MERHABA UMARIM BEĞENİRSİNİZ!!
Kafamın içinde dönen soru işaretlerini daha fazla umursamak istemiyordum ama hala aklım beni arayan Koran denen adamdaydı. Ben kendi halinde olan bir kızdım kimseyle konuşmaz soğukkanlı davranarak hayatımı yaşardım lakin Koran olacak o adam beni arayıp düşüncelerimi kana bulayana kadar.
Beni nereden tanıyordu? Beni bugün nasıl görmüştü? Benden ne istiyordu? iste aklıma giren ama bir türlü cevaplarına ulaşamadığım sorulardı bunlar. Bana adım Koran Korludağ diyerek kendince kendisini bana tanıtmaya çalışmıştı ama sadece ismini söyleyerek pek de başarılı olmamıştı. Pizzacı da beni birden arayıp adını söyledikten sonra cevap vermemi beklemeden kapatmış benim sinirlerimi yeterince germişti. İçimdeki Masal kulağıma başıma bilmeden bir bela almış olduğumu fısıldayıp duruyordu.
Düşüncelerimi içimdeki siyahlığa kitleyip bir süreliğine oraya hapsetmiştim. Ama ne kadar orada tutacağım aşikardı. Başak evine gitmek için benden önce kalkıp pizzacıdan gitmişti ben ise bir süre daha orada oyalanıp eve geri dönmüştüm.
Haftanın üç günü staja hastaneye giderken iki günü ise okulda geçiriyordum. Cumartesi ve pazar ise tatil yapıyordum. Yakında sömetr yaklaşıyordu ve benim planım tatilimi güzel havasını soluyacağım Rize'ye gitmek üzerineydi.
Saat akşamın dokuzunu gösterirken uyumaya pekde iyi niyetli yaklaşmıyordum. Uykumun beni gelip almasını raftan aldığım bir aşk romanını okuyarak bekledim.
İki saate yakın kitap okuyarak geçirmiştim ama hala uykum yoktu. Ne yapacağıma karar veremezken telefonumun melodisi sessiz oda da yankı yaratırken elime alıp cevapladım. "Efendim'' dedim ama sesimin çok çıkıp çıkmadığından şüphe ederken.
"Neden uyumuyorsun
güzelim'' sesini tanıdığım ama nefret ettiğim adama "Beni rahat bırak. Hem sen benim uyumadığımı nereden biliyorsun?'' artık bezmiştim bu adamdan üstelik sadece iki gün içerisinde. "Sadece yatağına girip uyuyorsun güzelim.'' sesinden de tiksinmeye başlıyordum.
"Sen kim oluyorsun da hakkımda karar alıyorsun'' biraz abartığımın farkındaydım ama tanımadığım adamla da uyuyup uyumadığımı konuşacak değildim. "Sen benle böyle konuşacak cesareti nereden buluyorsun? Bak Masal sen bana asla karşı çıkamazsın, bana bağıramazsın, hesap soramazsın ama ben sana her yaptığının hesabını sorarım ve ya bağırırım yeri gelince canını da yakmaktan çekinmem duydun mu?''Şuan konuştuğum adamın karşımda dikilmesini diledim çünkü suratına okkalı bir yumruk indirmek istiyordum.
"Bana bak sen benim sinirlerimi fazla geriyorsun ben normal değilim çıtkırıldım kızlardan hiç değilim bende senin canını yakarım." diyip telefonu suratına kapattım.
Tanımıyor olmama rağmen kaşlarının çatıldığını hisdeder oldum. Bu kanıya varmamın sebebi sesinden anlaşıldıği gibi sert oluşuydu.
Evde sıkılmıştım ama yapabileceğim tek şey uyumaktı fakat o eylemi gerçekleştiremiyordum. Aklıma gelen ani fikirle odama gidip bara gitmek için hazırlanmaya başladım.
Son kez ayna da kendime bakınca üstümdeki kıyafetlerin küçük bedenime yakışmış olduğunu fark ettim. Siyah pileli bir etekle üstüne beyaz bir büstiyer. Mavi gözlerimi sergileyen hafif bir makyajı da atlamamıştım. Dudaklarıma ölü bir renk verip iyi bir görünüm oluşturdum. Siyah bikekten bağlamalı topuklu ayakkabım ve hava soğuduğu için giydiğim ceketde son derece normal gözüküyordu.
Anahtarımla evi kitleyip binada ki asansörü kullanarak çıkış kapasına ulaştım. Soğuk hava anında vücuduma nüfuz ederken pek de aldırmadım çünkü soğuğu seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haviye
General FictionKoran Karadağ. Masal Demir. KORAN'a anlatılan bir MASALdı O Uçurumun aşşağısın da bulunan içi ateşlerle dolu olan düşenin bir daha yükseğe çıkamaması; HAVİYE İşte HAVİYE bu; insanı içine çekip yakıp küle çeviren uçurum...