Siyah Star Bölüm 8

30 2 2
                                        


Olamaz, gene ne oldu? Ne istiyorlar bizden? O da nesi? Bu iki tane iri kıyım adamlardan birinin elinde eski model gibi duran kocaman siyah bir fotoğraf makinesi var. Makineyi gözlerinin hizasına kaldırdıktan sonra deklanşöre sertçe bastı ve makinenin üzerindeki kocaman flaşör patladı. Ben ne olduğunu bile anlamadan bu iki garip adam kahkahalar atarak ışınlandılar ve yok oldular. Hemen ardından arabamızın önünde duran kocaman araçları da ışınlanarak yok oldu. Eeeee? Ne oldu şimdi? Ne yaptı bunlar? Çiğdem kollarını bağlayıp suratını iyice astı?

- Şımarık zübbeler.

- Ne oldu şimdi ben anlamadım.

- Bunu daha önce bana da bir kez yaptılar.

- Neyi?

- Sana göre en ilkel insanlar kimlerdir Yiğit?

- ... Şey, mağara döneminde yaşayanlardır herhalde.

- Evet doğru fakat geleceğin insanları bizleri de ilkel insanlar olarak görüyorlar. Geçmişe yolculuk yaptıklarında atalarımızın kullandığı eski antika fotoğraf makineleri ile çok ilkel gördükleri insanların fotoğrafını çekip koleksiyonlarına katıyorlar.

- Ne yani, şimdi biz bu durumda bu insanların eğlencesi mi oluyoruz.

- Evet, aynen öyle. Bizleri istedikleri zaman ayaklarının altında ezebilecekleri zavallı karıncalar gibi görüyorlar.

- İyi de bu insanlar geleceğin insanları değil mi? Yani daha olgun olmaları gerekmez mi?

- Galiba çok sıkıcı bir yaşantıları var. Bilim ve teknikte her şeyi geliştirmiş ve inanılmaz noktalara ulaşmışlar fakat kendilerini nasıl mutlu edeceklerini henüz çözememişler. Böyle abuk subuk şeylerle hayattan zevk almaya ve kendilerini mutlu etmeye çalışıyorlar.

Kısa bir süre sonra dünya atmosferine girdik ve inişe geçtik. Ohhh, nihayet evimize gidiyoruz. Star, etrafta araçların ve insanların olmadığı uygun bir otoyola iniş yaptıktan sonra tekerleklerini açtı ve otoyolda ilerlemeye başladı. Yine uygun bir yerde durdu. Ben üzerimdeki tulumu çıkartıp kendi kıyafetlerimi giydim. Yola tekrar çıktık ve bir süre sonra da tatil beldesindeki araba garajına geldik. Star, uygun bir yere kendini park ettikten sonra durdu. İşte yolculuğun sonu. Arabanın içi birden sessizleşti. Ne yani? Bitti mi her şey? Onca koşuşturma, macera bitti mi? Ailemi çok özledim ama arabadan inmek de hiç içimden gelmiyor. Ne Star'a ne de Çiğdem'e tek bir hoşça kal bile demeden veda etmeden sessizce indim arabadan. Yavaş ama isteksiz adımlarla kaldığımız bungalov eve doğru ilerlemeye başladım. Bu yabancı olduğum tatil köyünden bile sanki yıllarca uzak kalmışım gibi hissettim bir anda. Yaşadığım zamanın havasını, kokusunu özlemişim. Derin bir nefes çektim ve etrafa bakındım. Sonra bir an arkamı döndüm. Star çoktan garajdan çıkmış uzaklaşıyor. Gözlerimden aniden yaşlar süzülmeye başladı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Niye ağlıyorum ki ben? Kız mıyım ben ağlayacak? Hem ağlıyorum hem de yürüyorum. Annem babam beni ağlarken görürse onlara ne diyeceğim? Star'ı mı anlatacağım? Hayır. İnanmazlar ki bana. Tatil köyündeki farklı evlerin arasından dolaşarak yolumu uzattım. Göz yaşlarım iyice bittikten sonra etrafa bakınmaya başladım. Annemle babam açık büfenin yanındaki eskitme masalardan birisine oturmuş kahvaltı yapıyorlar. Çok özledim onları. Hemen yanlarına koştum. İkisine de doyasıya sarıldım. İkisi de şu an şaşkın şaşkın bana bakıyorlar.

- Oğlum ne oldu?

- Hiç? Sizi özledim.

- Bizi mi özledin? Yeni tanıştığın arkadaşınla gezeceğini söyleyip sabahın köründe çıktın evden. Sen gideli 10 dakika bile olmadı oğlum, hemen geri geldin.

Siyah StarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin