6. Bölüm (Kırgınlık)

116 92 107
                                    

Gözlerimi zorlukla aralamaya çalıştım. Çok bitkin hissediyorum. Yumuşak bir zemindeyim. Hafifçe başımı kaldırdım. Anında beni geri yatağa iten bir güç oldu. Başıma bir sızı girdi. Elimi alnıma dayayarak başımdaki kişinin kim olduğunu bakmak için hareketlendim. Tam olarak net hissedemiyorum. Başımı yavaşça sağa sola salladım. İstemsizce yüzüm buruştu. Derin derin çektim içime havayı. Nefesimi düzene sokmak adına.

"Prenses! Hadi ses ver! Beni uğraştırma. Uyuyacaktım. Senin yüzden maalesef uyuyamadım. Yemek yemediğin için mi üzüldüğün için mi bayıldın bilmiyorum. Ama beni uykumdan ettiğinden dolayı bu gece burada uyumak zorundasın. Yarın sevgili baban ve kralınız buraya teşrif edecekler. Uykumuzu iyi almalıyız değil mi? Ses çıkartamayacak durumda olduğu belli. Uyu! "

Birde emir veriyor ya. Dışarıdan konuşamadığım için iç sesimle seni alt edeceğim Sert Bey! Ama hiç halim kalmamış. Biraz uyumam lazım. Çok geçmeden uyku ile buluşmuştum.

Sabah sağ tarafımda bir el bekliyordu. Bugün biraz daha iyi hissediyordum. Gözlerimi açarak yanımdaki kişinin kim olduğunu bildiğim halde hissetmek istedim. Sert Bey anında ellerini omzumdan çekti. Hızlıca yataktan çıktı ve kapı kapanma sesi geldi. Ben de fırsattan istifade ederek yatakta doğruldum. Bostonum olmadığı için banyoya gitmem zor olacak. Ama yüzüme biraz su çarpsam iyi olur. Hafif ateşli gibiyim. Dünden dolayı galiba. Ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Ayağa kalkıp yavaş yavaş yürümeye başladım. Her halde oda çokta büyük değildir. Çabuk bulsam iyi olacak. Bedenim hala ayakta zor duruyor. Ayak ucumda sert birşey hissettim. Elimi önüme doğru uzatarak nesneyi kavramak istedim. Galiba sandalye. Ondan tutunarak yana doğru sürükledim bedenimi. Tek elimi sandalyeden çekerek duvara koydum. Saçlarım döküldü omuzumdan aşağı. Ama tokam vardı. Elimi saçlarıma attım yoktu. Neyse şimdi çokta önemli değil. Biraz daha ilerledikten sonra kapıya ulaştım. İki elimide kapıya koyarak kulpunu tutamak için hareketlediğimde geriye doğru savruldum. Mermer zemine düştüm ve kalkacak halim yok. Babam bugün gelecek beni buradan kurtaracak. Biliyorum. Sert Bey nerede acaba? Yardım eder mi? Gerçi ondan gelecek yardım yerine kalkacak takatımın gelmesini beklerim daha iyi. Bacaklarım sızlıyor. Mia'yı istiyorum. Bana yardım etmesini, en azından konuşmasına ihtiyacım var. Burada iki gün geçirmiş olsam bile dayanılacak bir yanı yok. Hiç kimsem yok burada. En önemlisi burası bana çok yabancı. Birde kısa zamanda neferetimi kazanmış sert bey var. Hiç birşey olmamış olsaydı bile sadece sert bey için bile giderdim.

"Ne arıyorsun yerde? Kalk çabuk bugünün sana önemli olduğunu söylemiştim."

Burnundan soluyarak yanıma ulaştı. Yere dizlerini koydu sonra kollarımdan tutarak kendine çekti. Ve yüksek sesle bağırmaya başladı.

"Sana ayağa kalk dedim!! Bak ben baban gibi sana sabır edemem! Görmüyorsun diye sana acımak zorunda değilim! Senin kazancımdan başka bir önemin yok."

Çok sarsmıştı beni. Ses bile çıkaramayacak haldeyim bunu biliyordu. Beni bırakması için bekliyordum ama yine kendi bildiğini yaparak kucağına aldı. Saçlarım savrularak yüzüme düştü ve bu beni rahatsız etmiştir. Çünkü kaşındırıcıydı. Yatağın üzerine oturtarak önüme çöktü.

"Neden konuşmuyorsun? Birazdan aşağı inmemiz gerek. Üzerini değiştirmek için bir hizmetçi göndereceğim. Sen burada bekle."

Dedi sakin sakin. Ve ben çok şaşırmıştım. Bu Sert Bey mi? Yoksa Kral Yulhan mı? Bence bu kişinin Sert Bey olmadığı kesin. Kral olan daha makul. Çok geçmeden kapı aralandı. İçeri birşeyler taşıdı sonra da kapıyı kapattı.

"Efendim ne tür şeylerden hoşlanırsınız? Burada her çeşit var. Umuyorum ki size uygun şık bir elbise bulacağız."

"Sade olsun yeter. Ve ben kendim giyinirim. Sen benim banyoya kadar gitmeme yardım et lütfen gerisini ben hallederim."

Karanlığın Göz YaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin