Keyifle yazdığım bir bölüm daha sizlerle umarım okurken keyif alırsınız. Burda küçük bir aile olduk iyiki varsınız dostlar ***Özlem***
"Günaydın" diyerek Selam verdi karşısında duran Mustafa'ya. Dünkü ifadesinden eser yoktu yüzünde.
"Günaydın Hüzün bir misafirin var" dedi ve kalktı Mustafa. "Tanıştığımıza memnun oldum" dedi ve yürümeye başladı. Hüzün ne olduğunu anlamaya çalışarak bakıyordu Mustafa'nın ardından o sırada arkasındaki kişiyi ayağa kalktığını fark etti.**
Arkasında duran Siyah'ın ta kendisiydi. Mustafa'ya bakmaktan karşısında oturanın kim olabileceğini düşünmemişti Hüzün.
"Günaydın Hüzün. Seni çok merak ettim o gün gelmeyince. Okulun kapısında beklerken arkadaşını fark ettim. Arkasından koşup kendimi tanıttım, oda tanıdı zaten" dedi Siyah.
"Günaydın merak edilecek bir şey yoktu bir işim çıktığı için gelemedim." Diye cevap verdi Hüzün, aklı hala Mustafa'daydı. Acaba kendini kim diye tanıtmıştı ona.
"Artık biraz konuşsak iyi olacak sanırım " dedi Hüzün ve arkalarında duran banka geçti. Siyah'ta tam karşısına.
"Yolunda gitmeyen bir şey mi var?" Diye sordu Siyah.
"Evet yolunda gitmeyen gerçekten bir şeyler var. Benim sana olan duygularım sadece bir hayranlıktan ibaretmiş sanırım. Seni radyoda dinlerken başka hissediyorum ama yanına geldiğimde çok yabancıyım. Lütfen beni affet ama aramızda bir şey olması mümkün değil" dedi Hüzün gözleri masaya bakıyordu.
"Bu kadar eminsin yani? Pişman olmayacaksın verdiğin bu karardan? Bence senin kafan karışık ama zorlayacak değilim. Kalbin kimin rüzgarına karıştığında mutluysan orada kal gibi bir şey demiştim ya bunu şuan içten söylüyorum." dedi ve kalktı masadan Siyah. Hızlı adımlarla büyük girişten dışarı çıkıyordu ki dönüp son kez baktı arkasına.
Hüzün birini kırmanın üzüntüsü dışında bir pişmanlık yaşamıyordu. Tek istediği bir an evvel Mustafa'yla konuşmaktı.
Mustafa da çok uzakta değildi. Bina giriş kapısının yanındaki pencereden olanı biteni izlemişti. Ağır adımlarla kapıdan çıkıp Hüzün'ün yanına doğru yönlendirdi adımlarını. Mustafa'nın geldiğini gören Hüzün biraz olsun rahatladı, her yerde onu araması gerekmeyecekti.
"Biraz konuşabilir miyiz? " diye sordu Mustafa.
"Bu ara en çok istediğim şey bu ama bir türlü yapamıyoruz. Oturalım mı?" Diyerek arkalarındaki masaya geçtiler. Hüzün'ün çalkantılı kalbinin içindekileri en iyi bilendi bu masa, bank.
"Gitti mi sevgilin?" Diyerek söze başladı Mustafa.
"Ne istiyorsun benden Hüzün, hayatında biri var ve beni öpüyorsun! Bu nasıl bir çeliş ki?" Diye bir anda söze başladı Mustafa.
"Bir dakika bir dakika seni ben mi öptüm?"
"Bunun bir önemi var mi Hüzün?"
Hüzün'ün sinirden boynundaki damarlar kabarmıştı. "Tabi ki de var ben seni öpmedim, sen beni öptün." Diye sesi yükseldi Hüzün'ün.
"Ne fark eder. Artık bir karar vermelisin ve bu süreç beni çok yordu." Dedi Mustafa.
"Sen şaka mısın arkadaşım? Bugüne kadar net duygularını açıklamayan, bir adım atıp sonra koşarak kaçan sensin. Başka kızlar sevebilir kaçanı kovalamayı ama ben sevmiyorum tamam mı?" Diye bir hışımla konuşmaya başladı Hüzün.
"Tamam sakin ol şaka yapmak istedim." Dedi Hüzün'ün hışmından korkan Mustafa.
"Araya girme ve dinle. Hale'ye doğum günün de güzel şeyler fısıldayan sensin, okula sarışın bir hatunla gelen sensin. Hiç bir teklife hayır demiyor beyefendi ama hep hesap sorulan benim. Adam gibi geç karşıma o zaman dök içindekileri ne bekliyorsun benim sana mı açılma mı mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZNÜ SİYAH
RomanceBu adam kelimelerin başını döndürüyordu. Her yerde ayyaş gibi dolaşıyordu aşk. İlk defa hayal etti. Gözlerini düşündü, saçlarını, boyunu, ellerini hissetmeye çalıştı. Belki de Sema haklıydı. Bir hayalete aşık oluyordu. Kimbilir kaç kızın yüreğiyle...