Bir kız ailesinden nasıl nefret edebilir . Peki ya babasından . Kız çocukları en çok babalarını sevmezler mi ? Babalarını örnek almazlar mı ? Peki ben kimi örnek alacaktım . Merhametsiz bir aileyi mi ?Ben, 6 yaşındayken köyümüze kraliçenin askerleri saldırdı . Sadece bizim değil çevre köylerede saldırdılar . Yağmaladılar, yok ettiler . Herkesi öldürdüler bir tek çocukları öldürmediler .
Niye mi ? Çünkü kraliçe çocukları kana susamış katillere yani iblis avcılarına dönüştürüyordu . Onlara iblis avcısı denmesinin nedeni halktı . Şeytan gibi kurnaz , acımasız ve hızlı avcılardı. Kraliçe kimsenin aklına gelmeyecek planlar yapıyordu . Bu yüzden şeytanın avcıları , iblis avcısına dönüştü.
Şimdi bu olayın benimle ne ilgisi var değil mi ? Aslında çok ilgisi var, hayatım böyle başladı . Nerede kalmıştık . Ha evet ! kraliçenin askerleri köyümüze saldırdı . Herkesi öldürdü . Ne varsa aldılar . Yalnız benim ailem hariç . Babam hayatları karşılığında bir evlatlarını karşılıksız ve direnmeden vermeyi teklif etti .
Askerlerde kabul etti . Kimi seçtiler? Tabiki beni . Bir mal gibi verdiler beni . Neden ben ? Bu soruyu kendime hep sordum ama cevabı bulamadım . 14 ve 12 yaşında abilerim vardı . Onlar erkekti daha güçlülerdi . Büyüklerdi de ben ise 6 yaşında küçük bir kızdım .
Beni vermelerinin sebebi neydi ? Neye göre seçim yapmışlardı ? Bu soruları soruyorum ama bir türlü kavrayamıyordum . Beni askerlere teslim ettiklerinde sadece çırpınıyor ve ağlıyordum .
Beni bırakmayın , vermeyin beni onlara diye haykırıyordum . Pek bir işe yaradığını söyleyemem . Asker beni atının arkasına atmış diğerlerine de komut vermişti . Ardından uzaklaşmaya başladık . Arkama son kez baktım . Annem abilerimi sarılmış öpüyor babam ise elindeki altınları sayıyordu.
O gün bir yemin ettim . Asla kimseye acımayacağım . Aileme olan nefretimle besleneceğim . Onlara olan nefretim beni her gün bir öncekinden daha güçlü yapıyordu . Ailem beni bir kan makinesine çevirdi .
Yeni bir hayata bahşettiler . Bir katil yaptılar. Peki onlar ne kazandı ? Hiç bir şey . Onları bir daha görmedim ama biliyorum . Kazandıkları tek şey kaybetmek . Beni vererek başladılar onlar .
Şimdi ise babamı vererek devam ediyorlar . Ayağımın ucunda kanlar içinde bir beden . Omzundan ve boynundan kılıç darbesi almış ve ölmüş . Kanlar içindeki bedenini incelerken bile iğreniyorum .
Yaşlandığını belli eden beyaz sakalları ve saç tellerinde ki siyah beyaz uyumuna ters düşen simsiyah incecik kaşları . Güzelliğin yanında çirkinliği temsil eden bir adam . Katran kadar siyah bir kalp , okyanus kadar mavi gözler .
Yanlış ve doğrunun bir vücutta birleşmiş halli . Bu nasıl oluyor bilmiyorum ama yıllarca nefret ettiğim bu adama acıyor ve sevgi duyguları filizleniyordu . Taş gibi bir kalbe bunu nasıl yapabiliyordu ? Aşk , merhamet , sevgi gibi küçük duygu parçalarına kapalı bir kalbe nasıl yapabiliyordu ki ölü bir beden .
Sanırım ben sevilmeye açtım . Herşeye , her duyguya açtım . Bir anda oluvermişti herşey . Bu pis korkunç adamın ölü bedeni beni küçücük bir çocuğa çevirmişti .
" Komutan Olivia! " ismim söylendiğinde çıkamadığım veya çıkmak istemediğim bir rüyanın içinden uyandırılmıştım . Kaşlarımı tekrar çattım . Yerdeki babamın ölü bedenine bakarak " Evet dinliyorum. " dedim .
" Efendim bütün çocuklar kafesli arabalara bindirildi . Karşı çıkanlar öldürüldü . Ganimetler de alındı . İşimiz kalmadı . " dedi. Hala babamın kanlı bedenine bakıyordum . Askeri onaylamak için başımı salladım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İBLİS AVCISI
Fantasy..... Adım, Olivia. Tatlı ve zengin bir ailenin kızı değilim. Mutlu, hiç değilim. Öyle herkesin istediği, hayran kaldığı bir hayatım da yok. Kendini red etmiş bir kızım. Ben, katilim. Kan benim en büyük düşmanım aynı zamanda en iyi dostum. Bir aile...