Medya:Eylül Leventoğlu
Demir kıyafet dolabına ilerleyip lacivert, siyah ince çizgili takım elbiseyi aldı. İçine beyaz gömleği ve bordo kravatı alıp yatağa fırlattı. Bugün babasının yaptırdığı yetimhaneyi ziyaret edip babası gibi davranacaktı. Bu işten kesinlikle nefret ediyordu. Fakat gitmek zorundaydı. Babası her hafta ya bir okula giderdi ya da bir yetimhaneye. Bu iş şimdi Demir'e düşmüştü . Yeni duş aldığı için sadece beline havlu sarılıydı. Geniş omuzlarından aşağı süzülen damlalar karın kaslarına kadar gelip havluyla buluşuyordu. Saatte baktığında fazla vaktinin kalmadığını görünce hızla giyinmeye başladı. Yetimhane ziyaretinden sonra şirkette önemli bir toplantı vardı. Ve eğer geç kalırsa insanlar bir çok kanıya varıcaklardı. Zaten hissedarların çoğu genç olduğu için genel kurul başkanı olarak Demir'i görmek istemiyorlardı. Demir onların eline bir koz veremezdi. Geç kalırsa sorumsuz olarak görünecekti. Üstünü giyinip aşağı indiğinde kız kardeşi merdivenlerin sonunda bekliyordu. Kız kısa siyah saçları ve mavi gözleriyle gayet güzel ve zarifti. Üstüne giydiği siyah tulumla modern bir görünüşü vardı. Demir'e hızla yaklaşıp koluna girdi. ''Eee abicim gitmiyormuyuz?'' dedi yüzünde ki büyük gülümsemeyle. Demir şaşkın gözlerle ''Damla saçmalama. Hem oraya gidip ne yapıcaksın?'' dedi ve kolunu geri çekti. Damla tekrar abisinin koluna girdi. ''Hadi ama benide götür. Hem çocukları severim bimiyorsun.'' dedi dudak bükerek. Demir gülümseyip ''Tamam tatlı belam. Ama bizi kötü gösterecek hareketler yapmak yok.'' Kız abisine sarılıp ''Tamam söz yok.'' Dedi. İkisi birden evden çıkarken anneleri gülümseyerek ikisini izliyordu.
***
Eylül ''Ah geç kalıyorum. '' dedi. Telefonun saatine bakarken. Üstüne fiziğini göstermeyecek şekilde bol giyinmişti. Bir kere tarıyıp bıraktığı açık kahve ve uzun saçları dağınık görünüyordu. Gözlüklerine takılan saçlarını kulaklarının arkasına koydu. Çantasına telefonunu atıp merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Evin çalışanlarında yaşlı bir kadın ''Küçük hanım kahvaltı yapmayacakmısınız?'' dedi bağırarak. Kız dış kapıya yönelip ''Geç kalıyorum dadı. Ben bişeyler atıştırırım orada.'' Göz kırpıp dışarı çıktı. Dolmuşu bekliycek vakti yoktu. Bu yüzden bir taksi çevirdi. Zengindi fakat bunu hep insanlardan saklamıştı. Çok fazla para harcamıyor, gerekli harcamalar yapıyordu. Çünkü babası bu parayı normal yollarla kazanmıyordu. Taksici arabayı durdurup kıza seslendi ''Bacım geldik. Ücret yirmibeş lira.'' Eylül parayı taksiciye uzatıp, hızla taksiden indi. Yetimhanenin bahçesine girerken olabildiğince hızılı koşuyordu. Her zaman ki gibi önüne bakmıyor yere bakarak koşuşturuyordu.Birden bire birine çarpıp popo üstü yere düştü. Eylül'ün dudaklarından istemsizce küçük bir inleme sesi çıkarken çarptığı adam elini uzattı. Kız kafasını yukarı çevirdiğinde karşısında geçen çarptığı genci görünce gözlerine inanamadı. Gözleri sonuna kadar açılırken tiz bir sesle ''Siz...'' diyebildi. Genç adam gülümseyerek ''Bana çarpmayı alışkanlık edindiniz galiba? Önünüze bakarak yürümek sizin için daha sağlıklı.'' gencin eli hâlâ tutması için uzatılmış hâldeydi. Eylül adamın elini destek almak için uzandığında, Demir kızı kendine çekip göğsüne dayadı. Genç kızın yanakları utançla kıpkırmızı olurken kendini genç adamdan uzaklaştırmak için geriye küçük bir adım attı. Yüzünü önüne eğerek ''Şey tekrar pardon.'' kızın yüzü utançtan kırmızının binbir tonuna giriyordu. Eylül'ün eli hâlâ Demir'in ellerindeydi. Çekmeye çalışsada çekemiyordu. Genç adam kızı baştan aşağı süzdü ''Bir yeriniz yaralandı mı?'' dedi endişeli bakışlarla. Kız tek elliyle üstündeki tozları temizlemek için uğraşırken ''Yok hayır. Yaralanmadım. Şimdi gitmem gerek geç kalıyorumda.'' Eylül gitmek için hamle yaptığında genç adam kızın bileğinden tutarak kendine çekti. Yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirip ''Bir önceki karşılaşmamızdada geç kalıyordun şimdi de. Yoksa benden kaçıyormusun ufaklık.'' dedi yüzünü kızın yüzüne yaklaştırdı. Kız irkilerek geri çekilirken. ''Lütfen bırakın gerçekten geç kalıyorum.'' dedi bileğini adamın elinden kurtarmaya çalışıyordu. Demir geriye çekildi kızı daha fazla zorlamak istemiyordu. Ama hâlâ tek eliyle kızın bileğini tutuyordu.''İsmini söylersen bırakıcam.'' dedi muzipçe gülümseyerek. Kız hâlâ kolunu kurtarmak için debeleniyordu. Eylül içinden'İsmimi söylesem ne olur ki? Sonuçta beni tanımıyor. En iyisi kurtulmak için söylemek.' Diye düşündü. ''Tamam sen kolumu bırakırsan söyleyeceğim.'' Demir böyle bir kızın yalan söylemeyeceğini düşünerek yavaşca elini geri çekti. Eylül büyük bir rahatlama yaşarken derin bir nefes alıp verdi. Tekrar derin bir nefes alıp yüzünü önüne eğdi ''Eylül. Adım Eylül.'' dedikten sonra koşarak genç adamdan uzaklaşmaya başladı. Demir arkasından bağırarak ''Benim de Demir. İsmimi asla unutma ufaklık bir daha görüşücez.'' Kız arkasına bakmadan hızla koşuyordu.
Genç kız yetimhaneye girmesiyle küçük çocuklar ''Eylül abla'' diye bağırarak genç kızın yanına koşuşturdular. İçlerinden sadece bir tanesi uzakta duruyordu. Küçük yüzü ağlamaktan kızarmış olan çocuk masumca Eylül'e bakıyordu. Kız hatasını biliyordu. Bugün Elif'in doğum günüydü ve o geç kalmıştı. 'Hepsi şu uyuz herif yüzünden' dedi içinden. Yavaşça küçük kızın yanına eğildi. ''Üzgünüm tatlım biraz geç kaldım. Ama bunda ağlanacak ne var ki?'' Küçük kız Eylül'ün boynuna sarılarak ağlamaya başladı. ''Beni doğum günümü unuttun sandım.Bügun tam birde burda olacağını söylemiştin ama gelmedin.'' Genç kız Elif'in kollarında ayrıldıktan sonra küçük kızın göz yaşlarını sildi. ''Üzgünüm Elif'ciğim. Söz geç kalmamı telafi ediceğim.'' dedi ve çantasından bir oyuncak bebek çıkarttı. Eylül oyuncak bebeği kıza uzatarak ''Al baklım. Bu senin doğum günü hediyen.'' dedi ve gülümsedi. Küçük kız oyuncağı almasıyla sevinçten zıplarken Eylül mutlulukla gülümsedi. Genç kız 'İşte beni hayatımda mutlu eden tek şey. Bu küçük çocukların gülümsemesi.' dedi iç geçirerek.
