Kapanan kapının sesi yankılanırken boş koridorda, dudaklarında daha önce hiç duyulmamış bir melodi vardı adamın. Uzun adımları öylesine rahat öylesine telaşsızdı ki onu gören dünyanın umursamaz insanı olduğuna yemin dahi edebilirdi.
Ama bir de büyü vardı sanki adamda.
Yoksa böylesine rahat bir insan bu kadar güç yayabilir miydi etrafına!
Çakmak çakmak gözleri, dik çenesi, gergin omuzları her an birini parçalayabilecek kadar vahşi, dünya yansa kılına zarar gelmeyecekmiş gibi kendine güvenliydi. Boş koridorda sadece onun adımları yankılanıyordu. Bembeyaz dizayn edilmiş ortamı bozan tek şey adamın koyu renk kıyafetleriydi.
Bir de elindeki bıçaktan yere damlayan koyu kırmızı kan lekesi...
Sonra birden duraksadı adam. Sanki dünyanın en doğal şeyini yapıyormuşçasına inceledi elindeki bıçağı. Dudakları yarım bir gülümsemeyle şekillenirken kanlı bıçağı da beline sakladığı kınına yerleştirdi. Yaklaşık beş metre ilerisinde duvarın üst köşesine gizlenmiş kamerayı farkettiğinde neşesi yerine geldi adamın. Gülümsemesi gitgide zalimleşirken koridoru adımlamaya devam etti.
***
Merhaba arkadaşlar :) bölümü yazmaya çalışırken bir kısa kesitle daha karşınızdayım.
Ne dersiniz?
Yeni bölümümüz bu şekilde başlasın mı ;)
Bu arada bölüm medyasına koyduğum müzikle yazmaya çalışıyorum bölümü. Belki sizde dinlemek istersiniz.
Yeni bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİYEZON OPERASYONLARI - ATEŞ HATTI SERİSİ 2
AçãoMİT'e bağlı olarak onlarca görevi hakkıyla yerine getirebilmiş iki bıçkın ajan... Deli yürekleriyle omuz omuza ateş ederken aşık oldular ve bir bastıbacak sağolsun kendilerini ajanlığın sürünme noktasında buldular. Şimdi mi? Dedik ya! Sürünüyorlar...