0.3

74 28 27
                                    

.Çarptığım sert şeyle dengemi kaybedio bir iki adım geriledim. Çarptığım şeyin bir insan olduğunu anladığımda yüzüne bakmadan söylenerek yere dökülen eşyalarımı toplamaya başladım.

"Hayır yani önüne baksana kardeşim gözünmü kör koskoca beni görmüyor musun? Hayır görmüyosan felan utanma doktora götürelim hem sen..."

Cümlemi yarım bitiren şeyin ağzımdaki çocuğun eli olduğunu anladım. Tam ağzımı tekrar açacakken çarptığım çocuğun sahnedeki çocuk olduğunu anladım.

"Kızım bi sus ya vallaha çarpmaz olaydım" diyerek hayıflanınca hala şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Hızlıca yerdeki eşyalarımı toplayıp çocukların yanına geri döndüm. Masadaki yerimi alınca masayı derin bir sohbet sardı. Tabiki Sinan o iğrenç espirilerini yapmaya başlayana dek.

"Deniz bugün Ceren seni bana sordu" dedi Sinan ben hangi ceren olduğunu düşünerek Deniz sanki aklımı okumuş gibi

"Hangi Ceren lan" diye sordu keşke sormaz olaydın karpuzlu pudungimm yagtın bizi gardaş

"TenCeren" dediğinde kendi kendine gülmeye devan etti. Günün geri kalanında pek sıra dışı bişey olmadı desem yalan olur. O espiriyi yaptıktan sonra Deniz Sinan'ın üzerine atladı. Sarhoş olan sinan birinin bana baktığıni öne sürerek yanında sevgilisi olan bir çocuğa saldırdı ve bardan kovulduk herkes evlerine dağıldı mağlum yarın okulun ilk günüydü.

...

Odamın içinden gelen tıkırtılara rağmen yorganı kafama daha çok bürüdüm. Yorganın birden üstümden çekilmesiyle sinirle yataktan kalktıım.

"Günaydın kızım hadi üstünü giyinde kahvaltıya gel" dediklerini takmadan banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Ayaklarımı sürüyerek musluğun oraya gittim. Beyaz ve sadelikten yana olan banyomda tek renk kırmızı pijamalarımla bendim. Hızlıca yüzüme bir kaç kez su çarpıp hazluyla kuruladım. Birkaç saniye aynadan kendime baktıktan sonra kapının kilidini açıp odanın içinde dolabıma doğru ilerledim. Beyaz dolabıma vardığımda bütün odamdaki herşeyin beyaz olduğu ilk kez dikkatimi çekti. Daha fazla oyalanmamak adına omuzlarımi silkip üzerimi giyinmeye başladım. Saçlarımı tarayıp aynada son kez kendime baktıktan sonra o kadarda kötü durmadığını düşündüm. Okul çantamı alıp merdivenlerden aşağıya indim ve kapıya doğru ilerledim.

"Gidiyorum ben" diyerek evin içinde bağırdım. Kapıyı açtığımda babamın yanıma doğru geldiğini gördüm.

"Bu anahtarı al " diyerek anahtarı elime tutuşturdu ve kahvaltı masasına geri döndü. Elimdeki anahtarla arabaya doğru ilerledim. Siyah mat arabanın kilidini açıp içind bindim. Arabayı çalıştırıp okula doğru ilerlemeye başladım. Bütün yolun sessiz geçmeyeceğini anladığımda radyoyu açtım. Çalan şarkı birden tanıdık geldi. Biraz daha hafızamı zorlayınca dünki bana çarpan çocuğun söylediği şarkı olduğunu anladım. Arabayı büyük beyaz okulun içindeki otoparka park ettim ve kapının orda beni bekleyen çocuklarım yanına gittim.

"Babanla konuştum bizimle aynı sınıfdaymışsın" dediğinde en azından başka sınıfta değilim diye düşündüm.
Zil çaldığında hep birlikte sınıfa doğru ilerledik. Sınıfın kapısına gelince içimdeki heyecan daha da arttı. Denizin elini belime koymasıyla sınıfın en arkanın iki ön sırasına doğru ilerledik.

"Azra'yla ben otururum" dedi Deniz. Diğerleri kafalarını sallayıp sıralarına yerleştiklerinde bizde sıramıza kurulduk. Heyecanım yavaş yavaş geçerken öğretmenin içeriye girmesiyle herkes ayaklandı. Her sabah olan günaydınlaşma fastını geçtikten sonra dersin ortasında açılann kapıyla herkes dikkatini kapıya verdi. Kapının açılmasıyla herkes önüne dönerken benim gözlerim hala kapıdaydı. Hiç yabancı gelmeyen bu çocuğun dün bardaki çocuk olduğunu anladım gözlerimi ondan çekip sırama sabitledim. Arkamdaki sıranın hareketlenmesiyle oraya oturduğunu anladım. Dikkatimi oradan çekip derse verdiğimde Deniz'in bana bakarak sırıttığını gördüm. Ona ne var gibi başımı salladığımda ağzını oynatarak bişey yok dedi. Hala pişmiş kelle gibi sırıtırken sabır dilercesine ellerimi açtım. O gülerken arka sırada tekrar bi haretklilik olduğunda arkadan kız sesi geldi. Kulağımı kabartıp onları dinledim. Bi süre sonra pişman olup tekrar derse odaklandım çünki konuştukları konu gerçekten iğrençti.

Kız gece ona gelip gelmeyeceğini sordu çocukta kırmızı geceliğiyle onu beklemesini söyledi kız sırıtarak kendi sırasına döndü. Zil çaldığında çocuk ayaklanarak sınıftan çıktı. Bizimkiler de bizim masaya geldi.

"Ee nasıl geçti bakalım ilk dersin" diyerek dalga geçti Sinan

"Arkadaki arkadaşların özel hayatlarını duymasaydım daha güzel olabilirdi" dediğimde hepsi gülmeye başladı. Yavaş yavaş benim gülümsememde kahkahaya dönüşünce hep birlikte kahkaha attık. Bütün sınıf bize 'siz nerelisiniz gardaş' bakışları atıyorlardı. Bütün tenefüs boyunca saçma sapan konulandan konuşup kahkaha attık. Zil çalmasaydı belki de sınıftan kovulmuş olurduk. Günün geri kalanı gayet sıradan bir okul günü olarak geçmişti arkadaki çocukta ilk dersten başka derse girmediği için özel hayatlarını duymadım en azında buda iyi bir şey di.

Son zil çaldığında hepimiz kapıya doğru ilerledik. Benim arabamın onüne geldiğimizde

"O zaman herkes eve" dedim gülümseyerek. Herkes gülumseyerek arabasına gidecektiki Sinan'ın sesi hepimizi durdurdu.

"Size çok önemli olan kararımı açıklayacağım"dediğinde önemli olduğunu düşündüğümüzden hepimiz etrafına toplandık. Hepimizin onu dinlediğini anlayınca konuşmaya başladı.

"Çocuğumun adıni buldum, çocuğumun adını mafya koyucam" derken çok ciddiydi bende merakıma yenik düşüp

"Niye ki" diye sordum Sinan hariç hepsi 'salağ mısın aq' bakışları atarken sinan sorduğum soruya cevap verdi.

"Çünkü mafya babası olucam ben"dediğinde bahçenin ortasında kahkaha atmaya başladı. Hepimiz onu orda bırakıp arabalara doğru giderken hala gülme sesleri bahçede yankılanıyordu. Gülumseyerek arabaya bindim. Koca bir günün daha sonuna gelip arabayı çalıştırıp eve doğru yol aldım.

...

Evin kapısından içeri girerken bizde misafir olduğunu gördüm. Arabayi sabahki yerine park edip eve doğru ilerledim. Zili çalmadan anahtarla içeriye girdim. Kim geldiğini görmek için salona doğru ilerledim. Babamın bir arkadaşıyla oturduğunu görünce tam geriye dönücektim ki arkadan bir ses geldi.

"Azra buraya gel" nefesimi sessizce dışarı verip onların yanına doğru ilerledim.

"Bu bizim yeni ortağımız seni biliyo rahat davran" sono boloyo rohot dovron gercekten çok rahatım demeyi çok isterdim ama biyerlerim yemediği için

"Hoşgeldiniz" dedim. Ah şu korku.

"Oğluda var sıkılmasın diye senin odana gönderdim" tam ya napıyosa yapsın orda banane onun oğlundan dur bi dakika ne dedi o benim odammı? Yook yok kendi odasıdır o ya benimki değildir. Değildir dimi?

"Nee!!" Cevabını beklemeden odama doğru koştum. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odama doğru koştum. Benim odam neden en üst kattaki!. Odamın kapısına geldiğimde önce eğilip kapıyı dinlemeye başladım. Içeriden gelen tıkırtılara bakılırsa odamı karıştırıyordu ben sana sorarım diyerek dinlemeye devam ettim. Tıkırtılar birden kesilince merak edip kapıya iyice sokuldum. Kapının aniden açılmasıyla tam düşecektim ki beni tuttu.

UMUTLAR | GECE YARISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin