HİKAYE'YE BİR BEREN SÖZÜYLE BAŞLAYALIM...
"Karanlığı seviyorum. Karanlık olmasaydı eğer, yıldızların parlaklığını göremezdim."
Bir de İstanbul'un karanlığı. Egemenin sinirlendiğinde gözleri kadar kara. O kadar güzel, o kadar kasvetli.
Ne dediğini kendime yedirmeye çalışınca aradan ne kadar dakika geçmişte haberim bile yok!
Gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim ve Egemen "bey"in o muzip sırıtışını yüzüne yaydığını gördüm.
E hayliyle sinirden kuduracaktım artık. Gülme be adam!
"Ne o kalakaldın."
"Hayır tabiiki de seni sevmiyorum saçmalamazmısın?"
"Ben de öyle düşündüm."
O, bu kelimeleri söylerken yüzü eski ciddiyetliğine bürünmüştü. Dengesiz işte.
"Artık gidelim mi?"
Bir şey demeden arabayı çalıştırdı ve öylece yol aldık. Ne o konuşuyordu, ne de ben. Ya ben alışık değilim böyle sessizliğe her gün telefonun çalarken şimdi de çalsın. Yani hani şimdi arayan Pelin olmasın da kim olursa olsun.
***************
Eve geldiğimizde bir şey demeden merdivenlerden çıktı ve sanırım odasına gitti. Yani sanırım...
Tam merdivenlerden çıkacaktım ki bir an Egemenin odasından kırılma sesleri geldi. Neyin nesi diye düşünmeden koşarak Egemenin odasına daldım. Evet daldım. Hep o mu dalacaktı şimdi de ben dalayım?Karşımda gördüğüm manzarayla ağzımdan küçük çaplı çığlık kaçmıştı.
Odanın camları kırılmış, komodininin üzerindeki siyah abajur yere düşmüş, yatağı dağıtmış kısacası her yer mahvolmuştu.
Bir odaya, bir de Egemene korku dolu gözlerimle bakmayı ihmal etmedim tabii.
"Beren çık dışarı!"
Bağırışıyla kendime gelerek gözlerimi Egemenin gözlerine kenetledim.
'Nah' demek gelse de yapmadım çünkü sabaha cenazem çıkabilirdi.
"Hayır! Sen nasıl bir manyaksın? Elinin haline bak ruh hastası!"
Yürek yemişcesine konuşmam bir an onu afallasa da eski ciddiliğine geri döndü. Egemen işte şaşırttı mı? Hayır.
"Beren çık git odadan!"
"Ya elin kanıyor saçmalama! Nası bırakıp gideyim? Kalk yürü hadi banyoya."
"Banyoya mı?"
Yüzüne o şeytani gülümsemesini yaydığında gözlerine ölümcül bakışlarımı gönderdim. İyilik yapanda suç zaten.
Yani zaten onu bu halde bırakacağımı düşünüyorsa daha çok düşünürdü.
Resmen elinden su gibi kan akıyordu!
Hızlı davranıp diğer kolundan tutup süründürerek banyoya doğru götürmeye çalıştım. Sadece çalıştım yani.
Banyodaki dolapların birinden pansuman için gerekli malzemeleri çıkarıp hazırladım.
"Elini uzat Egemen."
İkiletmeden elini uzattı. Ben önce eline batan birkaç cam kırıklarını çıkardıktan sonra pamuğa biraz tentürdiyot damlatıp kesik olan yerlere değdirdim.
Bir insanın canı yanmaz mı? Yanmıyordu işte. Acısını içine biriktirdiğinden bunlar hiç canını acıtmıyor herhalde. Elini bile ani hareketle çekip durmuyordu.
"Acıyor mu?" Diye sorduğumda yüzüne o tatliş sırıtışını yerleştirip "Hayır." Dedi.
O gülünce refleks olarak benim de yüzüm hafif tebessüm ediyor.
"Sen cidden ruh hastasısın."
"Biliyorum..."
Ruh hastasıydı. Bir insan neden birisi için kendine zarar verir ki? Hem de değmeyen birisi için. Bana göre çok saçmaydı.
Elini iyice temizledikten sonra sargıya aldım ve ona küçümseyici bakışlarımı attım.
"Gerçekten aptalsın Egemen."
"Diliniz çok uzamış herhalde?"
"Hıhı yiyorsa küçült."
Birazdan cenazem kalkabilir hepinizi helvamı yemeniz için bekliyorum!
Her ne kadar Egemene aptal desem de asıl aptalın hatsafhası benim.
Bu sözlerimden sonra Egemenin beni gebertmesine ramak kala hızlıca banyodan çıktım. "KOŞTUM"
Arkamdan, "Kaçma daha kötü olur." Seslerini duysam da es geçip kendimi odama attım.
Sahiden bu oda ne ara 'benim odam' olmuştu ki? Ben bu evden neden dahî zekamı çalıştırıp kaçmak için planlar kurmadım ki? Neden yani. Bu soruyu kaç gündür kendime sorarken tekrar tekrar sorup cevap alamamaktan sıkıldım. Kendimden sıkıldım.
Tamam Egemeni sevmiyorum ama belki ilgi duyuyor olabilirim. Evet evet ben bu manyaktan hoşlanıyorum. Ama tamamen aşk değil bu ve zaten söylemeyeceğim.
Ben bu düşüncelerimle boğuşurken kendimi yatağa attım. Ciddi ciddi Egemenden hoşlanmasaydım onun için endişelenir miydim? Tabii ki hayır. Gönül bu işte. Ota da konar Egemene de. Şimdi böyle konuşmayayım da yani. Elime kaçmak için fırsat geçse Egemen 'bey'e aşık olmadan biran önce giderdim.
Yani herkesin kendine göre hayat sınavları varsa belki benim de sınavım Egemendir. Ben kendimi bilirim. Önce birisine ilgi duyar, sonradan aşık olurum. Önceden de olduğu gibi.
Eğer benim sınavım Egemense inşallah çalışmadığım yerden gelmezdi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Güneşi (DÜZENLENİYOR)
Romance"Sabah uykusu kadar sevebileceği birisi lazım insana. Sen gibi, senin gibi, biraz da sana benzeyen..." "Sen ile ben arkadaştan öte olamayız diye biliyordum." Karşımda durmakta güçlük çekse de o nayif dudaklarının arasından tek bir kelime çıkmıştı. ...