2. Bölüm; Neden?
Tenimde oluşan yangını hissediyorum.. Bir timsahın ağzındayım sanki.
Canım yanıyor ama bağıramıyorum, ağlayamıyorum..Gözlerimi yavaşça açtım. Gördüğüm şey beklediğim şeyden daha şok ediciydi. Evimdeydim?
Ama nasıl? Daha bir gün önce bir bomba ile patlamadım mı ben?
Ayağa kalktım.. Herşey bıraktığım gibiydi.
Hatta belki daha düzenli.
Hızla bir ayna bulup karşısına geçtim.
Tek bir tane çizik vardı. Sol alt dudağımdan çeneme kadar uzanan derin bir çizik.
Rüya! Bunun başka bir açıklaması olamaz!
Yatağımın yanındaki telefonuma bildirim sesi geldi.
Yatağımın içine bağdaş kurup oturdum. Bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti.
Okuduğum şeyle kaşlarımı çattım."ÇÇVHO - AIEIL - TK_Z_ - I__L_ - Y__I_ - _A____"
Bu da ne böyle? Bunun içinde bir şifre felan mı var acaba.. Mutfaktan bir kalem alıp kağıda şifreyi yazdım.
O kadar dalmıştım ki kapının çalmasıyla çığlık attım.
Pekala Angel..
Sakin ol..
Sakin..
Kağıdı masaya bırakıp titrek adımlarla kapıya yöneldim.
Kevin'ın ölümü, mavi saçlı adam, mesaj, patlama, dudağımın altında ki yara.. Şimdi ise bu mesaj.
Biraz ağır geldi sanırım.
Kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm kişi ile gülümsedim."Ang? Tatlım? Neler oldu bir bil-"
"Ohh Max! Psikolojim darma duman oldu. N'olur bana yardım et.."
"Bebeğim, onu hallederiz de bu dudağının hali ne böyle?"Max'e sarıldım. Çocukken bana Max ve Clara ablalık yapmıştı. Ve şu an birinin yanımda olmasına ihityacım var.
■□■□■□■□■□
"... İşte bu sabah ta rüyamda laboratuvarın patladığını gördüm."
"Ang, bak tatlım. Seni korkutmak istemem ama bu sabah labaratuvarda bomba ihbarı geldi. Tam kimya bölümünde bir bomba imha edildi. Yani senin gördüğün rüyaya denk düşünürsek, bu gerçekten tuhaf.."
Kafamı salladım. "Peki Kevin'a n'oldu? Cinayet sonuçta.."
"Polise haber verdim. Kevin'ın cesedi ile onlar ilgileniyorlar. Katili robot resmini çizdiler, hala arıyorlar."
Max kafasını salladı."Aa! Anlatmayı unuttum. Bir de mesaj var?"
Mutfağa gidip masanın üzerinde ki notu ona getirdim. Notu eline alınca gülümsedi.
"Yine mi oyun.. Kalem getirir misin?"Başımı sallayıp bir kalem getirdim.
Tire ile ayrılmış sözcüklerin ilk harflerini diğer ilk harflerle, ikinci harflerini diğer ikinci harflerle ve diğer harflere de aynı şeyi yaptıktan sonra altına bişeyler yazdı. İşi bittiğinde bembeyaz olmuştu. Titreyen elleriyle kağıdı bana verdi.'Çatıya çık ve hızlı ol'
"Gi-gidecek misin?"
Ona baktım.
"Max.. Gelmek zorunda değilsin. Biliyorsun değilmi?"
Yüzü bir anda sinirden kızarmaya başladı. Suratına kızgın surat ifadesini yerleştirdi.
"Bunu söylemediğin var sayıyorum."
Koyu mavi saçlarını savurarak çatıya doğru ilerledi, ben de arkasından.
Çatının kapısını açtım ve önden gitmek üzere çatıya çıktım.
Çatıda olan şey görmeyi umduğum şeyden çok farklıydı.
Gördüğüm tek şey tam anlamıyla bir kutu.Koca odada kutulardan başka hiçbir şey yoktu.
"Aman tanrım! Bu da ne?"
Duvarları gizleyen kutulardan önce odanın tam ortasına diğer kutulardan çok daha büyük bir kutu vardı.
Kutunun kapağını açtım.
Bir yapboz mukavvası vardı. Üzerinde ki yapboz izlerinden bakarak yaklaşık yüz veya iki yüz parça yapboz olduğunu anlamak zor değildi.
Max duvardaki kutulardan birinin kapağını açtı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Max elini kutuya soktu ve içinde ki şeyi bana doğru uzattı.
Bir yapboz parçası?
Kutuları sırayla açmaya başladığımızda yapbozu soldan sağa şeklinde verdiğini farkettik ve yapbozu tamamlamaya başladık.
Bittiğinde genç bir kız resmi çıkmıştı.
"Ahh hadi ama! Yarım saattir bunun için mi uğraştık yani? Lanet olsun."
Yapbozu elime aldım.
"Bu kız çok tanıdık... Ah! Ne yapıyorsun?"
Max'in öfke kontrol sorunu vardı. Ve yine dayanamayıp elimde ki resme altından vurup yapbozun resimli kısmının yerle buluşmasını sağladı.
"Ne yaptın!"
Eğilip mukavvayı elime aldım. Tuhaf kısım ise yapbpzun resimsiz kısmında; 'Lucy Melony - 13. Cadde Eski askeri okul Londra'
"Bir cadde aşağısı. Hadi gidelim."
Ayağı kalkmak üzere olan Max'i bileğinden tuttum.
"Gitmesek mi? Belki de asıl yanlış olan budur? Biri bize zarar vermek istiyodur?"
"Ah Ang! Biri bize zarar vermek isteseydi senin çatı katına bu kutuları dizeceğine bizi çoktan öldürmüştü. Gel hadi"
Beni elimden tutup ayağa kaldırdı. Pekala, ne olucaksa olsun artık.■□■□■□■□■□
Askeri okulun karşısına dikildik.
"Girelim mi?"
Max buraya gelene kadar iyi görünüyordu, Ama şimdi tedirgin görünüyordu.
"Ne olucaksa olsun artık."
Kafasını salladı. Okulun kapısını açtım.
Kilitli olmaması tuhaf.
Alt katta sınıflar vardı. Üst katta ise odalar olmalı.
Elimi tozlu duvarlarda gezdirdim. Sanki yüz yıldır kullanılmamış gibi..
"Evet Adele! Evet kapanmış! Or***u okulu kapatıp kaçmış!"
Ses on dört ile on altı yaşlarında aitti.
Max eliyle kantin olduğunu düşündüğüm yeri işaret etti. Gizlice kırık kapının arkasına saklandık.
"Ee! Nasıl bulucaz o kadını?... Ne demek peşini bırak! Ne kadar paramı çaldı o kadın biliyor musun?"
Max'in gözü bir süre bende takıldı. Dehşetle bana bakmaya başlayıp titrek bir sesle konuştu.
"A..Angel?"
Sinirle ona baktım. Ne var bende yani? Neyime böyle bakıyor!
"Neden böyle bakıyorsun!"
Hiç birşey demedi. Ayağa kaltım ve elimle boğazını sıkmaya başladım. Dişlerimin arasından tıslayarak konuştum.
"Ne oldu dedim sana."
Max çığlık attı.
Dışarıdaki kızın sesi geldi.
"Hey! Kim var orada?"
Sert adım sesleri bize doğru gelmeye başladı.
Lanet olsun!
Kız yanımıza geldi. Omzuna gelen kızıl saçını tepeden toplamış dağınık bir tipti.
Çantasından hızla bir silah çıkarıp bana yöneltti.
"Sen kimsin?"
Max kapının arkasında saklanmaya devam ediyordu. Kız en sonunda Max'i farkedip kafasına silah dayadı.
"Kimsiniz? Ya söylersin ya da bu güzel arkadaşın ölür.. Sizi Rose denilen o or***u gönderdi değil mi?"
Arkadaşımı öldürmekle mi tehtid etti o beni?
"N..Ne dedin sen?"
Kendime hakim olmaya çalışıyordum.
"Dedim ki ya kim olduğunu söylersin ya da arkadaşın ölür!"
Ona en nefret dolu bakışlarımı attım. Tıslayarak konuştum.
"Kimse, beni, tehtid, edemez!"
Elim ile kızı işaret ederek bağırdım.
Asıl tuhaf olan ise kızın ani bir şekilde yaklaşık bir on metre ilerde olan pencereye doğru uçtu.
Hatırladığım son şey ise gözlerimin kapanmasıydı.Arkadaşlar, yeni bölümü pazar günü yayınlıycaktım. Ancak bağantı sorunundan dolayı internete giremedim, ve sonunda yeni bölüm. Umarım bölümümü beğenmişinizdir.
Oy ve yorum bırakmayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Goddess; Koyu Beyaz
Bilim KurguHayat nedir? Belki ölmek isteyen bir insanı ölümle tehtid etmek kadar komik, Sağır bir insanın konsere gelmesi kadar umut dolu, ilk defa dünyada nefes alırken boğazı yanan bir bebek kadar acılı. Belki bir polis; ya da bir hırsız, bir öğretmen; ya da...