İstanbul'a geleli bir buçuk ay olmuştu ve Ankara'yı zerre özlemedim. Ve bu gün büyük (!) gündü. Üniversiteye gidicektim. Abartılacak bir durum değildi neticede 2. sınıfa geçmiştim. Başka bi okul olsa ne değişecekti ki yine derslere giricek sıkıcı aktivitelere katılacaktım. Ah ne macera ama..
Son kez aynada kendimi süzdüm. Altıma düz siyah yüksek bel bir pantolon, üstüme koyu yeşil büstiyer tarzı birşey giymiştim. Uzun saçlarımı salık bırkmıştım. Uzun kollu ince siyah dizime kadar olan hırkayı giymiştim. Gözlük takmaya bayılırım. O yüzden ufak bir gözlük kolleksiyonum bile var. Bu sefer de koyu yeşil çerçeveli siyah kenarlıklı bir gözlük takmıştım. Altımda kahverengi hafif yüksek süet botlarım omzumda aynı renkte süet bir çanta asılıydı. Kahve rujumu da sürüp son kez aynada kendime baktım. Yeşil gözlerim ışıldıyordu. Siyah saçlarımı son kez yana atıp hırkanın kollarını sıvamamla kolundaki Atatürk imzası ortaya çıktı. Evet hazırdım.
Babamın ısrarları üzerine o da benimle gelicekti. Müdürle falan konuşacaklarmış. Babamı bıraktıktan sonra şoför beni de bir binanın önünde bıraktı. Elimde sıkıca tuttuğum programa baktım. İlk derse girme vaktiydi.
Büyük amfiye adımımı attım ortalarda biryere oturdum. Sınıfta gereksiz bir gerginlik vardı. Resmen koca amfi iki tarafa bölünmüştü. Solda bir grup oturuyordu. Sağda ayrı bir grup. Orta seyrekti.çok kişi yoktu. Umursamadan çıkardığım küçük defterime bişeyler karaladım.
Ders bitimi kendimi koridora attım. Çok canım sıkılmıştı. Arkadaşsız çekilmezdi bu okul. Yürürken birine çarptım.
"Ay çok özür dilerim görmedim seni iyi misin?"
"İyiyim sağol. Dikkat et biraz daha." dedi kız. Gözlerini kısıp bana baktı. Ben de onu inceleme fırsatı buldum. Sarı saçları göğsünün biraz altında bitiyordu. Masmavi gözleri,düzgün bir fiziği vardı.
"Bir sorun mu var? Neden öyle baktın?"
"Sen okula yeni gelen kız değil misin? Soylu.. Hmm adın neydi?"
"Deniz. Deniz Soylu."
"Ben Ece Kaya. Gel seni bizimkilerle tanıştırayım."diyip beni kolumdan tuttuğu gibi bir yere götürdü.
Gittiğimiz yer minik bir amfi gibiydi. Ama biraz fazla minikti 10-15 kişilik falandı. Üç basamaktı. İlk basamakta 2 erkek 3 kız oturuyorlardı. Üstte 3 erkek oturuyordu. Kızlardan ikisi bildiğin kaşara benziyordu. Diğeri gayet normal duruyordu ve baya havalıydı. İki tane de erkek vardı. Altta oturan erkeklerden biri.. tanrım çok fenaydı. Anlatmama gerek yoktu direk afet desem yeterdi. Dehşet hoştu ve inanılmaz havalıydı. Yanındakiler de hoştu ama o mükemmeldi. Dikkatimi dağıtan Ece'nin sesi oldu.
"Gençler (eliyle ben gösterdi.) Deniz Soylu. Okulumuzun yeni gözdesi."
"Gözde derken?"diye sordum. Ne alaka gözde Allah aşkına?
Arkada oturan erkeklerden biri kalktı. Aşağı inip yanıma geldi.
"Ben Can. Şu arkadaş Doruk. Kızlar sırayla Çağla ve Sinem. Erkekler de Fatih-"
"Ağzımız var Can."dedi afet.
"Konuş o zaman.dedim ağzımı tutamayıp. Hemen pişman oldum tabi de. Afet kalktı yüzünde gıcık bir sırıtışla yanıma gelip elini uzattı.
"Ben Kerem, Deniz hanım."kulağıma eğilip devam etti "Çeneni tutmayı öğren. Bir daha uyarılmazsın." Geri çekilip elimi bıraktı.
Ece araya girdi "Kerem aslında böyle değildir. Sen ona bakma. Şu arkadaş da Sarp."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğerleri
Teen FictionDeniz Soylu, değişik yetiştirilmiş değişik bir kız. Babası Erdal Bey'le beraber uzun yıllardır birlikte yaşıyorlar. Annesi yıllar önce ölmüş ve babasıyla birbirlerine tutunmuşlar. Babası da aileden kalan işini devam ettirmek zorunda. Uyuşturucu kaça...