Tam kapıdan içeriye girerken içerden kavga sesleri duydum. Bağıran annemdi. Eve hırsız girebileceği ihtimali aklıma geldi. Korkarak kendi odamın olduğu arka tarafa doğru koştum. Hızlı olmassam içeride kötü şeyler olabilir. 2. Kattaki odama girmek için Pencerimin yakınındaki ağaca tırmanmaktan başka çarem yoktu. Daha önce yapmıştım ama şuan içimdeki endişeyle bunu nasıl yaparım bilmiyorum.Çantamı ağacın altına fırlatarak tırmanmaya başladım. Pencereye yaklaştığımda derin bi nefes alıp endişeyle tutunmaya çalıştım. Huh bu kolay olmayacak. Kendimi biraz daha zorlayarak odamın açık penceresinden içeriye attım kendimi. Sessiz yürüyebilmek için ayakkabılarını çıkardım. Hala aşağıdan sesler geliyordu. Ama bu daha çok tartışmaya benziyordu. Odamın kapısını yavaşça açarak merdivenlere yöneldim. Bir kaç basamak aşağıya indiğimde salonu rahatlıkla görebiliyordum.
Annemin tartıştığı kişinin babam olduğunu gördüğümde duraksadım.
"Noluyo lan burada" tabi bunu içimdeki denize söylemiştim. Duydu beni ama o bile şaşkınlıktan cevap veremedi.Merdivenin basamağına oturdum ve aralarında geçen gergin tartışmayı dinlemeye başladım.
"Sen bana bunu nasıl yaparsın"annenin ağladığını konuşurken sesinin titremesinden anlamıştım.
"Senin bana yaptığın gibi karşılık verdim. Yaptıklarına göz yummaktan bıktım. Denizi her gördüğümde o anı hatırlıyorum ben. Benim evimde benim yatağımda benim arkadaşımla yattın. Gözlerimle gördüm bunu."
"Ah yeter o arkadaşım dediğin insanın bana saldırdığını ikimizde biliyoruz bu şekilde sıyrılamassın."
"Altındayken aynı şeyi söylemiyordun ama"
"Yeter artık bıktım senden anlıyor musun bıktım. Defol git istemiyorum artık seni. "
Ben daha duyduklarımın şokunu atlatamamışken babam merdivenlere yönelmesiyle beni gördü. Gözlerimden yaşlar süzülürken hayatımın bi hiç olduğunu düşünüyordum.
Babam merdivenlerden çıkıp yanıma oturdu. Hiçbirşey olmamış gibi kolunu omzuna atıp bana sarıldı.
Birden kendime gelip sinirle ayağa kalktım. Merdivenlerden koşar adımlarla kapıya yöneldim.
"Deniz gelirmisin lütfen konuşmamız gerek"annemin arkamdan bağırmasını umursamayarak kapıdan çıktım. Endişeyle pencereden girdiğim evimden başkasıymış gibi çıkıyordum. Yüzüme vuran ılık ama bi o kadar ferahlatıcı rüzgarla birlikte idama çıktığım ağaca koştum. Tırmanırken engel olmasın diye bıraktığım çantamı yerden alıp yola fırladım. Hızlı adımlarla kaldırımda yürürken ne yapacağım şimdi ben düşüncesi kafamı tırmalıyordu.
Telefonumu çıkartıp yelizi aradım. Yine her zaman olduğu gibi en ihtiyacım olduğu anda o telefon kapalı.
Rehberi dolaşmaya başladığımda derdimi anlatacak kimsenin olmadığını düşündüm.
BULUTÇUĞUM' mu. Telefonunu mu kaydetmiş. İnanmıyorum. Aslında iyi de oldu şuan konuşucak ondan başka kimsem yok.
Bulutu arama fikri cazip geldiğinde telefon çoktan çalmaya başlamıştı. İlk çalışta açtı.Daha onun birşey demesini beklemeden "Sana ihtiyacım var, gel" diyebildim.
"Nerdesin konum at "Demesiyle telefonu kapatıp bulunduğum konumu attı.
Yorulduğumu hissettiğimde yol kenarındaki banklardan bi tanesine oturdum. Geçen arabaları izleme başladım. Ama kafamda o kadar çok şey vardı ki. Herşey karmaşıklaşmıştı benim için.