Hemen arabadan indik ve Star'ı bütün gücümüzle itmeye başladık ama çok zor.
Galiba başaramayacağız. Bu araba çok ağır. Üstelik arabayı gitmesi gereken yere çeviremediğimiz için geri geri itiyoruz. Cemil ile ben bütün gücümüzle Star'ı itmeye çalışırken Çiğdem birden durdu ve parmaklarını ağzına götürerek güçlü bir ıslık çaldı.
- Ne yapıyorsun?
- Sen buralarda yokken şu iri yarı sevimli dinolardan biriyle arkadaş oldum. Bazıları çok cana yakın.
Kısa bir süre sonra ortalama bir fil cüssesine sahip dinozorlardan birisi olduğumuz yere doğru ağır adımlarla koşmaya başladı. Hayvanlara pek alışık olmayan ben hemen kendimi arabanın arkasına attım. Çiğdem, yanımıza gelen dinozoru elleriyle bir süre okşadıktan sonra Star'a seslendi:
- Star, bu sevimli dinozorun düşüncelerini yönlendirebilir misin? Seni yardım istasyonuna kadar itmesi için.
- Tabi ki, deniyorum.
Birkaç saniye sonra dinozorun bakışları değişmeye başladı, gözleri bukalemunun gözleri gibi farklı yerlere kaymaya başladı ve bir süre sonra kocaman cüssesiyle Star'ı hızlı bir şekilde itmeye başladı. Evet, budur işte, budur işte. Dinozor, Star'ı çok hızlı itiyor. Star çok kısa bir süre sonra bayırın başlangıcına gelmek üzere. Acele edip yardım istasyonuna koşmalıyım. Oooooooo, bayır aşağı koşmak da kolay değil, düşecek gibi oluyorum ama acele etmeliyim. Huffff, hufff, ay, ay, ay kocaman dikenler, ayağıma takılan taşlar, hadi hadi. Galiba Çiğdem ve Cemil de arkamdan koşuyorlar. Nihayet saatim ötmeye başladı. İşte yardım istasyonu, tam burası. Huffffff. Geldim ama acele etmeliyim. Eğer Star, bayırın tepesine ulaşır ve aşağıya inmeye başlarsa öyle hızlanır ki onu durduramayız. Etrafa bakınıyorum, bir şeyler bulmalıyım. Bir şeyler bulmalıyım, hadi, hadi, neeee? Cemil koşarken bana seslendi. Yiğiiit, az ilerde yere devrilmiş küçük bir ağaç var, hemen onu çekmeye başla. Gördüm, evet gördüm. Ben devrilmiş olan ağacın yanına gidinceye kadar Çiğdem ve Cemil de yanıma geldiler. Hep birlikte ağacı yardım istasyon noktasının gerisine doğru çekmeye başladık. Bu ağaç gerçekten çok hafif, işimizi kolaylaştırdı. Ağacı uygun bir noktaya çektikten sonra Çiğdem, düşünceli bir şekilde bakınmaya başladı. Ne düşündüğünü merak ettim:
- Ters giden bir şeyler mi var?
- Star büyük bir hızla bu kütüğe çarparsa parçalanabilir. Bu çarpışmayı hafifletmemiz lazım.
- O zaman hemen etraftan bulduğumuz büyük bitkilerle ağacın önüne barikat yapalım.
- Tamam.
Gözüm bir ara gökyüzündeki meteora ilişti. Dünyaya iyice yaklaşmış gibi görünüyordu. Bütün hızımızla etraftan toplayabildiğimiz çalı, çırpı, dev bitki ve yapraklar, büyük çiçekler ve bulabildiğimiz bütün yumuşak bitkileri söküp ağacın önüne taşımaya başladık. Etrafımızdaki bitkiler çok iri olduğu için yumuşak ve büyük bir barikat yapmamız fazla uzun sürmedi. Cemil'in çığlıkları ile irkildik.
- Çekilin kenara, Star bayır aşağı geliyoooooooor.
Çil yavrusu gibi dağıldık etrafa. Star, büyük bir hızla geri geri iniyordu aşağıya. İyi ki de otlarla yumuşak bir barikat yapmışız. Star, ağacın önüne serdiğimiz yumuşak büyük otların içine yumuşak bir şekilde girdi ve ağaca çarpmasına gerek kalmadan durabildi. Huffff. Çiğdem elindeki saati işaret ediyor. Eyvah, meteorun çarpmasına 4 dk kaldı. Zaman kaybetmeden Star'ın içine bindik fakat ters giden bir şeyler var. Saatimizdeki ok işareti hâlâ yeşil renk. Star da bu durumu onayladı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Star
Teen Fiction8-15 yaş çocuklar içindir. Yiğit ve Çiğdem isimli iki kahraman çocuk, ileri seviyede teknoloji ile donatılmış olan "Siyah Star" isimli muhteşem bir araba ile müthiş maceralara atılırlar.