Bu gece...

37 2 0
                                    

"Lanet olsun!"

Duyduğum sesle yerimde zıpladım. Bora bağırıyordu, ve eğer daha fazla bağırmaya devam ederse sevim teyze uyanacaktı. Neden sadece umursamayıp odama gidemiyordum ki?

Arkamı dönüp boranın odasına bodoslama daldım. Bora yatağının ucuna oturmuş ağlıyordu. Evet AĞLIYORDU. Hemen yanına gittim. Bana boş gözlerle baktı. Anlaşılan ben olanları sormadan konuşmayacaktı.

"Bora, bir sorun mu var?"

Sesim endişeli çıkmıştı. Bora yere bakarak bir kahkaha patlattı. Sonra kızarmış gözlerini gözlerime dikerek cevap verdi.

"Ne olabilir ki? Hiçbir şey. Lanet olsun, hiçbir şey olmadı tamam mı? Beni yalnız bırak Eylül Bera, git buradan."

Bana bağırıyordu, üstelik ona hiçbir şey yapmamıştım. Durduk yere bana bağırması ve üstüne üstelik beni odasından kovması gururuma dokunmuştu. Güzel bir cevap verip odasının kapısını çarpmayı düşündüm. Ama yapmayacaktım. Muhtemelen umrunda olmazdı. Yutkundum ve cevap verdim.

"B-ben yardımcı olmak istemiştim sadece, bir daha rahatsız etmem"

Son kelimelerimi söylerken sinirimi belli ettim. Karşısında adam gibi konuşamayıp kekelemiştim ama son kelimelerimin üstüne basa basa söylemiştim. Evet bununla kendimi tatmin edebilirdim. Kimi kandırıyorum? Odama gidecek, bi köşeye sinecek ve gece boyu bu olay yüzünden uyuyamayacaktım.

Tam yanından ayrılacaktım ki kolumdan tutup beni kendine çekti. Yatağının ucunda oturuyordu ve ben ayaktaydım. Kafasını köprücük kemiğime gömdü ve kollarıyla belimi sardı. Çok garip hissetmiştim. Onu o halde bırakıp gidemezdim. Kollarımı başına sardım. Bi süre öylece kaldık, sanırım artık boranın ayılması gerekiyordu.

"Ben gidip sana bi kahve yapsam iyi olacak Bora. Ayılman gerek, çok içmişsin."

Borada ne yaptığının farkına varcak ki ellerini belimden çözdü ve kafasını köprücük kemiğimden uzaklaştırdı. Gözleri yaşlıydı. Durumdan istifade ederek odadan çıktım. Mutfağa gidip acı bir kahve yaptım. Kahveyi yukarıya, baranın odasına götürdüğümde bi an kapıda durmak zorunda kaldım.

Bora bi eşofman altı giymişti ama üstü çıplak yatıyordu. Sabahki tahminlerim doğruydu, Bora acayip yakışıklı bir şey olmuştu, kaslarına bakmadan edemedim. Ama hala gözleri yaşlıydı. Yatağın diğer ucuna yatmış, yan dönmüş sanki kendisine bi nokta belirlemiş gibi boş gözlerle oraya bakıyordu.

Boraya hayranlığımı belli etmemeye çalışarak odasına girdim. Kahveyi yatağının kenarındaki gece lambasının yanına koydum. Bu arada şu anda odada 2 gece lambası yanıyordu. Ve ikiside boranın yatağının sağ ve sol ucundaydı.

Boranın dikkatini dağıtıp kahveyi haber vermek için öksürdüm. Bana baktı ve gülümsedi.

"Kahveni buraya bıraktım, içmeden uyuma. Biraz acı ama iyi gelir."

Bora hala gülümsüyordu, yapacak bir şey kalmadığını anlayınca bende boraya gülümsedim ve çıkmak için odanın kapısına doğru ilerledim.

"Eylül Bera"

Bora bana seslenmişti. Döndüm ve ona baktım.

"Beni terketti, Eylül. Nedensiz. Canım öyle istiyor dedi ve gitti. Lanet olsun."

Bora ufak ufak küfretmeye başlamıştı. Yanına gittim, yatağının ucuna oturdum.

"Anlatmak ister misin?"

Bora bi an durdu. Bana bakıyordu.

"Bu gece.. Benimle uyur musun Eylül?"

DÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin