Merhaba umarım beğenirsiniz!
EMİR GENCER hayatım da kapladığı en büyük yere sahip olan sevdiğim adam. ona olan sevgim o kadar çok ki o olmayınca nefesimin daraldığını hissediyordum ama o gelmiş. Sevginin en yüksek tonunu onunla yaşadım ben ilklerimle hem de.
En son onun Amerikaya ailesi orada yaşadığı için buradan gitmesi gerekiyordu. Onunla sevgili olarak ayrılmak çok güzeldi sevgisini hala benimle paylaşması muhteşemdi. Şimdi tam biryılın ardından onu görmek ümidi beni ağlatmıştı. Onu hala seviyordum. Saçlarımı koklayıp öpmesini, bana sarılışını, gülüşünü, verdiği sevgiyi özlediğim adam gelmişti.
Onunla normal şartlarda tanışmamıştık ama sonu mutlu biten bir hikaye ile ayrılmıştık. Benim bitti sandığım hikaye kaldığı yerden başrolleri ile devam ediyormuş. onu ilk üniversite de çatı katına sigara içmeye gittiğimde tesadüf eseri onun da aynı sebepten geldiğin de karşılaşmıştık. Sonra ilk görüşüm de direk ' hiç beklemeyelim kitaplarda ki gibi kız oğlanla karşılaşır kıskanma olur sonra sevgili olurlar biz bu süreci yaşamayalım' deyip sevgili olmayı teklif etmiştim biraz şaşırsa da kabul etmişti o gün bu gündür onunla sevgiliydik.
Aşk değildi belki ama sevginin en yüksek tonuydu onunla yaşadığımız bu durum. Onunla gülüp her seferinde eğlenirdik. Hatırlıyorum bir gün pizzacıya gittiğimizde emir yaşlı teyzelere yaşlarını vurgulayıp dalga geçmişti ve sonuç biber gazlarına ve teyzelerin bizi bir kilometre kadar kovalamaları olmuştu. Bu yaptığı biraz saygısızcaydı ama yaşlı teyzelerde torunu yaşında ki çocuğa asılıyorlardı. O gün de onunla çok eğlenmiştik.
Asansörün Dairemin olduğu kata geldiğini görünce nemli gözlerle ellerimde bir buket gül ile asansörden çıktım. Heyecandan titreyen ellerimle anahtarı evimin kapısında bulunan deliğe soktum ve çevirip kapının aralanmasını sağladım. Ardımdan kapıyı kapatıp hızlı adımlarımla ayakkabılarımın zeminde bıraktığı ses ile salona girdim. Gürültüyle çantamdan telefonumu aramaya başladım. Çantama da bulunan ne varsa döktüm ve içinden telefonumu çıkarttım. Emirin numarasını rehberim de bulup arama tuşuna bastım. Telefon çaldı çaldı ve çaldı. Hışırtılı gelen seslerin arasından onun sesini duyduğumda sevinçten yanağıma süzülen bir damla yaşı göz ardı ettim.
''Masalım'' sesini dahi özlediğim bu adama ne söylemeliydim? Neyleri kelimelere aktarmalıydım? Neyleri cümlelere dökmeliydim?
'' Emir döndün mü?'' dudaklarımda çıkan bu üç kelime o kadar duygu barındırıyordu ki heyecan bunların başını çekiyordu. Ya da özlem mi demeliyim? Birçok duygu karmaşası vardı bu basit ama fazla duygu barındıran bu cümlede.
'' Senin için döndüm meleğim.'' sesi beni alıp rüya alemine yolculuk yaptırıyordu. Sahi rüyada mıydım?
''Seni ne kadar özlediğimi söylemeli miyim?'' dediğimde kahkahası kulağım da çınladı.
''Tahmin edebiliyorum meleğim ama şartlar bunu gerektiriyordu. Biliyor musun kokunu çok özledim. Hem de çok'' dedi yine beni benden alan o yumuşak sesle
'' En geç yarın buluşuyoruz şu an İstanbuldasın değil mi?'' diye soru yönelttim.
''Maalesef Rize de Anneannemi ve dedemi görmek istedim ama bir hafta sonra yanındayım'' dedi. İlk zamanlarımız da üniversitenin üç aylık tatile girmesiyle Rizeye gitmem gerekiyordu ailemin yanına ve bu durum da da Emirle görüşemiyorduk. Ta ki onun da anneannesi ve dedesi Rize de yaşadığını öğrenene kadar. Onu Rize de gördüğüm de bayağı bir mutluluk yaşamıştım. Hatta fırsat bu fırsat deyip babannem ve dedemle tanıştırdım onu o da beni kendi ailesiyle tanıştırdı. Ama annesi ve babası Amerika da yaşadığı için onlarla tanışamamıştık. Benim de annem trafik kazasın da hayatını kaybettiği için babamın bizi terk etmesiyle bir daha göremediğim için onunla tanışamadı. Hoş zaten o adamla görüştürmezdim ya neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haviye
General FictionKoran Karadağ. Masal Demir. KORAN'a anlatılan bir MASALdı O Uçurumun aşşağısın da bulunan içi ateşlerle dolu olan düşenin bir daha yükseğe çıkamaması; HAVİYE İşte HAVİYE bu; insanı içine çekip yakıp küle çeviren uçurum...