3 ay sonra
Lauren:
Oturmuş Camila'nın odada volta atmasını izliyordum.
Duruşma 20 dakika sonraydı. Karşımızdakilerin tehlikeli olanlarını halletmiştik.
Şimdi tek sorun hakimin homofobik olup olmayacağıydı.
Aniden ayağa kalkarak Camila'ya sarıldım. Benden daha gergindi. Kollarımın altında titreyen bedenini hissedebiliyordum.
"Bebeğim, sakin ol."
Beni kafasıyla onayladı. Birkaç dakika sonra titremesi durmayınca yüzünü kendime çevirip dudaklarımızı birleştirdim.
"Harika, şimdi daha gergin ve azgınım."
Dediği şeye kahkaha attım. Parmaklarını parmaklarıma geçirdim. Zamanı gelmişti.
Oraya gidip karşımızdaki şeyle yüzleşmeliydik.
Ama iyi, ama kötü.
Sonuçta; kaybetsem bile, bu yolda Camila'yı kazanmıştım.
Her şekilde kazançlıydım.
Camila:
Lauren'la el ele mahkemeye gittik. Birkaç dakika sonra da Joshua ve Matthew geldiler.
Bu üç aylık süreçte, beraber olduğumuz grup buluşmalarında kaynaşmışlardı.
Aramızda kalsın ama, onları birbirlerine yakıştırıyordum. Doğru kelime neydi?
Hah, ship'liyordum.
Ama Lauren bana, Matthew'in biraz bana kaydığını söylemişti.
Umarım vazgeçerdi.
Yanımıza gelip oturdular. Joshua Lauren'ın dizini okşamaya başlamıştı.
Kaşlarımı çatıp Lauren'a baktım. Bakışlarımı fark edip Joshua'nın elini kibarca ittirdi.
Matthew bana bakıyordu. Ona dönüp hafifçe gülümsedim.
"İyi misin, nasıl hissediyorsun?"
"İyiyim, sadece tedirginim."
Duruşmanın başlamasına çok az kalmıştı. Babam, dördümüze de kötü bir bakış atıp salona girdi.
Aslında olanlardan sadece birkaç hafta önce haberi olmuştu. Yüzüne söyleyecek gücü kendimde bulamadığım için hem anneme hem babama hitap eden bir not yazdım, olanları açıkladım. O gece babam bana vurmadı. Bana "Vurmaya bile değmezsin." dedi.
Odamdan çıkmayacaktım, okul ev, ev okul biçiminde yaşayacaktım. Ama babamın bilmediği bir şey vardı. Okuldan kaydımı sildirmiştim. Aile durumumu bilen rehber öğretmen neden ailemin de gelmediğini sormadı.
Ben de her gün okula gidermiş gibi evden çıktım ve sevgilime koştum. Lauren'ıma.
Bugün burada olacağımı biliyordu. Onun gibi bir aptal bile bunu tahmin edebilirdi. Eğer etrafımızda insanlar ve birkaç polis olmasaydı boğazıma yapışacağından emindim.
Lauren ve ben de çocukları geride bırakarak duruşma salonuna girdik. Kendi tarafımıza geçtik. Birkaç dakikalık bekleyişin sonunda hakimimiz geldi.
Kır saçlı, sert bakışlı bir adamdı. Bu görünüşü beni korkutmuştu. Ya her şey ters giderse?
Yazar Anlatımı:
Hakim Anthony Cooper salona girince herkes sustu. Adam sakin adımlarla yerine oturdu ve karşısındakileri süzdü. Garip bir salondu. Bir yanda kendine güvenen, olgun ve kalabalık bir grup vardı. Diğer yanda ise iki genç kız tir tir titriyorlardı. Korktukları çok belliydi.
Hele kafasında küçük bir kurdele olan, adamın ağzından çıkacak olan herhangi bir lafa ağlayabilirmiş gibi duruyordu.
Derin bir nefes alıp önündeki dosyayı açtı. Durumu zaten biliyordu. Kararı da hemen hemen belliydi. Saçma bir davaydı, bir duruşmada kapatacaktı o yüzden.
Konuşmaya başladı.
"Avukatları dinlemek istiyorum. Önce siz başlayın."
Kızların avukatı konuşmaya başladı. "Bu kızlar, sadece birbirlerini sevdikleri için cezalandırılmaya çalışılıyorlar. Müvekkillerimin arasındaki ilişkinin; Bayan Lauren Jauregui'nin şirketiyle hiçbir alakası olmadığını söyleyerek, okları Sayın Alejandro Cabello ve onun grubuna çevirmek istiyorum. Hemen hemen hepsinin pisliklerle dolu bir hayatı olduğunu görebilirsiniz. Özellikle Bay Cabello'nun kızına uyguladığı şiddetin kanıtlarını dosyanın içinde bulabilirsiniz. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, Sayın Hakim."
Hakim kafasını salladı. Diğer avukat konuşmaya başladı. Konuşması eşcinsellerin bu dünyada barınamayacaklarını, onların iğrenç yaratıklar olduğunu ana fikir edinmişti. Buraya yazıp moralinizi bozmayacağım.
Hakim tekrar kafasını salladı.
Geriye yaslanıp konuşmaya başladı.
"Saygıdeğer Alejandro Cabello, size bir sorum olacak. Siz, doğarken dış görünüşünüzü, cinsiyetinizi seçebildiniz mi?"
Salondan çıt çıkmıyordu. Herkes Alejandro'ya dönmüştü.
"Seçemedim tabii ama-"
"Seçemediniz tabii. Şimdi, bu kızları ele alalım. Bu kızları, ya da hiçbir eşcinseli Tanrı karşısına alıp eşcinsel olmak istiyor musun diye sormadı. O yüzden, öncelikle sanki bu onların seçtiği veya sonradan oluşan bir şeymiş gibi davranmayı derhal kesmenizi rica ediyorum. Hepinizden."
Kurdeleli kız yeşil gözlünün elini sıktı. Anthony bir nefes alıp konuşmasına devam etti.
"Ayrıca, eşcinsellikte hiçbir sakınca göremiyorum. Aşk, hangi cinsiyetin arasında olursa olsun kutsal bir histir. Ve siz, bu hissi ezip çiğnemeye çalışıyorsunuz. Buna bir hakim olarak izin veremem."
"Aynı zamanda dosyaya baktığımızda hepinizin gerçekten kötü işlere bulaştığınızı görüyorum."
Son sözleri söylemeden önce gözlerini salonda gezdirdi.
"Dava düşmüştür. Bayan Jauregui, siz kazandınız. Gidebilirsiniz, şirketiniz sizde kalacak."
Kızlar ilk önce birbirlerine, sonra avukatlarına, sonra da arkalarında oturan hafifçe yaşlı bir adama sarıldılar.
"Bay Cabello ve grubu, siz burada kalın. Sizinle konuşacaklarım var."
Kızlar salondan çıkarken elleri birbirlerine kenetlenmişti.