***
Damla koşarak Demir'in koluna girerken ''Abi o kız kimdi?'' dedi ve gülümsedi. Demir gözlerini Eylül'den çekerek kız kardeşine döndürdü. Çapkın bir gülümsemeyle ''Bana çarpmayı huy edinmiş bir kız sadece.'' Damla şaşkınca abisine döndü ''Çarpmayı mı?'' dedi. Demir kızın yanağını sıkarak ''Boşver uzun konu. Hem sen küçük çocuklarla oynamıyormuydun. Ne oldu? sıkıldın mı?'' dedi gülümseyerek. Kız dalgacı bir tavırla '' Yoo sıkılmadım. Sadece ilk kez bir kızın senden kaçmak için debelendiğini görünce şaşırdım. Acaba benim yakışıklı abim artık kızları tavlayamıyor mu?'' dedi kıkırdayarak. Demir muzipçe gülümseyip ''Damla sence öyle birşey mümkün mü? Biliyorsun senin abinin bu dünyada tavlayamayacağı kız yoktur.'' dedi ve yetimhaneye doğru yürümeye başladı. Abi kardeş yetimhaneye girerken yurt müdüresi ikisini karşıladı. Yaşı kırklarında olan kadın yüzünde büyük bir gülümsemeyle ''Hoşgeldiniz Demir bey. Hoşgeldiniz Damla hanım. Buyurun yetimhaneyi gezdireyim.'' Dedi ve elini koridoru sunarmışcasına açtı. Demir etrafı gezerken yetimhanenin eksikleri hakkında konuşuyor ve fikir ediniyordu.''Demir bey son olarak oyun odası kaldı. Çocukların en çok zaman geçirdikleri yer. Buyurun bu taraftan.'' dedi ve duvarları çizgi dizi karakterleriyle süslenmiş olan koridoru gösterdi. Demir koridorun sonunda ki kapıyı açtığında ise çocuklarla oynayan Eylül'ü görünce gülümsemesine engel olamadı. Kız bir çocuk gibi koşuyor, oyuncaklarla oynuyor ve rol yapıyordu. Kapıyı kapatıp müdüriyeye döndü. ''İçerideki kız buranın çalışanlarından mı? dedi kapıyı göstererek. Kadın merakla kapıyı acıp içeriye baktı. Gülümseyip ''Hayır. Eylül kızım yetimhanenin sürekli ziyaretçilerinden. Çocuklarla oynar, ihtiyaclarını karşılar ve onları dinler. Neden sordunuz Demir bey bir sorun mu var?'' dedi kadın endişeyle. Demir içinden 'Yetimhane çalışanı sanmıştım. Oysa ki ziyaretçiymiş. Benim zorla geldiğim yetimhaneye o gönüllü olarak gelmiş. Ne değişik kız?''dedi. Kızın bu iyilik severliği, utangaçlığı ve bu masum halleri Demir'in onu arzulamasına sebep oluyordu. Böyle çirkin bir kızı nasıl arzulayabilirdi. Neden o kadar güzel kadının içinde bu çirkin kız.
Müdüriye hâlâ sorusunun cevabını bekler bakışlarla Demir'in yüzüne bakıyordu. Genç adam düşüncelerinden dönüp kadına cevap verdi. ''Hayır bir sorun yok.'' dedi. Saatine baktığında toplantıya sadece yarım saatini kaldığını fark etti. Demir hızla yetimhanenin çıkışına yönelirken aklında sadece Eylül vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderim Sensin
Literatura FemininaGenç adamın dudakları kızın boynunda gezinirken, genç kız adamın kendini bırakması için yalvarıyordu. ''Dokunma bana istemiyorum.'' dedi haykırarak. Kaçmak için debelenmekten vücudu bitap düşmüştü. Adam ise bu haykırışları duymazdan gelip sanki kızı...