Siyah Star

Siyah Star bölüm 2

- Star, hâlâ konuşuyor musun?

- Evet.

- Bana vurdukları iğne nedir biliyor musun?

- O iğne bir rahatlatıcıdır? Fazla heyecana kapılıp sağlığının bozulmaması için.

- O kadar da gerekli değildi bence. Yine biraz önceki gibi uçabilirsin. Sanırım çabuk alıştım.

- Alışman gereken şeyi henüz görmedin.

- Nasıl yani?

Star, yine manevra yapmaya başladı ve hızını çoğalttı. Yine çok hızlı gidiyoruz fakat hâlâ bulutların tepesindeyiz. Yavaş yavaş yukarıya çıkmaya başladığımızı fark ettim.

- Aman Allah'ım. Star, nereye gidiyoruz.

Star cevap vermiyor. Olamaz. Galiba uzaya çıkıyoruz. Bana vurdukları iğneye rağmen kalbim heyecanla çarpmaya başladı. Arabada şu an benden başka hiç kimse yok ve ben tek başıma bir aracın içinde uzaya çıkıyorum. Korkmaya başladım. Yukarıya çıktıkça gökyüzü koyulaşıp laciverte dönüyor. Yıldızlar net bir şekilde görünmeye başladı. Gökyüzü çok kısa bir sürede siyaha döndü. Arabanın camlarından sağıma soluma bakmaya korkuyorum... kapkaranlık bir yerde ilerliyoruz. Hızlı mı gidiyoruz yoksa yavaş mı anlayamıyorum. Gözlerimi kapattım. Uzunca bir süre de açmaya niyetim yok. Gözlerimi kaç dakika kapattım bilmiyorum ama artık açmam gerek. Evet, gözlerimi yavaşça açtım. Hâlâ o karanlıkta ilerliyoruz... olamaz, o gördüğüm güneş mi? Hiç dünyadaki gibi görünmüyor. Yavaşça kafamı çevirip aşağıya bakmaya çalıştım. Aman Allah'ım, dünyayı tepeden mi görüyorum? Dünyanın atmosferi şu an uçsuz bucaksız bir deniz gibi görünüyor Uzaydayım. Star, hızlı bir manevra ile daire çizmeye başladı.

- Star, ne yapıyorsun?

- Dünyaya dönüyorum.

Öyle büyük bir hızla ilerlemeye başladık ki sanki dünyaya gitmiyoruz, düşüyoruz.

- Oooooooooooooooo, olamaaaz, hoooooooooooo... Star, çok korkuyorum.

- Kusacak ya da bayılacak kadar korkmuyorsun. Bu da yediğin iğnenin etkisi. İyi görünüyorsun.

- İyi mi? Aaaaaaaaa...

Sonunda dünyaya girdik. Ohhhhhh, ne güzel.

- Star, şimdi nereye gidiyoruz?

- Çiğdem'in yanına.

- Çiğdem nerede?

- Köyünde.

- Köyünde mi?

- Evet.

Star, bulutların arasından hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Kısa bir süre sonra aşağıya doğru manevra yaptı. Her manevrada yüreğim hop ediyor. Hem fena hem de muhteşem bir deneyim bu. Korkudan elin ayağın titriyor, nefesin kesiliyor fakat bir süre sonra aynı şeyi tekrar yaşamayı istiyorsun. Hayatımın en heyecanlı anlarını yaşıyorum galiba diyorum ve hemen susup düşüncemi geri alıyorum. Ya daha büyük heyecanlar beni bekliyorsa. Bir süre sonra oldukça geniş, bir kısmı ağaçlarla kaplı ama çoğunluğu otlarla kaplı bir tepeye doğru yaklaşıyoruz. Tepenin bir kenarında tek tük ahşap evler var. Bu tepenin bir tarafında ise şırıl şırıl akan bir dereye ucu varan geniş otlaklıklarda yayılmış olan koyunlar ve keçiler. Bu hayvanların başında da iki kişi var. Star, otlayan koyunların ve keçilerin yakınlarına bir yere iniş yaptı. Derin bir soluk alıp yine derin ve sert bir soluk verdim. Yanımdaki kapı açıldı. Kafamı yan tarafa çevirir çevirmez karşımda Çiğdem'i gördüm. Aniden görünce korktum tabi.