Sene:2015
Henüz ismini bile bilmediğim kıvırcık saçlı çocuk yan tarafımdaki odada kalıyordu. Ben ise odamda uyumaya çalışıyordum. Yerimde huzursuzca kıpırdanıp sağa döndüm ve gözlerimi kapattım. Onun yüzü... Sola döndüm ve gözlerimi kapattım. Onun yüzü... Oflayarak sırt üstü yattım ve gözlerimi kapattım. Tekrar ve tekrar onun yüzü... Sanki onun yüzünü göz kapaklarıma kazımış gibiydim. Ne zaman gözlerimi kapatsam onun güzel yüzü... Üstümdeki yorganı hızla çekip üzerimden attım. Sinirlenmiştim... Ne oluyor bana.? Ayaklarımı yataktan dışarıya çıkarıp oturdum. Kısa boylu olduğum için ayaklarım yere değmiyordu, buna artık alışmıştım. Yataktan zıplayıp odanın içinde dolanmaya başladım. Saat gece yarısına geliyordu. Acaba hâlâ uyuyor mudur? Merakıma yenik düşüp onun olduğu odaya doğru parmak uçlarımda yürümeye başladım.
Koridordan geçerken gözüm aynaya takıldı. Dağılmış kıvırcık saçlarım, ortasında ayıcık olan bol yün bir kazak ve altımda aynı şekilde bol kırmızı kalpleri olan pijama ve ayağıma giydiğim ördekli pelüş ayakkabılarımla oldukça çocuk görünüyordum. Aynadaki görüntüme gözlerimi devirip odasına doğru yavaş yavaş yürümeye devam ediyordum. Odasının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp içeriye girdim. Uyuduğunu görünce bir oh çekip yanına doğru yürüdüm.
Üstü ıslandığı için ona babamın kıyafetlerinden giydirmiştik. Ona kıyafetleri giydirme çalışırken girdiğimiz şekiller aklıma gelince kıkırdadım. Uyanmasından korkarak hızla ağzımı kapatıp yatağının köşesine oturdum. Islandığı için ateşi çıkmış olabilir diye düşünüp elimi alnına koyup ateşini kontrol ettim. Emin olamadığım için dudaklarımı alnına bastırdım. Gerçekten de ateşi vardı... Yatağın yanında duran havluyu su dolu olan tasın içine bıraktım. Daha sonra ona doğru dönüp üzerindeki yorganı biraz açtım. Havluyu tastan çıkarıp fazla olan suyunu sıktım. Tekrar ona dönmüştüm ki gözlerini kocaman açmış bana baktığını gördüm. Paniklediğim için havluyu yere düşürüp ayağa kalktım.O da korkup yatakta doğruldu. "Sen kimsin lan? Ne işin var burada? " dedi sinirle. Daha sonra etrafa bakınıp birden durdu "Siktir... Burası neresi ulan? " deyip yorganı üzerinden attı. Üstündeki kıyafetlere bakıp saçlarını karıştırdı "Pantolonuma ne oldu?" dedi. Ben gülmemek için dudağımı ısırırken birden bana döndü "Beni mi kaçırdın?" dediğinde sonunda kendimi tutamayıp ufak bi kahkaha attım.
Benim gülmeme sinir olmuş bir şekilde dik dik bana battıktan sonra "Manyak mısın kızım sen? " dedi. Ben cevap vermeyince iyice sinir olup ayağa kalktı "Bağırmamı mı istiyorsun? Tamam. Yard..." demişti ki sözünü tamamlamasını izin vermeden ağzını kapattım. "Tamam sus. Anlatacağım." dediğimde gözlerini devirip elimi ağzından çekip yatağa oturdu. Bende gidip ışığı açtım. Tekrar ona doğru yürümeye başladığımda göz göze geldik. Gözleri koyu yeşildi... Daha önce kimsede görmediğim bir renkti bu.Yanına oturduğumda bana büyük bir şaşkınlıkla bakıyordu. "Ne oldu? " dediğimde bakışlarını benden kaçırdı.
"Hiçbir şey olmadı. Anlatmanı bekliyorum. ""Ha..evet. Ben seni gördüğümde mezarlıkta sızmış kalmıştın. Bende seni bizim eve getirmeye karar verdim. Bir de yolda gelirken Beyza demiştin. "
"Ne dedim? "
"Beyza..."
"Kime? Sana mı?"
"Evet neden inanmıyorsun?"
" çünkü hiçbirşey hatırlamıyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Kokan Bulut.
Teen FictionAcı çeken bir kız; Miray ve kızdan daha büyük acıları olan; Rıdvan. Rıdvan ve Miray birbirlerinin eksik yanlarını tamamlamak için var olmuş gibiydiler. Ama bir gün hiç olmadık bir sorun yüzünden herşey kötüye gidebilir. Rıdvan Miray'ın acılarını m...