1.1

11 2 1
                                    

31 Aralık Sabahı

Üstümde anlamdıramadığım bir ağırlıkla gözlerimi araladım. Yerimde doğrulmaya çalışırken keskin bir ağrının boynuma saplanmasıyla acıyla inledim. Rüzgardan dolayı uçuşan perdeme baktım ve dün gece pencereyi kapatmadan uyuduğumu hatırladım. Boynumu fazla hareket ettirmemeye özen göstererek yatakta doğruldum ve ayaklarımı yataktan aşağıya saldım. Birkaç dakika boyunca öyle durdum sonra ayaklanarak banyoya ilerledim. Banyo dolabından ağrı kremini alarak saçlarını bileğimde ki tokayla topuz yaptım ve kremi yavaşça boynuma sürmeye başladım. Soğuk her ne kadar ürpertsede sürmeye devam ettim ve birkaç saniye sonra kremde benim sıcaklığımı aldı. Telefonum zil sesiyle kremin kapağını kapatarak yerine koydum ve hızla komidinin üzerinde ki telefonu mu aldım ve cevaplandırdım.

"Efendim karpuzlu pudingim" yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. "Off Azra Of söyleme işte şu kelimeyi tikim olduğunu biliyosun o lanet şeye" küçük bir kahkaha attım ve tekrar yatağın içine girdim. Deniz'in Karpuza tiki vardı. "Tamam tamam sen ne söyleyecektin"bir kaç saniye ne söyleyeceğini düşünürmüş gibi bekledi ve konuşmaya başladı. "Şey ya sana gelicektik biz çocuklarla müsaitmisin diye soracaktım" sanırım kıyamet yaklaşıyordu." Tövbe bismillah Deniz annem sen iyi misin söylediğin cümleyi duydun mu?" Arkadan kahkaha sesleri kulağıma doldu." Tabiki de öyle bir şey için aramadık kapıda on saattir ağaç olduk inde kapıyı aç" hiçbir şey söylemeden telefonu kapattım ve ayaklandım. Ayaklarımı sürterek merdivenleri indim ve kapıyı açtım. Birden sürü gibi içeriye doluştular." Kızım donduk burada ya niye açmıyorsun kapıyı" söylediği şeyle yüzümde kocaman bir tebessüm oluştu. "Sen önemli değilsin Sinan benim en değerli yerim kıçım dondu kıçım" bir yerden konuşup bir yerdende hızlıca merdivenlere çıktı Deniz. Biz de Deniz'i takip ederek odama doğru ilerledik. Odanın kapısından içeri girdiğimde Deniz yatağımın içine kurulmuştu. "Eee hangi rüzgar attı sizi buraya" dedim kendimi pufa atarken. Diğerlerinde boş bulduğu yerlere oturdular. "Akşam bara gidicez ya o yüzden burada toplandık hepimiz kıyafetlerimizi getirdik burada hazırlanacağız"ne tür bi manyaklarla arkadaşlık yapıyorum ben anlamadım ki. "Niye sizin eviniz yok mu oğlum" elinde bir sürü kıyafetle giren Burak'a baktım elinde ki kıyafetleri koltuğa bıraktı ve kendini Deniz'in yanına attı." Başlicam şimdi sizede kıyafetinizede niye hepsini ben taşıyorum lan!" Olduğum yerde kıkırdadım Burak'ı bile sinirlendirmişlerdi. "Madem geldiniz hazırlanalım bari hadi siz kalkın yandaki odaya gidin bizde Buket ile burada hazırlanıcaz" hepsi kıyafetlerini alarak odadan dışarıya çıktılar. Asıl şimdi benim ölüm günüm gelmişti Buket ve kıyafet seçimi.

BİR SAAT SONRA

Hepimiz hazırlanmış bir saattir Buket'in kıyafetlerini eleştiriyorduk ama kendisi hiçbirini beğenmiyordu. Şu anda üzerinde siyah diz kapağının üzerinde biten bir elbise vardı içine sinmiş bir edayla bize döndü. "Nasıl olmuşum" gülümseyerek etrafında dönüyordu. "Harika olmuş" herkes aynı şeyi yankı gibi tekrar etti. Buket tekrar emin olmayan bir şekilde aynaya döndü. "Evet ben tamamım sizde hazırsanız bir şeyler yemeye gidelim oradan geçeriz" dediğinde sonunda hazır olduğunu anladık ve hepimiz ayaklandık. Son kez aynada kendime baktım beyaz dizlerimin üstünde biten zarif bir elbise giymiştim. Diğerleri ise pantolon ve gömlek giymeyi tercih etmişlerdi. Hepimiz bir arabaya doluşmuştuk ve sıkış tıkış oturuyorduk. "Ne var iki arabayla gitseydik burada Burak bana halleniyor korkuyorum" dediği şeyle kahkaha attım. Arabayı Deniz sürüyordu ön koltuğada ben oturmuştum. Buket, Burak ve Sinan'da arkada oturuyorlardı araba biraz dar olduğundan sıkışmışlardı. Burak Sinan'ın kafasına bir tane vurdu." Sana buradan bir hallenirim hayatın boyunca unutamazsın" Burak'ın tehtidiyle Sinan ağzına fermuar çekermiş gibi yaptı.

