5.Bölüm Seninle Evlenmeyeceğim

6.3K 176 5
                                    

Eylül sabahtan beri yemeklerle uğraşıyordu. Babası özellikle bugün gelecek misafirler için Eylül'ün yemekleri yapmasını istemişti. Genç kız bile babasının bu isteğine şaşırmıştı. Babasının ondan yemek yapmasını isteyecek kadar önemli olan misafirleri merakla bekliyor, yemekleri en iyi şekilde hazırlamaya gayret gösteriyordu. Misafirlerin gelmesine bir saat kala babası mutfağın kapısında belirdi. Zevkle, becerikli kızının özenle yemek yapışını izliyordu. Eylül babasını fark etmemişti. Adam yüzündeki büyük gülümsemeyle ''Benim güzel kızım psikolog değil bir aşçı olmamıymış.'' dedi ve kızının yanına doğru yürüdü. Kız somurtup ''Baba yine okuduğum bölümle dalga geçme.'' dedi ve gülümsedi. Adam kızın başına küçük bir öpücük kondurduktan sonra ''Dalga geçmiyorum kızım sadece sana bu mesleğin uygun olmadığını düşünüyorum.'' dedi ve mutfaktaki hizmetlilere kaş göz yaparak mutfaktan çıkardı. Mutfakta baba kız kalınca adam daha ciddi bir pozisyon alıp ''Kızım iki yıl önce seninle evlilik hakkında konuşmuştuk hatırlıyormusun?'' dediğinde kızın yüzü asılmıştı. ''Baba şimdi nereden çıkardın bu konuyu. Daha üniversitem bile bitmedi. Hani okulum bitince tekrar konuşacaktık?'' dedi ve fırındaki tavuğu kontrol etti. Adam mutfaktaki yemek masasının sandalyelerinden birine oturup ''Biliyorum okulun bitince konuşacaktık fakat işler biraz ters gitti. Seni evlendirmek istediğim gencin babası vefat etti. Eğer biraz daha beklersek o genç başka bir kızla evlenebilir. Hem benim bu karanlık işlerden kurtulmamı istemiyormuydun? Beni bu işlerden kurtarabilecek tek kişi o.'' dedi ve kızına mahçup bir şekilde bakmaya başladı. Eylül kaşlarını çattı. ''Nasıl seni bu işlerden kurtaracak tek kişi o?'' dedi ve merakla babasından gelecek cevabı bekledi. Adam kızı ikna etmek için olabildiğince sakin ve kibar konuşuyordu. ''Demir'in babasıda aynı işlerdeydi. Ama Demir babasının ölümünün ardından bir yıl geçmeden herşeyi yoluna soktu. Şimdi tekrar soruyorum kızım babanı kurtarmak istiyomusun?'' Genç kız kararsız kalmıştı. Yıllardır babasının kirli işlerden kurtulması için dua ediyordu. Ve karşısına bunun için bir yol çıkmıştı. Fakat diğer yandan sevmediği ve tanımadığı bir adamla evlenemezdi. Genç kız düşünceleriyle savaşırken babası konuşmaya devam etti. ''Bugün gelecek olan misafir Demir ve ailesi. Demir'i tanıdıktan sonra kesin kararını vermeni istiyorum.'' dedi kararlı ses tonuyla. Adam söyleyeceklerini bitirip hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Eylül donakalmıştı. Mutfağın tezgahına bir elini dayadı. İçinden bin bir düşünce geçiyordu. ''Şimdi ne yapacağım?'' dedi buğulu gözlerle. Kapı zilinin çalma sesiyle irkildi. Hizmetçilerden biri mutfağa girip ''Misafirler geldi efendim. Siz içeri geçin geri kalan hazırlıklarla biz ilgileniriz.'' dedi ve tezgaha yöneldi. Eylül hizmetçinin söylediklerinden sonra üzerindeki kıyafetlere baktı. Daha üstünü bile değiştirmemişti. Odasına çıkmak için hızla merdivenlere yöneldi. Merdivenlerde bir kaç adım atmıştı ki arkasından gelen erkek sessiyle kala kaldı. ''Pardon lavabo nerede gösterebilirmisiniz?'' dedi genç adam. Eylül hâlâ arkasını dönmemişti. Genç kız cevap vermeyince adam