Jason'dan
Uyandığımda, onu yanımda göremedim. Ve seslendim. Ancak yanıt vermedi. Tekrar çıktı adı dudaklarımdan. Ama yine bir cevap yoktu. Hemen panikle yerimden kalkarak mutfağa gittim. Orada yoktu. Sonra banyoya ve diğer yerlere de baktım. Artık içimde bir korku oluşmaya başladı. Olduğum yere çöküp, kafamı ellerimin arasına aldım. Dudaklarımdan çıkan cümleler boğuk boğuktu. Kendi kendime;
'Lütfen, şimdi değil. Daha zamanı değil. Almış olamazlar' diye tekrar edip duruyordum.
Anahtar sesiyle kendime geldim. Hemen kalkıp kapıya koştum. Ama gelen Taylor değildi. Annesiyle babasıydı.
Yaşadığım ikinci şokla olduğum yere çöktüm. Ailesi bana anlamsız bakışlar atarken diyebildiğim tek şey:
"Onu aldılar." oldu.
O saniyeden sonra gözyaşlarıma hakim olamadım.
Annesi de benim verdiğim tepkiyi verdi. Olduğu yere yığılıp ağzını kapattı. Gitmişti. Onu almışlardı. İlk ve son kez uyumuştum huzurlu kollarında. Sanki son olacağı belliymiş gibi, sanki ayarlanmış gibi...Duyduğum bir anlık sesle gözlerim açıldı. Ani bir hızla kafamı çevirip, o masum gözlerin korkuyla açılmış olduğunu gördüm. Hayal olduğunu sandım. Yerimden fırlayarak ona ilerledim ve aniden sarıldım. Hayal olmasından korkuyordum. Sanki hızlı olmazsam yok olacak gibiydi. Hayal meyal duyuyordum sesleri.
"Sakin ol. Ben buradayım." Dediğinde durduramadım kendimi.
"Gittin sandım. Seni aldılar sandım. Seni bir daha göremeyeceğimi sandım. Sana sarılamayacağımı, kokunu alamayacağımı sandım." Tanrım, neler saçmalıyorum ben böyle. İlk defa korkunun ve kaybetmişlik duygusunun yardımıyla ona içimden geçenleri söyleyebilmiştim. Ama ne düşünürse düşünsün, laflarımın doğruluğunu inkar etmeyecektim.
Tekrardan:
"Ben buradayım, Jason." Dedi o masum ses tonuyla. Kollarım yavaş yavaş düştü boynundan. Kendime geldim. Yüzüne baktığımda gözlerini hüzün sardı. Ellerini yüzüme getirip az önce gözyaşlarımla ıslanan yerleri sildi.
"Ben bir kız olabilirim ama sen benden daha duygusalsın." Derken küçük bir kıkırtı yükseldi boğazından. Uzun bir süredir tuttuğum nefesimi bıraktım. Ve Taylor ailesine döndü. Koşarak yanlarına gidip onlara sarıldı. Sonra hep birlikte salona geçip oturduk. Onlar hasret giderirken orada sessizce oturdum. Konuşmaları bitince sıra bana geldi.
"Mary'i ne yaptınız?" diye sordum.
"O şu anda genel hapishaneye götürüldü. Söylemediği şeyler olduğu düşünülüyor. Bu yüzden de ikinci sorguya alınacak. Ve oradan ömrünün sonuna kadar çıkabileceğini sanmıyorum." derken gülümsüyordu. Ama gülümsemesi korkusunu gizleyemeyecek kadar zayıftı. Bir son yaklaşıyordu. Ya da bir başlangıç... Bu bizim elimizdeydi. Bundan korkuyorduk. Ama bunu yenebilecek gücümüz var. Buna inanıyorum.***
"Uyudu mu, Claire?"
"Evet, uyudu. Sen evine mi gideceksin Jason? İstersen burada kalabilirsin. Biliyorsun evin gibi hissedebilirsin." diye teklifte bulundu. Bir yanım gitmek istiyordu. Ama diğer yanım onun bulunduğu yerden uzaklaşmaya el vermiyordu.
Claire cevabı yüzümden anlamış gibi gülümseyerek:
"Sana bir yatak yapalım."diyerek yukarı çıktı.
Aşağı inip beni çağırdığında, Taylor'ın yan odasında ki misafir odasına götürdü. Ve bir 'iyi geceler'den hemen sonra gitti.
Kendimi yatağa attım ve uykunun beni çabucak alması için gözlerimi sıkıca kapattım.***
İlk defa alarm olmadan uyandım. Bu kesinlikle bana göre değildi. Tekrar uyumaya çalısacağım sırada aklıma nerede olduğum geldi. Taylor'ın evindeydim. Aklıma gelen düşünceyle yerimden kalktım ve onun odasına doğru gitmeye başladım. Kapısının önüne gelince hafifçe kapıyı vurdum. İçerden tiz bir sesle 'gel' dedi. Içeri girdiğimde onu yerde oturmuş, bir takvime bakarken buldum. Yüzünü ifadesiz tutmaya çalışsa da başaramıyordu. Yanına gidip onun gibi yere oturdum.
"Çok yaklaştı." dedi ayni tiz sesle.
"Korkuyor musun?" diye sordum. Yanıtlamadı ama zaten cevap belliydi. Korkuyordu.
Devam etmedim. Ama o konuştu.
"Korkmuyorum." dedi. Yalan söylüyordu. Ama benden çok kendisini inandırmak istiyor gibiydi.
"Orada bana ne olacak?"diye sordu. Bilmiyordum, bilmek istemiyordum.
"Hiç bir şey olmayacak. Son kez söylüyorum. Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim." dediğimde bana döndü. Gözlerinde umutsuzluk vardı. Ama herşeye rağmen gülümsedi.
"Jason sana bir söylemeliyim." dedi.
"Tabi dinliyorum." dediğimde onda yeni bir şey fark ettim. Onun konuşmasını beklerken Claire'in sesini duyduk.
"Taylor, Jason kahvaltı hazır."
"Tamam anne." diye bağırdı Taylor. Ve ayağa kalktı. Bende peşinden ilerleyerek alt kata indik beraber. Harry ve Claire çoktan uynamış olmalıydılar. Çünkü kahvaltılarını etmiş, kahvelerini içiyorlardı.
Tembel adımlarla geçip masaya oturduk. Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi bir sabah olmuştu. Ve her şey öylesine normaldi ki, kendimi şaşırmaktan alıkoyamadım.
Bunca şeyin tam merkezindeyken, hiç bir şey yokmuş gibi davranabiliyorduk.
Kahvaltıdan sonra Taylor annesiyle dışarı çıktı. Bense, Harry'le evde kalıp birkaç bahçe işiyle ilgilendik. Çitlerin boyası eskimiş ve yağmur aşındırmıştı. Harry garaja boya var mı diye bakmaya gitti. Ben de orada durup çitleri inceledim. Yolun karşı tarafındaki evlere kaydı gözüm. Ve orada bir şey dikkatimi çekti. Oraya ait olmadığını bildiğim bir şey. Ani bir hareketle çitin üzerinden atlayarak o noktaya doğru koşmaya başladım. Olacakları anlamış gibi orada bulunan kişi de koşmaya başladı. Tahmin ettiğim gibi diğer gölgelerden biriydi. Onu gözden kaçıramazdım. Yapabildiğim en hızlı şekilde koşmaya çalıştım ara sokaklar yerine buranın en kalabalık yerine, ana caddeye doğru koşuyordu. Nefesim düzensizleşmeye başlamıştı. Az daha koştuktan sonra insanların arasına karıştı. Ah, olamaz!
Uzaklaşmasına izin vermeden arkasından gitmeye çalıştım. Ama burada hangisi o nereden bilebilirdim ki? Ayrıca kaçarken görebildiğim tek şey siyah bir ceket ve aynı renk bir pantolandan ibaretti. Biraz daha bakındıktan sonra aklımdaki siluete benzeyen birini gördüm. Ona baktığımda o da bana baktı ve tekrardan harekete geçerek koştu. Bu kez bir ara sokağa saptı. Hala peşindeydim. Bir ara ayağı sendeledi ve yere düştü. Koşup ona yetiştim. Soluklanmak için bile durmadan üstüne çöktüm.
"Tanrım! Sizden kaç tane var böyle?" dedim. Tam ağzını açıp konuşacağı sırada:
"Sakın ağzını bile oynatma!" diyerek suratına bir tane geçirdim.Yine geldimmm. Bomba gibi bir bölüm ve ben...
Size bir kaç soru.
1)Artık kızı aldıkları bölüme geçmek ister misiniz?
2)Yazdıklarım kısa mı? Bölümleri daha uzun mu tutayım?
3)Bu kadardı 😛😛
Keyifli okumalar.
Votelemeyi ve yorumlamayı unutmayın gençler.
Seviliyosunuz.-NUR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Mystery / ThrillerBozulması gereken mühür ve çözülmesi gereken sırların ortasına düşen Taylor bakalım düştüğü bu durumdan nasıl kurtulacak? Maceraya katılın...