Hope'la okulun ilk gününden beri arkadaşız ama son zamanlarda ona karşı hissettiklerim sayesinde delirip hastaneye yatabilirim o derece. Sabah erkenden yine lanet okuduğum alarm sayesinde uyanmak zorunda kaldım. Pazartesi günleri neden bu kadar kötü olmak zorunda. Her pazartesi nedense ben hep sinirli oluyorum. Tamam baya enerjik görünüyo olabilirim ama o gün dünyanın en sinirli insanıyımdır belkide (gerçek hayattada böyleyim. Enerjik ve iyi gözüken benim içimde bir volkan patlar pazartesi günleri) Simsiyah bir şekilde giyimip okula gittim. (Yazarın siyah takıntısı var dkjsk) Tam sınıfa giricekken biri kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Kimin böyle bi salaklık yaptığını öğrenmek için yüzüne baktım ki bu kişi Hope çıktı. "Yaa Hope lütfen bak sinirli olduğumu biliyosun ve sana patlamak istemiyorum. Bırakta ben kendim seni takip ediyim" dedim ve beni bıraktım sonra bana döndü ve "Hye Su ben sana bişey söylicem" dedi bende kafamı salladım. "Ben...Yun Hee'den hoşlanıyorum" dediği anda Hope'a aşık olduğumu anladım. Ağlamamak üzere kendimi tuttum ve titrek bir sesle "Ne yapabilirim Hope?" Diye sordum bana yavru köpek gibi bakıyordu. Demekki Yun Hee'den sadece hoşlanmıyor üstüne tamamıyla aşık olmuş düşüncesi beynimden çıkmıyordu. Ağlamak üzereydim. Hayır Hye Su ağlayamazsın. Hope için ağlayamazsın. Ağlamamalıydım yoksa hislerime yenik düşecektim.
OKUL ÇIKIŞI
Eve gidip ağlamak içimi boşaltmak istiyordum. Hislerim beni yenmişti. Tam sınıftan çıkcakken Hope beni durdurdu ve "Hye Su, Yun Hee ile sevgiliyiz artık. Ne kadar güzel değil mi. Off çok mutluyum. Sana sarılacağım" dedi ve tam bana sarılacakken ittim onu. Bana kaşlarını kaldırmış bakıyordu. "Benden uzak dur" diyebildim sadece ve koşmaya başladım. Eve kadar nasıl koştuysam gözyaşlarım donmuştu. Akmadıklarını hissettim. Eve girdim. Çok bitkindim bu yüzden uyumaya ihtiyacım vardı. Yarın okula gitmek istemiyordum ama mecburdum. --Sabah olmuş ve ben yine alarmıma lanet okuyarak uyandım. Bugün pazartesi olmasa bile çok sinirliydim. Önüme çıkan herkese tekme tokat dalabilirdim. Yüzüme hiç bişey sürmeden evden çıktım. Okula doğru kulağımda kulaklıklar ağır adımlarla okula vardım. Sınıfa girdim ve başımı sıraya koydum. Sınıftaki sessizlik sayesinde hocanın sınıfa girdiğini anladım ve kafamı sıradan kaldırdım. Hoca konuşmaya başladı. "Evet millet bugün sınıfımıza yeni bir öğrenci geldi. Sugaa sınıfa gelir misin?" Diye bağırdı hoca kapıya doğru. Suga denen çocuk içeri girdi ve "Merhaba ben Suga" dedi ve hocanın emriyle sadece benim yanımın boş olmasından dolayı çantasını sırama koydu ve bana dönerek "Merhaba ben Suga senin adın ne?" Deyince bende "Merhaba hoşgeldin ben Hye Su." Dedim ama sesim o kadar kötü çıkıyordu ki oda bunu anlayıp "Bana ne olduğunu anlatmak ister misin? Yeni gelmiş olsam bile güzel sır saklarım" deyip bana göz kırptı. Bende hafifçe gülümsedim. O günden sonra ilk defa gülmüştüm. Gerçi 2 gün geçti ama. Ben pazartesi hariç hergün gülerdim. O sırada zil çaldı ve bende Suga'ya benimle gelmesini söyledim. Oda beni takip etmeye başladı. Kantinin orada bir masaya oturduk ve ben ona olanları anlattım. Gerçekten çok rahatlamıştım. Suga çok tatlı bir çocuktu ve beni güldürmekte 1 numaraydı. Bana kendisiyle alakalı komik bir olayı anlattı ve benim attığım kahkahayla kantindeki herkes bize bakmaya başladı. Bizde birbirimize bakıp gülmeye başldık. Bir anda omzumda bir el hissettim ve biraz irkildim. Kafamı bana dokunan ele çevirip sonra bu elin sahibine baktığımda birazda olsa şaşırmıştım. Elin sahibi Hoseok'tu. "Hye Su benimle gelir misin?" Diye sordu ama ben hayır anlamında kafamı salladım ve bu sefer biraz sert bir şekilde "Hye Su benimle gelir misin dedim sana" deyince bende sinirle ayağı kalktım ve "Bana bir daha dokunma, bana bir daha bağırma, benimle bir daha muhattap olma" deyip sinirle kalktığım sandalyeye sinirle oturdum. "Hoseok bırak kızı" dedi Suga. Keşke Hoseok'ta Suga gibi olsa diye düşünürken Hoseok yine sinirle Suga'ya bağırdı. "Sen kim oluyosun yaa" demesiyle sinirimin 2 kat artmasıyla yerimden kalkıp Hoseok'ı tüm gücümle ittim ve bende ona bağırdım. "Asıl sen kim oluyosunda benim sevgilime bağırıyosun hee. Şimdi uza" dedim ve Suga'nın elini tutup oradan uzaklaştım. Sınıfa girdik. Bir tek biz vardık. Suga bir bana birde tuttuğum eline bakıyordu. Elini bıraktım ve Suga'ya sarılıp ağlamaya başladım.
Hoseok'un Ağzından
O çocukla ne ara sevgili oldu bu kız diye düşünürken sınıfın yolunu tuttum. Kapıyı açtım ve kendimi farkettirmeden geri kapadım ama biraz aralık bıraktım. Hye Su Suga denen çocuğa sarılıp ağlıyordu. Bir kaç cümlelerine kulak misafiri oldum. Hye Su "Ben....Hoseok.....seviyordum" sadece bunları duydum. Yoksa Hye Su beni seviyor muydu? Hayır düşüncesi bile gerçek değil. O sırada yanıma Yun Hee geldi. Kolunu onun omzuna atıp kantine geri gittik.
Hye Su'nun Ağzından
Suga beni sakinleştirdikten sonra son 4 derse daha girip okuldan çıktık. Suga ile beraber bir kafeye gidip bişeyler içtik. Tabi ben alkollü kokteyl içtim ve bana nedense bir bardak fazla gelmişti. Kafeden çıktık ve ben zar zor yürüyordum bu yüzden Suga beni kucağına aldı, bende kollarımı onun boynuna sardım, başımı göğsüne gömdüm ve hakim olamadığım gözlerimi uykuya bıraktım. Eve geldiğimizde Suga çantamdan anahtarı çıkardı ve içeri girdik. Beni yatağıma yatırdı ve "Yarın görüşürüz" dedi ama ben yanlız kalmak istemiyordum. Suga tam arkasını dönerken onu kolundan tutup "Yanlız kalmak istemiyorum. Bu gece burda kalsan. Korkuyorum Suga. Korkuyorum...." Dedim ve Suga beni kırmayıp yanıma uzandı.Evet bir dahaki bölümde Hoseok Hye Su'ya ne kötülükler yapacak göreceğiz😏😄