, zaten hep böyleydi. Annem iki günde bir eve anca geliyordu. Küçükken her öğünüm en sevdiğim peynir ekmekti. (Tabi büyüyünce yemek yapmayı bir şekilde öğrenmiş, daha on üç yaşımda evin her işini ben yapıyordum.) Sabah uyandığımda çok acıkmıştım. Bir umutla annemin odasına baktığımda dağılmış bir yatak, yerde kıyafetlerden başka bir şey göremediğimdeki üzüntüm geldi gözümün önüne. Dolabı açıp hiç bir şey göremediğimde ağlamıştım. Yaşıtlarımdan çok çok zayıftım. Okulda hiç arkadaşım yoktu. Anneleri çocuklarının benimle arkadaşlık yapmasına izin vermiyordu annem yüzünden. O yaşımda hiç anlam veremiyordum neden böyle olduğuna. Evde koltuğun kenarına oturup yerde bağdaş kurmuştum. Açlığım dayanılmayacak boyuttaydı ve çaresizce ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Kapının çaldığını hatırlıyorum. Yerden kalkıp usulca kapıya doğru yürümüştüm. Önce mutfaktan sandalyeyi alıp kapının önüne koymuş delikten kim olduğuna bakmıştım. Tanımadığım bir adam olduğunu görünce "Kim o ?" diye sormuştum. Bir çalışan olduğunu öğrendiğimde kapıyı açmıştım. Bana evde benden başka kimsenin olup olmadığını sormuştu. Cevap verdiğimde elektriği kesmek zorunda olduğunu söyleyip elime bir kağıt vermişti. Bunu babana verirsin, deyip gitmişti. Kapıyı kapatıp bunu babama veremeyeceğim için kime vereceğim diye düşünüyordum. Sonra kapıyı açıp hemen adamın yanına koşup yetişmiştim. "Anneme versem olmaz mı ? " diye sormuştum. "Tabii ki istersen amcana, teyzene istediğine verebilirsin içlerinden biri faturayı öderse iyi olur." diyip başımı sıvazlamıştı. Eve girip yine koltuğun kenarına kıvrılmış akşama kadar açlıktan uyumuştum veya bayılmış da olabilirim. Şuan hatırlayamıyorum. Gece olup da hava kararınca çok korkmuştum. Korkudan sabaha kadar ağlamıştım.
" Hanım efendi iyi misiniz ?" bu sesle aniden bana doğru seslenen kadına döndüm. Ağladığımı yeni fark etmiştim.
" İyiyim, sağolun bir şeyim yok." deyip o mağazadan çıktım.
Başka bir mağazaya girip 4-5 tane kot pantolon birkaç şort ve bolca tişört alıp çıktım. Bir de bir iç çamaşırı mağazasına girip iç çamaşırı aldım. Miran'ın yanına gitmek için yürüyen merdivenlere bindim.
Onun olduğu kafeye girip yanına yürüdüm. Karşısına oturdum.
"İşim bitti."
" Neden bu kadar durgunsun ? Bir sorun mu var ?" bana endişeyle bakıyordu. O böyle bakınca içimden sadece gülmek geliyordu. Ben de güldüm.
Hayatımda hiç bu kadar gülmemiştim. Bana hiçbir şey sormayıp sadece beni izliyordu.
" Otele gidelim gülmene yarım bıraktığın yerden devam edersin, yaklaşık 10 dakikadır gülüyorsun ve herkes sana bakıyor. Erkekler de dahil bu herkese."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
Teen FictionKendimden daha doğrusu bedenimden artık tam anlamıyla vazgeçtiğim bir geceydi.Gayeme ulaşmamı engelleyen donuk bakışlı yabancının hayata benzemeyen hayatıma aniden girmesiyle bazı kurallarım gevşedi.Özverinin ne demek olduğunu bana öğretti.Bu kadar...