Ah bu şehri hiç sevmiyorum. Tamam çok önemli tarihi güzellikleri olabilir ama burda olanlardan mıdır bilmem bi türlü sevemedim buraları. Bir İstanbul ya da bir İzmir değil burası. Normal bir yer. Ve normal bir yolculuk. Başımı yanıma çevirip iki koltuk uzağımda oturan babama baktım. Elinde viski olduğunu düşündüğüm bir bardak, diğer elinde de telefonuyla oynuyordu. Yan koltuğa uzanıp çantamdan kulaklığımı çıkardım. Favori listemden ilk şarkıyı açtım. Küçük camdan bulutları izlerken gözlerimi yavaşça kapadım.
Cheers Darlin'
Omzumun dürtüklenmesiyle kulaklığımın tekini kulağımdan çıkardım.
"Efendim?"
"Birazdan ineceğiz. Çantanı toparla."
Aslında verilen emirlere genelde itaat etmezdim ama karşındaki baban olunca bazı şeyleri yapıyorsun işte.
Çantamı toparlayıp birlikte uçaktan indik. Havaalanından çıkınca durup şöyle bir etrafıma baktım. İstanbuldaydım. Özgürdüm. Havayı içime çektim. Etrafımda insanlar koşuşturp duruyor, ileride babam tuhaf gözlerle bana bakıyordu. Son kez havadan derin bir nefes alıp ileride siyah bir arabanın önünde beni bekleyen babamın yanına gittim. Arabaya binip yeni evimize doğru yola koyulduk.
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-
Ev şehir merkezine biraz uzaktı. Tamam kabul, baya uzaktı. Bahçeden içeri girdik. Geniş bir evdi. Üç katlıydı ve tahminen bir kat da bodrum katı vardı. Babamla birlikte eve girdik. Genişti. Ve tanrım merdivenleri aşırı havalıydı. İki taraftan gelip ortada birleşiyordu. Yerler mermerdi. Holde kocaman tahminen antika bir halı serilmişti. Sağ tarafta mutfak, sol tarafta salon vardı. Koridorun ucunda merdivenlerin birleştiği yerin altında kocaman bir kapı vardı. Büyük ihtimalle balkona çıkıyordu.
Çok oyalanmadan üst kata çıktık. Üst kat ikiye ayrılmıştı ve sağ taraftaki yer iki katlıydı. İçinde kendine özel salonu mutfağı falan bulunan küçük bir ev gibi dizayn edilmişti. Solda ise karşılıklı iki kapısı olan bir koridor uzanıp sola kıvrılıyordu. Babam kalacağım yerin sağdaki minik olduğunu söyledi. Hemen odama girdim. Salon solda mutfak sağdaydı ama birleşikti. Ortada bir masa vardı. Kapının tam karşısında balkon vardı. Üst kata çıktım.
Ah işte odam. Solda yatağım ve tuvalet vardı. Tuvaletin yanında bir kapı daha. Bükük ihtimalle giysi odasıydı. Odada çalışma masası küçük bir kütüphane ve makyaj masası ve aynası vardı. Tabii ki de piyanom da odanın ortasına yerleştirilmişti. Bir köşede küçük puflar vardı. Ortalarında da bir sehpa vardı. Balkona çıktım. Geniş bir balkondu ve bir tarafında u şeklinde bir koktuk vardı. Ortadı kapalıydı ve resmen dev gibi bir yataktı. Diğer tarafında normal birkaç sandalye ve masa vardı. Balkon sola doğru devam ediyordu. İlerledim. Kocaman bir teras ve içinde kocaman bir jakuzi vardı. İçi dolu değildi. Etrafında oturma takımları sandalyeler falan vardı.
Gözüme başka bir kapı ilişti. Ordan ilerledim. Uzun bir koridora gidiyordu. Heryerde bi tomar kapı vardı. Sağda bir merdiven vardı. Alt kata indim. Koridorları takip ettim. Sonunda çıktığım yer benim evimin kapısına varıyordu. Kaşlarım istemsizce hayretle kalktı. Tanrım bu ev muhteşemdi. Odama girip üst kattaki banyoya çıktım. Yorgundum. Güzel bir banyo hiç fena olmazdı.
Hey bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Deniz Soylu.
Soylu ailesinin tek varisi.
Babasından dolayı erkek çocuğu gibi yetiştirilmiş, ama hem kadın hem erkek rolünü çok rahat üstlenebilen bir kız.
20 yaşında üniversiteli bir kız.
Paranın efendisinin kızı.
Ben Deniz Soylu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğerleri
Teen FictionDeniz Soylu, değişik yetiştirilmiş değişik bir kız. Babası Erdal Bey'le beraber uzun yıllardır birlikte yaşıyorlar. Annesi yıllar önce ölmüş ve babasıyla birbirlerine tutunmuşlar. Babası da aileden kalan işini devam ettirmek zorunda. Uyuşturucu kaça...