......

Yemek yedikten sonra tekrar arabaya bindik ve bara doğru ilerledik yol boyunca kimse ağzını açmamıştı. Yemek yerken oldukça oyalanmıştık mağazaları gezmiş kahve içmiştik zamanın geçmesi için. Saat 9 a yaklaşırken barın kırmızı bir şekilde parlayan tabelasını gördüm. Deniz arabayı boş olan bir yere park etti. Hepimiz arabandan indik ve bara doğru ilerledik. İçeri girdiğimizde Ateş'in bize söylediği masaya ilerledik ve masaya kurulduk. Kısa bir süre sonra Ateş sahneye çıktı ve göz göze geldik. Birkaç saniye bakıştıktan sonra bana göz kırptı bende gülümseyerek başımı öne eğdim. Saat yavaş yavaş ilerlerken herkes eğlenmeye başlamıştı Ateş arada sahneye çıkıyor şarkı söylüyor arada da bizim yanımıza geliyordu. Ateş'i sahnede gördüğümde yine muhteşem sesiyle bize şarkı söyleyeceğini anladım. Muhteşem sesiyle önce bir konuşma yapmak için boğazını temizledi.

"Bu gece hep eğlendik ilerleyen dakikalardada eğlenmeye devam edeceğiz ama öncelikle sizin hayatınızdan 3-4 dakika çalmak istiyorum bu gece bir şarkıda mutsuz ve umutsuz olanlar için bir şarkı söylemek istiyorum" dediğinde gözleri beni buldu ve konuşmaya devam etti. "En çok mutlu olmayı hak edenler hep mutsuz bu şarkıyı (o)nlar için söylüyorum" ve söylemeye başladı.

İnce ince doğranmış herkese bi parça dağılmış.
Sıradan hayalleri varmış ama hepsi ondan alınmış.
Kalbi kırılmış bir kadın,
Ve hiç zamanı olmamış alışmaya.
Yaşamak bir meslektir buralarda,
Zaten inancı kalmamış mutlu sonlara.

O söyledi ben dinledim. O söyledi ben mest oldum. O söyledi ben sadece düşündüm Ne zaman nakarata geldi bilmiyorum ama bende ona eşlik ettim ve bu beraber söylediğimiz ikinci şarkı oldu.

İşte bu yüzden leş gibidir buralar,
İyi ve güzel kadınlar hep ağlar.
Zor be kadın ama sen dur bakalım,
Yakında yeni bir gezegen bulunur nasıl olsa.

Şarkı bittiği anda bazıları alkışladı bazıları ıslık çaldı bazılarında sadece benim gibi durdu. Ateş sahneden indi ve masamızda ki yerini aldı. Yeni yıla girmemize az kalmıştı ve lavaboya gitmek için ayaklandım. Bizimkilerin sorularını geçiştirerek lavaboya ilerledim ve aynanın önüne doğru ilerledim ve çantamı dayansın üzerine bıraktım. Fayansa dayanarak yüzümü kapattım. Kapının açılıp kapandığını duydum sonrada kilit sesi. Kafamı kaldırdığımda Ateş'in burada olduğunu gördüm.

"Ateş?" Yanıma doğru geldi ve ellerime uzandı. "Görüyorum" dedi ne dediğini anlamamış gözlerle baktım ona "neyi" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Bir kaç saniye bekledi ve konuşmaya başladı.

"Görüyorum içindeki kalbi kırılmış kız çocuğunu görüyorum ve bu kalbi kıranın kalbinin tam kendisi olduğunu da görüyorum" söylediği şeyle gözümden bir damla yaş düştü görüyordu. "Neden bu konuyu bildiğin halde tekrar tekrar açıyorsun" gözlerini gözlerime kilitledi. "Sadece dinle...görüyorum ve ben bu küçük kalbi kırılmış kız için elimden ne geliyorsa yapacağım o küçük kalbini saracağım senin" dedi ve ellerini ellerimden çekti. "Neden bunu yapıyorsun" sadece baktı ve konuşmaya hazır olduğunu hissettiği anda konuşmaya başladı." Çünkü...." cümlesini tamamlayamadana içeriden konfeti sesleri ve bağırışlar geldi ve artık yeni yıla girmiştik. "Yeni yılında hep umut ol kalbi kırık kız" dedi ve yarım kalan cümlesini bile tamamlamadan kilidi açtı ve dışarıya çıktı. "Yeni yılında hep mutlu ol kalbi kocaman adam"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 24, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UMUTLAR | GECE YARISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin