Merhaba!
İnşallah beğenirsinz.Gökyüzünü gri'ye boyayan fırça
Bıraktığı boyanın tozlarını üfleyip rüzgarı oluşturdu.Güneşin üzerini gri boyalar kapladı ve güneşi öldürdü.
Sesizliğin çöktüğu bu ortam da nefes alıp verişlerimiz atmosfere karışıp düzenli bir uğultu oluştururken o bana ben ona bakıyordum. O acı çekerken ben parçalanıyordum.
"Yardım et bana" yalvarır gibi çıkan sesi, içimde bir şeylerin kopmasını sağladı. Ona yardım edecektim. Ona defalarca yardım ettiğim gibi tekrar edecektim.
"Sana yardım edeceğim" dedim ifadesizliğimi korurken. Ama bilmiyor ki içimde fırtına kopuyor.
" O zaman başla" dedi " seni bekliyorum.''
Karanlığın gömüldüğü bu odadan çıkıp dar holden ecza dolabına ilerledim.
Gerekli olan bütün ilk yardım malzemelerini alıp karanlık salona doğru yürüdüm.
Işığı açıp karanlığı yok ettim. Hızla onun yanına ilerledim. Yanında ki masaya koyduğum ilaçları hazırlarken;
"Ne zaman vazgeçeceksin" dedim.
"Anlamadım?"
"Ya da anlamak istemedin? Ha ne dersin?"
"Masal n-" sözünü kesen benim demir gibi sert cümlelerim oldu.
" Ne zaman sorumluluk sahibi olacaksın. Ne zaman senin için endişelenmeyi bırakacağım?"
"Sanane. Benim işlerim seni ilgilendirmez. Hadi şimdi şu işi bitir." derken yaralı olan koluna morfin verip dikiyordum. Gerçek gülüşten
uzak bir tebessüm sergiledim."Zaten sen sadece işin düştüğünde gelirsin. Ama şunu unutma ki o beni ilgilendirmeyen işlerini hep ben üstleniyorum. Daha doğrusu sen bana yüklüyorsun."
İçimde ki zehir, dallar üretiyor yüz yıllık bir ağacın gövdesi kadar geniş ve sertleşiyordu.
"İşin bittiyse gitmem lazım." dedi. Attığım dikişi bitirdiğim için.
"Bitti. Şimdi kal burada sonra gidersin nereye gideceksen"
"Hayır Masal . İşlerim var duramam burada." derken ceketini almış giyiyordu.
"Peki git."dedim. Artık sıkılmıştım abimin arkasını toplamaktan.
"Şey... Masal bana biraz para lazım." dedi. Abim, dedem ve anneannemle yaşadığımız evi terk etmişti. Ve şimdi de cezasını parasızlıkla çekiyordu. Dedemin şirketleri olmasına rağmen abim parasızlıkla sınanıyordu. Girdiği uyuşturucu işlerinden dedemin haberi olduğun da abimi bu kötü yoldan kurtarmak için elinden gelenin fazlasını yapıyordu.
Ama abim dedemin baskısından bıktığını söyleyerek evi terk etti. Rize de yaşayan anneannem ve dedemi bırakıp bende tıp okumak için geldim. İzmir de oturduğum site dairesine ara sıra gelen abim de işi düştüğü zaman ve ya yaralandığı zaman yardım için geliyirdu yanıma. Bir de yaptığı borçlar cabası.
"Ne kadar istiyorsun?" bende gelirimi dedemin verdiği kredi kartından, aylık gönderdiği paradan ve stajdan aldığım parayla sağlıyordum. Ve bu para bana fazlasıyla yetiyordu.
"On bin kadar" gözlerim fal taşı gibi açıldı. Abim benden daha önce hiç bu kadar yüksek bir rakam talep etmemişti.
"Sen kumar mı oynuyorsun?" diye sorduğum soruya gözlerini devirip bıkkınca cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haviye
General FictionKoran Karadağ. Masal Demir. KORAN'a anlatılan bir MASALdı O Uçurumun aşşağısın da bulunan içi ateşlerle dolu olan düşenin bir daha yükseğe çıkamaması; HAVİYE İşte HAVİYE bu; insanı içine çekip yakıp küle çeviren uçurum...