Multi= dilbanın giydiği elbise
Her insan sevdiğiyle evlenmek ister her sabah uyandığında onun yüzünü görmeyi ilk ona günaydın demeyi kendi elleriyle kahvaltı hazırlamayı sevdiğinin ve kendinden bir parça olmasını ister bana ise bunların hayalini bile kurdutmadılar
hayal kursam ne olacaktı ki benim istediğim olmayacaktı sonuçta , doğu da böyledir kız çocukları susar denileni koşulsuz yapar kadınlar ezilir hor görülür belki dedim
belki ben onların arasından sıyrılırım sevdiğim adamla evlenirim güle oynaya çeyiz bakmaya giderim diye düşündüm ama sadece düşünmekle kaldım benki koskoca hazarların kızı dilba hazar kuma gidiyordum
ne beni sevecek ne de benim seveceğim kocam olacaktı nasıl kocam diyebilirim ki benden başkası da ona kocam diyecek gönlüm nasıl el verecek bunu duymaya
Dayanabilecekmiydim Allahın her günü hor görülmeye başıma gelecekleri az çok tahmin edebiliyordum uyandığım da saat beş buçuğa geliyordu
penceremin önündeki koltuğa oturdum perdeyi hafif araladım bana dışarı bakmak bile yasaktı hapiste gibiydim sanki , sadece demir parmaklıklarım eksikti ama o da olacaktı babam kaçmayayım diye pencereme parmaklık taktıracaktı
Yusuf ağa zekidir bir kız çocuğu babasını överken gururlanır ben niye gururlanmıyorum övdüğüm kişi beni mahveden adamdı da ondandır belki , yıldız kaymasıyla kabul olmayacağını bile bile dilek tuttum belki bir umuttur
inşallah o adamla evlenmem annem ne yaptı acaba o şokla ona dikkat edememiştim yanıma gelmediğine göre belli ki beni umursamamış genco abim ile berfe yengem dün eve gelmemiştiler sabah onlarda öğrenecektiler
odadan çıkıp mutfağa yol aldım ancak yemek yaparak düşüncelerimi uzak tutabilirdim ekmek yapacaktım hamuru mayalayıp üstünü bezle kapadım şimdi fırını yakma vakti gelmişti
taş fırının içine odun atıp yaktım yanan odunları kenara çekip mutfağa gittim ekmek hamuru kabarmıştı
dilba ev halkı kalkana kadar ekmekleri fırına atmış pişmesini sağlamıştı şimdi ise masayı hazırlamış herkesin kalkmasını bekliyordu ne kadar babasının yüzünü görmek istemesede ona tavır yapması yakışık almazdı
zaten son bir kez daha konuşacaktı babasıyla ağa kızının kuma gitmesi her zaman olan bir şey değildi aile üyeleri masa başına toplamış kahvaltılarını ediyorlardı herkes düşünceliydi
sonuçta hazarların gül goncası dilbanın kuma gitmesi söz konusuydu bir yandan da Yusuf ağa bir karar aldıysa vazgeçirmenin çok zor olduğunu biliyorlardı
" ekmekleri uzun zamandır bu kadar güzel yapmamıştılar karnımın doyduğunu hissettim , hanife söyle kim yaptıysa artık o yapsın ekmekleri"
dilba nın içi burkuldu Yusuf ağa bilmiyor du ki ekmekleri kızı dilba yapmıştı ama bir daha bu konakta ekmek yapamayacaktı
dilba kahvaltı boyunca annesine bakmamıştı zaten ne genco abisiyle yengesi ne de Hanife hanımda kafalarını çeviripte bakmamıştılar dilbanın bir kere daha içi burkuldu ailesin gözünde bu kadar mı değersizdi
"size afiyet olsun"
kendini babasının çalışma odasının önünde buldu derin bir nefes alıp kapıyı çaldı
"gir"
kapıyı açıp girdi Yusuf ağa kafasını kağıtlara gömmüş çalışıyordu
![](https://img.wattpad.com/cover/102955664-288-k329059.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLBA (KUMA)
General FictionBU HİKAYE 17.03.2017 TARİHİN DE YAZILMAYA BAŞLANMIŞTIR ""Sen normal gelinmi oluyorsun ki kına yakmak çeyiz alışverişine çıkmak GELİNLİK giymek istiyorsun ha sen KUMA sın "" çalıntı veya alıntı söz konusu olursa yasal işlem başlatılacaktır!