üsteledi. ''Hey! Sana soruyorum.'' dedi ve kıza doğru yürümeye başladı. Merdiven basamağının bir alt basamağında durdu. Eylül cesaretini toplayıp arkasına döndüğünde hemen karşısındaki adamı görünce gözleri kocaman açıldı. Dudaklarından mırıldanarak ''Ama siz....'' diyerek geriye doğru bir basamak daha çıktı. Genç adam kızı iyice süzdükten sonra ''Ben seni nerden hatırlıyorum ya?'' dedi ve kıza bakmaya devam etti. ''Ah evet hatırladım. Sen şu iyilik meleğisin. Keşke gerçekten melek kadar güzel olsaydın. Belki benimle bir şansın olurdu.'' dedi alaylı bir sesle. ''Seni yetimhane çalışanı sanmıştım ama bir hizmetçiymişsin. Kim bile bilirdi ki? '' adamın söylediği kelimeler kızın kalbini paramparça ediyordu. Fakat Eylül artık daha fazla susmak istemiyordu. Bu adama kim olduğunu söyleyip dersini verecekti. Kim oluyorduda bir insanı bu kadar küçümsüyordu. ''Ben bu evin hizmetçisi değilim.'' dedi dişlerini sıkarak. Adam dalga geçer gibi ''O zaman başka evin hizmetçisimisin?'' dedi ve sırıttı. Eylül kaşlarını sinirle çattı. ''Ben bu evin sahibinin yani Kemal Leventoğlu'nun kızı Eylül Leventoğlu'yum.'' dedi ve daha önce bakmaktan çekindiği gözlere sinirle derin derin baktı. Demir şaşkınlıkla baka kalmıştı. ''Senmisin Kemal amcanın benimle evlendirmek istediği kızı? İşte şimdi bu evlilik fikrine sıcak bakmaya başladım.'' dedi ve küçük bir kahkaha attı. Merdivende bir basamak daha çıktı. Yüzünü kızın yüzüne yaklaştırdı.Genç kıza o kadar yakındı ki kızın ılık nefesi adamın yüzüne değiyordu. Demir yamuk bir gülümsemeyle Eylül'ün yüzünü incelemeye başladı. İçinden 'Utangaç sanmıştım ama sinirlenince vahşileşiyormuş. Bana karşı asabi şekilde konuşabiliyor. Birde bu kadar çirkinken. Kendini ne sanıyor. Ama neden onu hatırlıyorum. Hatta ismini bile hatırlıyorum. Bu kadar zaman geçmesine rağmen gerçekten niye ismini unutmadım.' diye geçirdi. Demir biraz geri çekilip alay dolu sesiyle ''Bak sen küçük kedinin içinde bir aslan yatıyormuş.'' dedi ve küçük bir kahkaha daha attı. Eylül ateş saçan gözlerle ''Sen bu evlilik işine ne kadar sıcak bakarsan bak ben SE-NİN-LE EV-LEN-MİY-CEM.'' dedi ve arkasını dönüp merdiveni çıkmaya başladı. Demir şaşkın bir yüzle Eylül'ü izliyordu. İlk kez bir kız onu reddetmişti. Yüzü kasıldı içi sinirle doldu. 'Demek beni istemiyor. Ama ben istediğimi alırım. Biraz önce bende onu istemiyordum. Ama şimdi işler değişti. Eğer birilerine benimle kendi evlenmemek istediğini söylerse gururum incinir. Onun yerine onu kendime köle edeceğim. Benim olmak için yalvaracak.' dedi içinden ve sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi. Mediven basamaklarını hızla çıkıp Eylül'ün kolunu tutup kendine çekti. Gözleri öfke saçıyordu. ''Sen benimle ne kadar evlenmek istemesende benimle evleneceksin. Senin evlenmek isteyip istememen beni ilgilendirmez. Ben istersem benim olursun.'' dedi. Kızın kolunu bırakıp merdivenlerden aşağı indi. Eylül'ün konuşmasına dâhi izin vermemişti. Genç adam merdivenlerden indiğinde kızın gözleri dolmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ağzından bir mırıltı olarak ''Şimdi ne yapacağım.'' dedi ve olduğu yere oturdu. Şimdi onu bu evlilikten kurtarabilecek tek insan babasıydı.

Kaderim SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin