Beyaz gibiydin aynı. Tek renk gözüksen bile içinde binlerce renk saklı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
*BESTE SOYDAN*
İşte bir gün daha, acılardan kaçmış yada kaçmaya çalışan bir gün daha.
*
Gözlerimi aralamaya çalıştım. Ama açılmıyor, çünkü güneş ışığı kör etmeye çalışırcasına gözümü yakıyordu. Alarmın sesi kulaklarımı çınlatırken zorla ayağı kalktım. Gözlerimi ellerimle ovuştururken annem bir sevecen hali ile odaya girdi. Kalktığımı görünce odadan çıktı. Merak ediyordum doğrusu, ben bu kadar durgun bir insanken annemin elinde olsa hoplayıp zıplayacak. Hızlıca hazırlanarak alt kata indim. Annem yemek yapıyordu. Arkasından anneme sarıldım ve kokusunu içime çektim. Bu dünyada o benim en değerlimdi. Ondan başka kimsem yoktu benim. Bir arkadaşım bile. Annem ocağı kapattı ve arkasını dönerek kollarını bana sardı. Kokusunu tekrardan içime çektim. Ne güzel kokuyordu annem. Yavaşça annemden ayrılıp yanağına sulu bir öpücük kondurarak gülümsedim ve ağzımdan şöyle bir kelime çıktı. "Günaydın." ne basit bir kelimeydi. İnsanlar ne için günaydın die bir kelime seçmişti. Belkide fazla derin düşünüyorumdur. Bu düşüncelerin içinde boğulurken annemin söylediği şeyle irkildim. "Bu gün okulun ilk günü ve sana harika bir omlet hazırladım." harika,artık tekrardan yapmacık insanların yanına geri dönüyorum. O okuldaki insanlardan nefret ettiğimi anneme bir kaç defa dile getirmiştim ama annem hiçbirşey yapmamıştı. "Bu arada yeni kıyafetlerin dolabına astım." yeni kıyafete ne gerek vardı ki sanki. "Ne gerek var anneciğim geçen yıldakiler yeni gibi duruyor. "Söylemedim deilmi sana." "neyi ?" annem kocaman sıcak bir gülümsemeyle "kaydını başka okula aldırdım kuzum." annemin bunu demesi beni bir hayli şaşırtmıştı. İstemsizce dudağımın kenarını yukarı doğru kıvırdım. "Ne o, çok sevindin bakıyorum." yapmacıklardan kurtuluyorum nie mutlu olmayayım sanki. "Çok saol anneciğim." hızlı adımlarla merdivenlere doğru ilerledim. "Nereye? Yemeğini ye bakalım. Ondan sonra gidersin." merdivenlerin başında teslim olmuşçasına ellerimi kaldırdım ve yemeğimi yedim. Son hızla odama çıktım. Artık eminim usain boltu bile geçerdim ben. Okul kıyafetlerime baktığımda siyah diz kapağının dört parmak yukarısındaydı. Üstü ise gri kısa kollu bir tişörttü. Her ne kadarda etek olmasını istemesemde renklerine bayılmıştım. Üstüme geçirerek altıma tayt giymeyi ihmal etmedim. Aşağı indim ve anneme "görüşürüz" die bağırdıktan sonra okulun yolunu tuttum.*Mira Demirel*
Bugün kendi rızam ile kalkmıştım hemde alarmdanda önce. Hayret doğrusu. Elimdeki telefonu alarak takvime baktım ve bu benim evi inleticek şekilde bağırmama neden oldu. Zannedersiniz bir kız can çekişiyorda çığlık atıyor. Annem nefes nefese endişeli şekilde odada gözleriyle beni aradı. Gözleri bana ulaştığında hemen yanıma geldi. "Ne oldu kızım?" gülümsemeden edemedim. "Okulun ilk günü bugün!" annemin suratıma tükürmesiyle şaştım kaldım. "Tü! Bunun içinmiydi ulan, senin için ne kadar endişelendim haberin var mı ? Merdivenlerden çıkarken az daha bir yerimi kırıyordum. Zaten terlikde merdivenlerde kaldı." diyip dudak büzünce ayağına baktım. Ciddiydi. Bir ayağında terlik yoktu. Tabi ben ne mi yaptım ? 'Kahkaha attım' ve kendimi geriye doğru yatağa bırakarak kahkaha atmaya devam ettim. Annem bacağını kaldırarak öbür terliğide eline almaya çalışınca korkudan gözlerim pörtleterek ve hala kahkaha atarak "anne sakın yapma, sakın!" die bağırdım. Artık kahkaha atmam bitmişti ve ciddileşmiştim. "Tamam anne, çık dışarı üstümü giyineceğim." annem ise hiçbir şey demeden öylesine çıkmıştı. Bende hızlıca üstümü giyindim ve aşağı indim oturmadan ağzıma bir kaç şey tıkıştırdım ve siyah conservelerimi giyerek okula gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Renk
Fantasy"Suratımı yaladığın için teşekkürler. Sabah yıkamayı unutmamıştım Mira ama neyse." "Ya ama Beste ne yapabilirim ki ? Seni çok ama çok ama çook özledim." diyerek diğer yanağına daha sulu bir öpücük kondurdum. "Çekil git be kızım!" beni daha çok ittir...