0.9

7 1 0
                                    

Hiçbir şey düşünemez olmuştum. Yanlış bir şey yapıyordum. Kendimi toparladım ve tüm gücümü vererek onu ittim. Dengesini kaybetti ve birkaç adım sendeledi. Yüzündeki ifadeyi çözemiyorum sanki biraz kızgın, biraz şaşkın, biraz da dağılmış gibiydi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!" Diyerek çıkıştım ona. Şu anda onun karşısında o kadar güçsüzdüm ki sesimin güçlü çıkmış olması için dua ediyordum. Hafifçe dudakları yukarıya kıvrıldı. Bir kaç adım öne gelerek tam önümdeki sıranın üzerine oturdu.
"Sence ne yapıyorum" dedi ve güçlü bir sesle güldü. "Seni özledim" dedi. Ve bir adım daha attığında burun burunaydık. Geriye çekildim.

"Her özlediğinde gelip beni öpemezsin senin oyuncağın Yok karşında" dedim ben bile kendi duygularımı kestiremiyorum. Onu unutmuş muydum? Yoksa kalbim hala deli gibi onun için mi atıyor? Gözlerimi gözlerinin içine sabitledim. "Bir daha asla böyle bir şeye kalkışma yoksa fena olur" dedim ve sırama geçerken zil çaldı. Birkaç dakika sonra herkes sınıfa doluşmaya başladı. Sonunda bizimkilerde sınıftan içeriye girdi ve hemen yanıma geldiler.

"Bir şey oldumu o iguana suratlıyla sana bir şey dedi mi?" Diye sordu Deniz. İlk başta anlatıp anlatmama konusunda kararsız kaldım, sonra anlatmaya karar verip anlatmaya başladım.

"Beni öptü" dedim ve Deniz ayaklanmaya kalkıştı. Tuttum. "Sakin ol ben verilmesi gereken cevabı verdim" dedim ve iki arkamda oturan Aytaç'a baktım. Ateş'le yer değiştirmişlerdi.

"Bu iş burada bitmedi" dedi Burak. "Hadi bak kapatın konuyu beni daha çok üzüyorsunuz" dedim konuyu kapatmaları için.
"Şerefsiz" Diye fısıldadı Deniz. Ders zili çalana kadar kimseden çıt çıkmadı. Zilin duyulmasıyla herkes sırasına dağıldı ve Deniz'de yanımdaki yerini aldı.
Öğretmen sınıftan içeri girdiğinde uğultu kesildi ve herkes ayağa kalktı.

"Oturun çocuklar. Sınavlarınızı okuyacağım sessiz olun!" Kafamı Deniz'e çevirdiğimde şimdi bittik der gibi bir bakış attı. Ona yarım bir gülümsemeyle karşılık verdim. Sıkıcı geçen 40 dakikanın sonunda zil çalmıştı. Hep birlikte yemek yemek için kantine indik. Herkes istediğini Sinan'a söyledikten sonra boş bir masaya yerleştik.

"Ateş'in babasıyla babamın ortak olduklarını size anlatmışmıydım?" Dedim ve yüzüme kocaman gülümsememi yerleştirdim.

"Kızım sen ciddi misin o kadar zenginlerse çocuk neden barda şarkı söylüyor?" Dedi Burak. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu kimse böyle bir şey beklemiyordu tabi ki. Tam ağzımı açıp konuşacakken Sinan elinde yemeklerle geldi ve konuşmaya başladı.

"Belki bar onlarındır. Biraz mantıklı olun belkide kendisi yapmak istediği için yapıyordur." Dediğinde mantıklı olduğunu anladım. Zengin diye bir barda şarkı söylemeyecek diye bir şey Yok. Sevdiği şeyleri yapıyor.

"Off bizene elalemin çocuğunun şarkı tıngırdatmasından yahu yemeğinizi yeyin yoksa ben yicem" dedi ve hamburgerinden kocaman bir ısırık aldı.

"Sinan haklı yemeğinizi gömün öğleden sonra bizim için sıkıcı olacak" dediğinde herkes yemeğini önüne almış ve yemeye başlamıştı bende onları tekrar ederek yemeğimi aldım ve yemeye başladım.

ZAMAN; SON DERS

Herkes son ders olduğu için iyice mayışmış ve uykusu gelmişti. Kimse dersi dinlemekten bir haber olduğu için öğretmen dersi bırakmış be telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı. Ben mi? Bende kafamı sıraya gömüp uyumaya çalışıyordum tabi ki izin verirlerse. Böbreğimi çıkaracak sertlikte sokulan parmakla kafamı sinirle kaldırdım.

UMUTLAR | GECE YARISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin