1.2 Gariplikler

53 56 15
                                    

Dijital saatin oldukça yüksek sesiyle korkuyla yerimden fırlayıp bir küfür savurdum. Dijital saatin tuşuna sertçe basıp yüzümü sıvazladım. Saat daha 5'di, bu kadar erken kalkmayı beklemiyordum doğrusu. Dolabın yanında ki cama ilerleyip dışarıya baktım. Ön bahçeyi rahatça görebiliyordum. İki gruptan oluşan askerler eğitimi bitirip dağılırken diğer üç grup yeni ısınmaya başlamıştı. Sabaha kadar eğitim veriyor olamazlardı her halde.

Böyle bir saçmalık olabilir miydi? Oflayıp dolabın önüne geçtim. Giyeceğim üniformayı dolaba koymuş olmaları gerekiyordu. Dolabın metal kapağını açıp göz gezdirdim, tahmin ettiğim gibi üniforma buradaydı. Sıradan koyu yeşil askeri pantolon ve aynı renk tişörtü giyip postallarımı ayağıma geçirdim. Saçlarımda gözümün önüne gelmesin diye balık sırtı örüp odadan çıktım.

Komutanın yatakhanede ki ranzalara jopla vuruşunu duyduğumda dudağımı dişleyip koşmaya başladım. Ben koşarken yanımda benimle birlikte koşmaya başlayan kişiye baktım. Dün gördüğüm askerdi, ismini bilmediğim için sürekli başka ifadelerde bulunuyordum. Bu da canımı sıkıyordu, ona baktığımı fark etmiş olmalı ki bakışları bana kaydı.
"İlk günden eğitime geç mi kaldın?"

"Görünüşe göre tek geç kalan ben değilim!"
Yaptığım imayı fark ettiğinde sırıttı, inci gibi dişleri vardı. Teninin bu kadar beyaz oluşu çok fazla dikkat çekiyordu zaten. Gereğinden fazla beyazdı, ben de kendim için ölü gibi beyazım tabirini kullanırdım. Tabi bu yanımda ki oğlanı görene kadardı.

"Biraz öyle oldu"
Diyerek koşmaya devam ettiğinde güldüm, havadan sudan sohbet edermiş gibi söylemesi komikti. Biraz yavaşlayıp yürümeye başladığımda o koşmaya devam ediyordu. Beni yanında göremeyince saniyelik arkasına bakıp tekrar önüne döndü.
"Geç kalmayı göze aldın yani?"

"Sabahın 5'inde koşmayı bünyem reddediyor doğal olarak"
Alayla konuştuğumda tekrar bana bakarak sırıttı. Temposunu yavaşlatmış olsada hâlâ koşuyordu. Bense sanki sahil kenarındaymışım gibi sallana sallana arkasından yürüyordum.
"Eğitime geç kalanlara bodrum katta dahil olmak üzere eğitim alanlarını temizletirim. Hemen herkesi 3 dakika içinde eğitim alanında göreceğim. Kalkın!"

Az önce yanından geçtiğim yatakhaneden gelen komutanın sesini duyduğum da hızla koşmaya başladım. Kendimden beklemediğim  bu hızı kesinlikle 2 gün önce temizlediğim silahlara borçluydum. Onlarla uğraşırken o kadar sıkılmış ve bunalmıştım ki bir daha temizlik lafını bile duymak istemiyordum.
"Hayırdır! Bu ne hız. Az önce sanki  harikalar diyarını keşfe gitmiş gibiydin?"

"Bir an durup düşündüm de eğitim alanına 3 dakika içinde gitmeliymişim gibi geldi"
Gülme sesi geldiğinde ben de onun gibi saniyelik arkama dönüp tekrar koşmaya devam ettim. Tekrar bana yetiştiğinde merdivenlerin korkuluğuna oturup aşağıya kaydım. Hızla bahçeye gidip kenarda durdum, askerler koşarak bahçeye geliyorlardı. Ağırlığımı tek ayağıma verirken askerlerin sıraya geçmesini bekledim. En arkada duracaktım, gözlerimle sırayı takip ederken komutan olduğunu üniformasından anladığım 30'larının başında gibi duran buğday tenli adama baktım. Az önce yatakhanede bağıran komutan olduğunu fark edince koşarak sıranın sonuna geçtim.

Herkes sırada kıpırdanıp düzelirken bir kaç kişi bana şaşkınlıkla bakıyordu. Demekki hâlâ kışlaya benim geldiğimden birilerinin haberi yoktu. Onları umursamayıp karşıdaki kışlanın duvarına bakmaya başladım. Komutan ağır adımlarla yürüyüp eğitim alanının ortasında durdu. Hepimizin üzerinde gözlerini gezdirdi  sonunda bende durdu.
"Sen-"

Eliyle beni gösterdiğinde kaşlarımı çattım, dakika bir gol bir.
"Bir adım öne çık"
Bir adım öne çıkıp başımla selam verdim. Yanıma yaklaşıp tam karşıma geçti.
"Rüzgar buraya neden geldiğini biliyor musun?"

Tanrısız EvrenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin